İslam’da Aile Huzurunu Temin Eden Esaslar(1)

Toplumun temel taşı ‘”aile’’dir. Toplumun huzuru, düzeni; onu meydana getiren ailenin huzurlu, düzenli oluşuyla sağlanır. Aile düzeni, toplumun aynasıdır. Her insan doğumuyla ölümü arasında değişmeyen tek kimliği ve adresi ailesidir. Aile toplumun en küçük bir modelidir. Bu modelde toplumda uygulanması gereken kaidelerin uygulama bulduğu alandır. Bu alanı çok iyi kullanmamız gerekir. Aksi takdirde ileride önleyemeyeceğimiz birçok problemlerle karşılaşacağımız açıktır.

Ailede huzur için, mutluluk için vazgeçilmez birinci kaide: ana-babanın karşılıklı olarak birbirlerine karşı saygılı olmasıyla başlar. Aile içi huzurun kökleşmesi, çocukların büyükleri tarafından sevilmesi, şefkatle kucaklanması ve onların dini bir ortam içerisinde terbiye edilmesine bağlıdır. Ayrıca kendi ana ve babasına hürmette kusur etmeyen Müslümanların, mensubu olduğu toplumda yaşayan bütün büyüklerini ana babasının yerine koyup onlara da gereken saygıyı göstermeleri gerekmektedir.

Yüce Dinimiz, küçüğe şefkat duygusunu büyüklerle kökleştiren evlat sevgisini model alır. Kalbinde Allah için evlat sevgisi olan toplumun fertleri bütün çocukları kendi çocukları gibi görür. Bir binanın güçlü olabilmesi için, onu meydana getiren bütün parçaların ve malzemelerin sağlam olması ile mümkündür. Milletlerinde güçlü olabilmesi için, milletleri meydana getiren ailelerin sağlam ve güçlü olmasına bağlıdır. Bunun içinde aile fertlerinin birbirlerine karşı, topluma karşı, Rabbimize karşı vazife ve sorumluluklarını yapmasına bağlıdır.

Aile huzurun en önemli ayağını teşkil eden karı ve kocaya düşen sorumluluklar; birbirlerine karşı sevgi ve saygı ile bağlanmak ve beraberce temelini atmış oldukları bu yuvayı titizlikle korumaktadır. Bu sebeple karı-kocanın karşılıklı hak görevlerine riayet etmeleri büyük önem arz etmektedir. Peygamberimiz:

“Bir kimse eşine nefret etmesin; zira hoşlanmadığı huyları varsa, ona karşı hoşlanacağı huyları da vardır.” buyurarak, erkeğin eşinin davranışlarını hoşgörü ile karşılamasını istemiştir.

Koca, karısının ve bakmakla mükellef olduğu aile fertlerinin giyecek, yiyecek ve bütün diğer ihtiyaçlarını helal yoldan temin edecektir. Zira bu şekildeki bir davranış kişi için sevap kapısı olacağını bakınız Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz bizlere haber vermektedir: “Allah yolunda harcadığın para bir köle hürriyete kavuşturmak için verilen para ve aile fertlerin için harcadığın para yok mu? İşte bunların sevap yönü en büyüğü ailene harcadığın paradır.” Ailesinin geçimini ihmal edenler hakkında Peygamberimiz: “Bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasını kısmak bir kimseye günah olarak yeter.”

Kocası hanımının dini vazifelerini ona öğretmede yardımcı olmalıdır. Kadında kocasına sevgiyle bağlanmalı kocasını üzecek, kalbini kıracak davranışlardan uzak durmalıdır. Peygamberimiz buyurdular ki: “Herhangi bir kadın, kocası kendisinden razı olduğu halde ölürse cennete girer.” buyurmaktadır.

Kadın tutumlu olmalı, kocasının kazandıklarını saçıp savurmamalı çocukların terbiyesinde kocasına yardımcı olmalıdır. Kadın namusunu titizlikle korumalı, evine yuvasına bağlı olmalıdır. Kocasına saygılı olan kadınlar hakkında Peygamberimiz şu müjdeyi veriyor:”Kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına da itaat ederse kendisine: Hangi kapıdan istersen cennete gir denilir.” buyurmaktadır.

Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de “Mümin kadınlara da söyle, haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, ziynetlerini (yani görünmesi haram olan yerlerine) açmasınlar. Bunlar görünen kısmı (yüz, el ve ayaklar ) müstesna…” buyurmaktadır.

Aile huzurunun temini için en önemli faktörlerden biri de Allah’ın emaneti olan çocuklarımızı iyi yetiştirmemize bağlıdır. İnsan bir yerden ev alır, tarla alır, bahçe alır, araba alır ve en sonunda memnun olmazsa satar yenisini alır. Ama çocuk öylemi iyi terbiye edemezsek ne satabiliriz, ne de takas edebiliriz. Bu sebeple kendi ailemizin huzuru ya da huzursuzluk sebebi olabilecek çocuklarımıza dünyalık şeylere verdiğimiz değerlerden daha çok önem vermeliyiz.