Bu haftaki konuğum Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesinden Prof. Dr. G. Nural Bekiroğlu’nun yazısıyla sizi baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar.
İstatistik kökenli biri olarak, verilerin nerelerden elde edilebileceği konulu biyoistatistik dersimi anlatırken, dersimin büyük bir bölümünü “kayıtlara” ayırırım. Çünkü kayıtlar en temel istatistikî bilgidir. Konuya başlamadan önce şu soruyu sorarım“Kayıtsız kişi kime denir?” Bu konuda birkaç öğrenci fikrini söyler gibi olsa da çoğunlukla sessizlik ve şaşkın bakışlar sınıfa hâkim olur. Böyle olunca, “Pekiyi, kayıtsız kişi itibarlı adam mıdır? veya kayıtsız kişiye itibar eder misiniz?” diye soruyu biraz daha açarak sorarım. Bu sorum karşılığında, sınıftan genelde büyük bir uğultuyla “hayır” çıkar.
İşte bu noktada, “yani sizde kayıtsız adama kayıtsız kalırsınız” der ve ülkelere yönelik bir analoji kurarak “kayıtları iyi olmayan ülkeler de aynı şekilde kayıtsız adama gösterilen muameleyi görürler” diye eklerim.
Her ne kadar kayıtların ne tip olduğu, ne zaman, nerede, nasıl, neden ve kim tarafından toplandığı önem taşısa da, kayıtların tutulması ve arşivlenmesi çok değerlidir. Bugün gelişmiş ülkelerin hepsinin kayıt ve arşiv sistemi oldukça mükemmeldir. Kayıtlar, doğru, düzgün tutulur ve arşivlenir ise ileri nesillere tıpkı arkeolojik eserler gibi çok şeyler anlatırlar.
1980’lerde Amerika Birleşik Devletleri’nde, bazı sivil toplum örgütleriyle halk sağlıkçılarının “kapalı yerlerde sigara içme yasağı” kanunun çıkmasında çok büyük etkileri olmuştur. Tüm dünyaya yayılan“kapalı yerlerde sigara içme yasağı” iyi tutulmuş ölüm kayıtlarının doğru analizi sayesinde gerçekleşmiştir. O dönemdeki ölüm nedenleri incelenmiş ve ölüm nedenleri arasında kalp-damar hastalıkları ve kanser gibi ölüm nedenlerinde ciddi bir artışın olduğu saptanmıştır. Bilimsel araştırmalar her iki hastalıktaki en önemli ortak risk faktörlerinden birisi olarak “sigara”yı işaret etmiş ve buna paralel olarak, sigara tüketimindeki önemli bir artışın da olduğuna dikkat çekilmiştir. Bu kanunun çıkmasıyla, sigara içenleri daha az sigara içmeye yöneltmek, pasif içici konumundakileri korumak ve bu hastalıklar nedeniyle milyonlarca dolara mal olan yüksek sağlık harcamalarını önlemek amaçlanmıştır. İşte, “kayıt” deyip geçmemek gerekir, sadece kişilerin ölüm nedenine ait tutulmuş kayıtlarının sıradan analiziyle bile hem koruyucu sağlık konusunda hem de sağlık planlaması ve politikalarında ciddi kararlar alınmış hatta kanun bile çıkarılarak hemen hemen tüm dünyada uygulanması sağlanmıştır.
Oysa birkaç yıl öncesine kadar Türkiye’de ölüm kayıtları nasıl tutulurdu bilir misiniz? Örneğin ölüm sebebi olarak “ecel” yazılırdı. Tabii ki bu bir bilgilendirici ölüm sebebi olmaktan oldukça uzaktır. Oysa biraz daha bilgilendirici diğer bir başka ölüm sebebi ise “kanser” olarak bildirilirdi. Ama bu seferde kanserin türü hakkında herhangi bir bilgi edinilemezdi. İşte, 2006’da SGK ile biraz daha iyileşen kayıt sistemiyle, e-devlette kayıtların elektronik ortamda tutulması, ölüm nedeni gibi verilerin uluslar arası hastalık kodlarına (ICD-10) göre girilmesi, kayıt sistemimizin iyileşmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Kayıtların tutulmasının önemini, kısıtlı bir yönden size sunmaya çalıştım. Aslında tutulan bu kayıtların basit istatistiksel analizinin bile, devletin sağlık politika ve sağlık planlamasına kadar uzanan geniş bir yelpazeye hizmet edebileceğini unutmamak gerekir.
Kayıtlarınızı doğru ve özenli tutmanız dileğiyle…