Türkiye Cumhuriyeti’nin güvencesi, milletinin gözbebeği TSK’nin omurgası astsubaylar, haksızlığa karşı yıllardır ötelenmiş, görmezlikten gelinmiş demokratik ve meşru haklarını arama adına her platformda seslerini duyurmaya çalışmaktadırlar.
Sorunların sebeplerini, sonuçlarını, çözüm ve önerilerini bilmek için tarihçi, bilim, adamı, sosyolog ve psikolog olmaya gerek yoktur. Konu siyasiler, sivil ve asker bürokrasi tarafından bilinmektedir.
Temel sorun sınıfsal statü ayrımcılığı, sosyal adalet ve eşitsizliktir. Sistem içerisinde yaşanan mobbing ise sorunun bir başka boyutudur.
Aileleri ile birlikte yaklaşık bir milyon kişinin mutsuz olduğu, sitem ettiği bu durum, düne kadar ne yazık ki dayak yiyen doktor, atanamayan öğretmen, şiddet gören kadının sesi kadar, bir iki yazarın dışında medya da ve siyasilerin gündeminde yer almadı.
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser’in ‘’Saygı görmek istiyorsan önce kendine saygı duy’’ sözüyle meslektaşlarının sorunlarını dinleyip medya da dile getirerek kamuoyun geniş bir şekilde desteğini almıştır.
Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser yaşanan ayrımcılığa örnek olarak, NTV’ye yaptığı açıklamada, ‘’ Dünyanın hangi gelişmiş ordusunda aynı yemeği ayrı ayrı yerlerde yiyorsunuz? Subaylar erbaş ve erler vurulduğunda tedavi için ayrı yerlere yatırılır. Ankara’da bir subay ve astsubay aynı günde öldüğünde; subayın cenazesi mevzuat gereği Kızılay’daki Kocatepe Camii’nden kaldırılır. Astsubayın cenazesi ise Ulus’taki Hacı Bayram’dan kaldırılır. Bu ayrımcılık dünyanın hangi ordusunda yapılır? Diyor… Sorunların dile getirilmesiyle sosyal medya da patlamaya neden olan konular, diğer yandan sadece astsubayların sorunlarını yazmakla kalmayıp, işçilerden ziyade patronları yazan Sn. Umur Talu;
Genel Kurmaydan muhtıra gibi cevap gecikmedi. Derneği muvazzaf personeli tahrik etmekle suçlayan Genelkurmay Başkanlığının açıklamasında şu ifadeler yer aldı. Birbiri ile kıyaslanamayacak statü, görev ve sorumlulukları nedeniyle personelin sahip olduğu bazı hak ve yetkilerin eşitsizlik veya adaletsizlik olarak nitelendirilmesi asker, sivil kurum ve kuruluşların doğasına aykırıdır.
Astsubaylar sadaka değil, hak ettikleri haklarını istiyorlar, bundan daha doğal ne olabilir ki…
Astsubaylar sistem içerisinde hiyerarşiye karşı değildir. Devlet yapılanması içerisinde ordu nasıl ihtiyaç ise, ordu içinde astsubaylık sınıfı, statüsü ve branşları ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır.
Tırnak içerisinde yazıyorum. Hangi sivil kurum ve kuruluşta amir mahiyetinde bulunan personele yedi, on dört gün hapis cezası verebiliyor? Türkiye cumhuriyetinin en yüksek makamı Cumhurbaşkanı Başkomutanın dahi hürriyeti bağlayıcı ceza vermeye, hapis cezası vermeye yetkisi yoktur.
Bir subay emekli olurken maaşının yüzde 85’ini alırken muadili bir astsubay ise yüzde 50’sini alıyor…
Subaylar temsil tazminatı alırken, temsil eden astsubaylar tazminat alamıyor.
Vatandaş askerlerin yüksek maaş aldığını ifade ediyor, evet astsubaylar alamıyor…
Çoğunluğu lisans mezunu, astsubaylara 1. derece 4. Kademe verildi, ama içi boş…
Hukuk fakültesini bitiren bir astsubay, subaylığa geçse dahi, hâkim sınıfına geçirilmiyor…
Astsubayların sayıları fazla olmasına rağmen Sosyal tesisiler, kamp lojman ve hastaneden faydalanma oranları eşit değildir.
