Tıp fakültesini bitirmekte olan tıp öğrencilerine bir anket yapsak ve sorsak: “Ortodontist veya bir pedodontist ne iş yapar ve hangi hastaları onlara yönlendirirsiniz?” Büyük ihtimalle bu anketin sonucu “Bilmiyoruz” olacaktır.
Zehirlenme vakaları hastanede hekimlerin sıklıkla uğraştığı bir konu fakat bu konuyla ilgili bilim dalı tıp fakültesinde değil, eczacılık fakültesinde “klinik toksikoloji” bilim dalı olarak mevcuttur. Şimdi sorarım: Kaç hekim (uzun yıllar ben de dâhil olmak üzere) klinik toksikoloji bilim dalının eczacılık fakültesinde olduğunu biliyor ve zehirlenme vakalarında bu bilim dalıyla işbirliği içinde çalışıyor?
Neden böyle bir kopukluk var?
Çünkü hekim, diş hekimi, eczacı, hemşire, ebe, diyetisyen, fizyoterapist, çocuk gelişimci, odyolog, sağlık sosyoloğu, acil tıp teknisyeni, sağlık teknisyeni gibi sağlık bilimlerinde yetişen kişiler üniversitedeki eğitimleri sırasında birbirinden bağımsız eğitim almaktadırlar. Sağlık alanında çalışırken ise bu meslek grupları ortak çalışmaktadırlar.
Sağlıkla uğraşan meslekler birbirlerini ancak çalışma hayatında tanımaya çalışmaktadırlar. Hâlbuki temel eğitim sırasında sağlıkla ilgili meslekler konusunda bilgilendirilmeleri ve görev sınırları açıkça anlatılmalıdır. Birbiriyle ortak çalışma prensipleri öğretilmelidir. Bu, ilerde daha iyi bir ortak çalışma ortamı yaratılmasına yol açacaktır. Bir taraftan halka sağlık hizmeti sunumunda kalite artarken diğer taraftan ortak bilimsel makale ve kitaplar üretilecektir.
Sağlık bilimlerinde ortak eğitim nasıl sağlanabilir?
Bu konuda iki yol izlenebilir.
Birinci yol: Sağlık Bilimleri Eğitimi Derneği kurulur. Bu amaçla çalıştaylar, sempozyumlar ve kongreler düzenlenerek sağlık bilimlerinde ortak eğitimin alt yapısı oluşturulur. Alt yapı oluşturulduktan sonra Yükseköğretim Kuruluna sunulup uygulamaya geçmesi beklenebilir.
İkinci yol: Yükseköğretim Kurulu bu işe doğrudan el atıp gerekeni yapar.
Zehirlenme vakaları hastanede hekimlerin sıklıkla uğraştığı bir konu fakat bu konuyla ilgili bilim dalı tıp fakültesinde değil, eczacılık fakültesinde “klinik toksikoloji” bilim dalı olarak mevcuttur. Şimdi sorarım: Kaç hekim (uzun yıllar ben de dâhil olmak üzere) klinik toksikoloji bilim dalının eczacılık fakültesinde olduğunu biliyor ve zehirlenme vakalarında bu bilim dalıyla işbirliği içinde çalışıyor?
Neden böyle bir kopukluk var?
Çünkü hekim, diş hekimi, eczacı, hemşire, ebe, diyetisyen, fizyoterapist, çocuk gelişimci, odyolog, sağlık sosyoloğu, acil tıp teknisyeni, sağlık teknisyeni gibi sağlık bilimlerinde yetişen kişiler üniversitedeki eğitimleri sırasında birbirinden bağımsız eğitim almaktadırlar. Sağlık alanında çalışırken ise bu meslek grupları ortak çalışmaktadırlar.
Sağlıkla uğraşan meslekler birbirlerini ancak çalışma hayatında tanımaya çalışmaktadırlar. Hâlbuki temel eğitim sırasında sağlıkla ilgili meslekler konusunda bilgilendirilmeleri ve görev sınırları açıkça anlatılmalıdır. Birbiriyle ortak çalışma prensipleri öğretilmelidir. Bu, ilerde daha iyi bir ortak çalışma ortamı yaratılmasına yol açacaktır. Bir taraftan halka sağlık hizmeti sunumunda kalite artarken diğer taraftan ortak bilimsel makale ve kitaplar üretilecektir.
Sağlık bilimlerinde ortak eğitim nasıl sağlanabilir?
Bu konuda iki yol izlenebilir.
Birinci yol: Sağlık Bilimleri Eğitimi Derneği kurulur. Bu amaçla çalıştaylar, sempozyumlar ve kongreler düzenlenerek sağlık bilimlerinde ortak eğitimin alt yapısı oluşturulur. Alt yapı oluşturulduktan sonra Yükseköğretim Kuruluna sunulup uygulamaya geçmesi beklenebilir.
İkinci yol: Yükseköğretim Kurulu bu işe doğrudan el atıp gerekeni yapar.