Mehmet Emin YAĞMUR

Mehmet Emin YAĞMUR

İslam Kardeşliğinin Ahlaki Temelleri

İslâm dininde kardeşlik, bütünüyle akide temeline dayanmaktadır. Allah (c.c), Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır "Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup sakının, umulur ki esirgenirsiniz"(1)
 
            Âyeti kerimeden de açıkça anlaşılacağı üzere, ancak iman bağıyla biraraya gelenler kardeş olarak kabul edilmektedirler. Buna göre yeryüzünün neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşuyor olurlarsa olsunlar, hangi kavme mensup olurlarsa olsunlar veya hangi renge sahip olurlarsa olsunlar, bütün Mü’minler kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin kardeşleridirler.
 
Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: "Hiçbiriniz kendi nefsiniz için arzu ettiğinizi, kardeşiniz için etmedikçe iman etmiş olmaz."(2)
 
 Kardeşliği bozan pek çok husus vardır. Kur'ân-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde bütün bu hususlar açık bir biçimde belirtilmektedir. Bir âyet-i kerimede, kardeşliği bozan ve dolayısıyla bireysel ve toplumsal ahengin zedelenmesine yol açan kötü hususlardan bazılarına şöyle değinilmektedir. "Ey iman edenler! Zandan çok kaçının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin. Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin. Sizden biriniz, ölü kardeşinizin etini yemeyi sever mi?"(3)
 
Bu âyet-i celilede Yüce Rabbimiz, Mü’minleri açık bir biçimde suizandan, kardeşlerinin gizli yönlerini araştırmaktan, gıybet ve dedikodu yapmaktan sakındırmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s) ise bu konuda şöyle buyurmaktadır: "(Sebepsiz) zandan sakınınız. Zira zan sözlerin, yalanı çok olanıdır. Birbirinizin ayıbını görmeye ve duymaya çalışmayınız. Birbirinizin mahrem hayatını da araştırmayınız"(4)
 
 Bir başka âyet-i kerimede şu hususların altı çizilmektedir: "Ey iman edenler, bir topluluk bir başka toplulukla alay etmesin, belki alay ettikleri kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kadınlar da kadınlarla alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi yadırgayıp küçük düşürmeyin ve birbirinizi en olmadık kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir"(5)
 
Bu âyet-i kerimede de alay, kötü lakap takma ve benzeri gibi fısk kabul edilen davranışlar konusunda mü'minlerin duyarlı olmaları gerektiği vurgulanmaktadır.
Enes b. Mâlik'in rivayet ettiği sahih bir hadiste ise Peygamberimiz (s.a.s) şu nasihatlerde bulunmaktadır."Birbirinizle kinleşmeyiniz hasetleşmeyiniz birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz..."(6) "Bir kişiye, Müslüman kardeşine hakaret etmesi kötülük olarak yeter."(7)Mü'min kardeşinin ufak-tefek kusurlarına ve eksikliklerine bakarak ona kin ve adavet besleyen kişi gerçekte insafsızca ve zalimce davranan kimsedir.
           
Yüce dinimiz İslam kardeşliğimizin ahlaki Temellerini şöyle atıyor: Kardeşler birbirlerine karşılıklı sevgi ve saygı beslemeli, küçükler büyüklerine karşı saygısız davranışlardan sakınarak, onları anne ve babalan gibi görmeli ve kendilerine itaat etmeli, büyük kardeşler de küçüklerin kabahatlerini, af ve hoşgörü ile karşılamalıdır.
 
Kardeşler, anne ve babalarını üzmeyecek, onlara huzur dolu bir hayat yaşatarak davranışlarla birlik ve beraberlik içinde yaşamalı; para, servet miras gibi maddi çıkarlar düşmanlık sebebi haline getirilmemeli ve birlik ruhu bozulmamalıdır.
 
Şan, şöhret, makam, servet gibi şeyler kıskançlık sebebi olmamalıdır. Kardeşlerden biri ilim, servet ve makam itibariyle yükselirse bu durum diğerleri için ancak bir iftihar vesilesi olmalıdır. Maddî ve manevî bakımdan güçlü olan da, diğerlerine hor bakmamalı, onlara her konuda yardım elini uzatmalıdır.Aralarındaki işleri ve fikir ayrılıklarını zora başvurmadan, birbirlerinin fikirlerine saygı duyarak ve konuşup anlaşarak tatlılıkla halletmenin yollarını aramalıdırlar.
 
Mehmet Emin YAĞMUR
Orduzu Kireç Ocağı Camii İmam-Hatibi
 
 
1-el-Hucurat 49/10
2-Buhârî, iman, 7
3-el-Hucurat, 49/12
4-el-Lü'lü Ve'l Mercân, Kitabu'l Birr Ves-Sıla Ve'l-Adab
5-(el-Hucurât, 49/11).
6-Buhârî, Edeb, 57; feraiz 2; Müslim, birr, 23; Tirmizi, birr, 24
7-(Müslim, I, 32).

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Emin YAĞMUR Arşivi