Özellikle hastane seçme konusunda yaşanan sıkıntılar, siyasi iktidarın sağlıkta devrim niteliğinde yaptığı uygulama ile rahatlık kazanmıştır.
21’nci yüzyılda yaşanan bu haksızlıklar hakkın ve hukukun doğasına aykırı değil midir?
Kıssadan mobbing;
Aslı astarı olmayan dedikodularla personel eşlerini emirle orduevinde toplayarak tehditler savuranlar…
Yakınındaki personelini sorgusuz sualsiz subay, astsubay, sivil memur, erbaş ve erlerin önünde onur ve şerefiyle oynayanlar…
Asılsız konularla çoğu personelin yıllık iznini yarıda kesip birliğe çağıranlar…
Tayin olan personeli arayarak suçlayıp tehdit savuranlar…
Personelin suçlamayı kabul etmeyip” varsa belgeniz gönderin, kriminal incelesin” ifadesini suç, hakaret sayanlar…
Personelin suçlamalar karsısında hukuki sürece esas olmak üzere üst birliğe dilekçe sunmasının karşılığında, verilen cevabı, herhangi bir belge olmayıp kurum içi bir olay diyerek kapatanlar…
Bu baskı ve dayatmalar karşısında personelin psikolojisini, moral ve motivasyonunu bozarak emekli olmasına sebep olanlar…
Yukarıda bahsedilen konular yakın zamanda yaşanmış olaylardır.
Basın ve medyadan öğrendiğim kadarıyla Genelkurmay Başkanlığı astsubayların özlük hakları ile ilgili birtakım iyileştirme çalışmaları teklif olarak hükümete sunduğunu. Umarız 2012 yılı yeni yasama döneminde kanunlaşır, bir başka bahara kalmaz.
Türkiye cumhuriyetinin gözbebeği TSK’nin cefakâr astsubayları milletinden aldığı destekle dün olduğu gibi bu günde vatanı ve bayrağı için seve seve canını veremeye hazırdır.
Astsubay camiasının, 17 Ekim Dünya Astsubaylar Gününü kutluyorum.
Biz etle tırnak gibiyiz ama her zaman tırnak sensin, çok uzadığında keserim. Bunu diğer elimdeki tırnakların sayesinde yaparım, o yüzden sen haksızsın hem de çok haksız…
Sorunların sebeplerini, sonuçlarını, çözüm ve önerilerini bilmek için tarihçi, bilim, adamı, sosyolog ve psikolog olmaya gerek yoktur. Konu siyasiler, sivil ve asker bürokrasi tarafından bilinmektedir.
Temel sorun sınıfsal statü ayrımcılığı, sosyal adalet ve eşitsizliktir. Sistem içerisinde yaşanan mobbing ise sorunun bir başka boyutudur.
Aileleri ile birlikte yaklaşık bir milyon kişinin mutsuz olduğu, sitem ettiği bu durum, düne kadar ne yazık ki dayak yiyen doktor, atanamayan öğretmen, şiddet gören kadının sesi kadar, bir iki yazarın dışında medya da ve siyasilerin gündeminde yer almadı.
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser’in ‘’Saygı görmek istiyorsan önce kendine saygı duy’’ sözüyle meslektaşlarının sorunlarını dinleyip medya da dile getirerek kamuoyun geniş bir şekilde desteğini almıştır.
Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Ahmet Keser yaşanan ayrımcılığa örnek olarak, NTV’ye yaptığı açıklamada, ‘’ Dünyanın hangi gelişmiş ordusunda aynı yemeği ayrı ayrı yerlerde yiyorsunuz? Subaylar erbaş ve erler vurulduğunda tedavi için ayrı yerlere yatırılır. Ankara’da bir subay ve astsubay aynı günde öldüğünde; subayın cenazesi mevzuat gereği Kızılay’daki Kocatepe Camii’nden kaldırılır. Astsubayın cenazesi ise Ulus’taki Hacı Bayram’dan kaldırılır. Bu ayrımcılık dünyanın hangi ordusunda yapılır? Diyor… Sorunların dile getirilmesiyle sosyal medya da patlamaya neden olan konular, diğer yandan sadece astsubayların sorunlarını yazmakla kalmayıp, işçilerden ziyade patronları yazan Sn. Umur Talu;
Genel Kurmaydan muhtıra gibi cevap gecikmedi. Derneği muvazzaf personeli tahrik etmekle suçlayan Genelkurmay Başkanlığının açıklamasında şu ifadeler yer aldı. Birbiri ile kıyaslanamayacak statü, görev ve sorumlulukları nedeniyle personelin sahip olduğu bazı hak ve yetkilerin eşitsizlik veya adaletsizlik olarak nitelendirilmesi asker, sivil kurum ve kuruluşların doğasına aykırıdır.
Astsubaylar sadaka değil, hak ettikleri haklarını istiyorlar, bundan daha doğal ne olabilir ki…
Astsubaylar sistem içerisinde hiyerarşiye karşı değildir. Devlet yapılanması içerisinde ordu nasıl ihtiyaç ise, ordu içinde astsubaylık sınıfı, statüsü ve branşları ihtiyaçtan dolayı ortaya çıkmıştır.
Tırnak içerisinde yazıyorum. Hangi sivil kurum ve kuruluşta amir mahiyetinde bulunan personele yedi, on dört gün hapis cezası verebiliyor? Türkiye cumhuriyetinin en yüksek makamı Cumhurbaşkanı Başkomutanın dahi hürriyeti bağlayıcı ceza vermeye, hapis cezası vermeye yetkisi yoktur.
Bir subay emekli olurken maaşının yüzde 85’ini alırken muadili bir astsubay ise yüzde 50’sini alıyor…
Subaylar temsil tazminatı alırken, temsil eden astsubaylar tazminat alamıyor.
Vatandaş askerlerin yüksek maaş aldığını ifade ediyor, evet astsubaylar alamıyor…
Çoğunluğu lisans mezunu, astsubaylara 1. derece 4. Kademe verildi, ama içi boş…
Hukuk fakültesini bitiren bir astsubay, subaylığa geçse dahi, hâkim sınıfına geçirilmiyor…
Astsubayların sayıları fazla olmasına rağmen Sosyal tesisiler, kamp lojman ve hastaneden faydalanma oranları eşit değildir.
Özellikle hastane seçme konusunda yaşanan sıkıntılar, siyasi iktidarın sağlıkta devrim niteliğinde yaptığı uygulama ile rahatlık kazanmıştır.
21’nci yüzyılda yaşanan bu haksızlıklar hakkın ve hukukun doğasına aykırı değil midir?
Kıssadan mobbing;
Aslı astarı olmayan dedikodularla personel eşlerini emirle orduevinde toplayarak tehditler savuranlar…
Yakınındaki personelini sorgusuz sualsiz subay, astsubay, sivil memur, erbaş ve erlerin önünde onur ve şerefiyle oynayanlar…
Asılsız konularla çoğu personelin yıllık iznini yarıda kesip birliğe çağıranlar…
Tayin olan personeli arayarak suçlayıp tehdit savuranlar…
Personelin suçlamayı kabul etmeyip” varsa belgeniz gönderin, kriminal incelesin” ifadesini suç, hakaret sayanlar…
Personelin suçlamalar karsısında hukuki sürece esas olmak üzere üst birliğe dilekçe sunmasının karşılığında, verilen cevabı, herhangi bir belge olmayıp kurum içi bir olay diyerek kapatanlar…
Bu baskı ve dayatmalar karşısında personelin psikolojisini, moral ve motivasyonunu bozarak emekli olmasına sebep olanlar…
Yukarıda bahsedilen konular yakın zamanda yaşanmış olaylardır.
Basın ve medyadan öğrendiğim kadarıyla Genelkurmay Başkanlığı astsubayların özlük hakları ile ilgili birtakım iyileştirme çalışmaları teklif olarak hükümete sunduğunu. Umarız 2012 yılı yeni yasama döneminde kanunlaşır, bir başka bahara kalmaz.
Türkiye cumhuriyetinin gözbebeği TSK’nin cefakâr astsubayları milletinden aldığı destekle dün olduğu gibi bu günde vatanı ve bayrağı için seve seve canını veremeye hazırdır.
Astsubay camiasının, 17 Ekim Dünya Astsubaylar Gününü kutluyorum.
Biz etle tırnak gibiyiz ama her zaman tırnak sensin, çok uzadığında keserim. Bunu diğer elimdeki tırnakların sayesinde yaparım, o yüzden sen haksızsın hem de çok haksız…