Mehmet Zafer

Mehmet Zafer

Ve Çatı Adayı Değil Çakı Gibi Aday Kazandı

Türkiye yıllardır dayatılan kişileri tercih etmek zorunda kaldı, çoğu zaman biz atadık olacak denilen kişiler bizi yönetti. Nitekim Cumhuriyet tarihinde ilk defa birileri çıktı bütün tabuları yıktı. İrtica dediler, yobaz dediler , dinini yaşayan bir çok kişiyi fişleyip işinden, ekmeğinden ettiler, bir lokma ekmeğe muhtaç ettiler.

Devletin bütün kadrolarına kendi adamlarını yerleştirip, kendilerinden olmayan hiç kimseye geçit vermediler. İnancı gereği örtünen kadınlar hastanelerde muayene edilmedi, aşağılandı, azar yedi, hor görüldü, namaz kılan insanlar yobaz olarak görülüp toplumdan dışlandı. Üniversitelerden atıldılar, her vatandaşın anayasal hakkı olan okuma hakkı gasp edildi, hem de Atatürkçü olduklarını iddia edenlerin Atatürk’ün “Misak-i Milli sınırları içinde her fert eşit haklara sahiptir…”sözüne rağmen. Neredeyse camiler kapanacak duruma geldi. 20 yıl boyunca imam atanmadı, birçok köy camisinde köylü kendisi namaz kıldırdı. Okulların mescidinde namaz kılan öğrenciler ekranlara öyle bir taşındı ki zannedersin dünyanın en azılı terör örgütü bunlar. Ne yapmışlardı, sadece namaz kılmışlardı, çünkü Müslüman'dılar, inançları gereği namaz kılmaları gayet normaldi. Avrupa özentisi TV programcıları aldıkları direktifler doğrultusunda İslam dinine saldırdıkça saldırıyor, ağızlarından salyalar akıyordu.

Ülke uçuruma gidiyordu, halkın seçtiği bir milletvekili sırf başı kapalı diye kendisi gibi bir milletvekili olan kişi tarafından meclisten alkışlar arasında kovuluyordu. Kimsenin sesi çıkmıyordu, çıkamıyordu çünkü ses çıkaran irticacı olacak ve yıllarca cezaevinde yatacaktı, çocukları fişlenecek devlet kapısı tamamen kapanacaktı onlara. İşsiz kalacaklardı, ekmeğe muhtaç olacaklardı. Her şey tam da misyonerlerin tertiplediği gibi giderken hiçte hesapta olmayan bir şeyler oluyordu. Koalisyon hükümeti aldığı ahların altında kalıyor, Allah’ın Muntakim ismi tecelli ediyordu. Koalisyon iflas etmiş, memuruna maaş ödeyemeyecek duruma geliyordu, Dışarıdan atamayla bakan getiriliyordu, ülkenin ekonomisi düzelsin diye! Derken birde baktık ki hazine tamamen tam takır oluyordu, dikkatler doğuya, güneydoğuya çekiliyordu, terör örgütü PKK icraatlarını artırıyor, her gün şehit haberleri geliyordu.

Mazlumun duası etkisini erken gösterdi, hükümet yıkıldı ve Recep Tayyip Erdoğan diye biri geldi, yanında kendisi gibi inanmış, kendilerinden emin, ülkeyi atağa kaldıracaklarına inanan ve başarmak için herşeyi göze alan bir ekip, seçime gidiliyor ve tek başına iktidar oluyordu. Başta IMF olmak üzere faiz lobileri ellerini ovuştura ovuştura Başbakanlık makamını abluka altına alıyorlardı. Abdullah gül Başbakanlığında hükümet kuruluyor ve Erdoğan'ın Başbakan olması için formüller öne sürülüyordu, fazla gecikmeden o da oluyordu ve Erdoğan Başbakan olarak icraatlarına başlıyordu. Kısa sürede çok mesafe kat edince başta Baykal'ın Genel Başkanlığını yaptığı CHP olmak üzere dönemin cumhurbaşkanı Sezer engeline takılıyordu birçok icraat. Anayasa mahkemesi , Hakimler ve savcılar yüksek kurulu, üniversiteler vs vs ülkenin gelirini kene gibi kemiren sürüngenler sürüsü , tüyü bitmemiş yetimin hakkını kendilerine yedirmeyen Başbakana karşı açık açık cephe alıyorlardı. Bu da kısa sürdü, çünkü mazlumun duası vardı ve Allah, mazlumun duasını asla reddetmeyeceğini İzzeti Celali üzerine yemin ederek söylüyordu. Abdullah gülün cumhurbaşkanlığını önlemek için bir çok senaryolar sahneye alındı ama hiç biri gerçekleşemeyecekti, ilahi adalet yerini bulacaktı. Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde Türkiye adeta şaha kalktı ve bölgede bir güven sibobu oldu. IMF borcu ödenerek ülkeden kıçına tekme atılarak kovuldu, hemen akabinde Gezi olayları tertiplense de yemedi. Halk her şeyi artık çok iyi biliyordu , çünkü Başbakan herşeyi açık açık vatandaşıyla paylaşıyordu ulusa sesleniş programlarında. Paralel yapı, ulusalcılar her ne kadar bu seslenişi yayınlamasalar da TRT ve birkaç kanal yayınlıyordu, halk ta iyi takip ediyordu. Artık muhalefetin alışılagelmiş çirkin iftiraları sökmüyordu, kimse inanmıyordu, sadece inanmak isteyen kendi yandaşları dışında, onlar da bir şey ifade etmiyordu Başbakan açısından ve işin doğrusu Başbakan onları hiç kaale bile almıyordu , onlara en çok koyan da buydu zaten.

Derken zaman geçti, PKK terör örgütü ile sürdürülen barış süreci etkisini göstermiş , olaylar durulmuş, kanla beslenen sülükler iyice köşeye sıkışmışlardı, artık ülkede barış hükmünü sürdürüyordu, ve yine Türk kürt alevi, sünni demedem bütün halk yine bir aradaydı ve bu durum elbette ülkeyi bölmek isteyenlerin işine gelmiyordu. Cumhurbaşkanlığı seçimi yaklaşıyordu. Ve halk seçecekti, Ne yapıp edip Erdoğan’ı devirmeliydiler. 17 aralık akabinde 25 aralık operasyonları son derece akilane bir atakla bertaraf ediliyordu ve ülke kazanıyordu. bunun yanı sıra etrafı ateş çemberine döndürülen Türkiyenin savaşa girmemesi de Başbakan ve kurmaylarının tarihi kararlarıyla ve sağlam duruşlarıyla sağlanıyordu, bu oyunları da tutmuyor iyice zıvanadan çıkıyorlardı. Derken seçime gidildi, partiler aday gösteremediler, çünkü gösterecekleri aday kim olursa olsun hezimete uğrayacaktı. son çare olarak çatı kurmaya karar verdiler, Bu adayın Erdoğan karşısında kazanma ümidini de Demirtaşın alacağı oylara bağladılar. Demirtaş kürtlerde iyi oy toplayacak, cemaat ve partiler bir araya gelerek Erdoğanı geçeceklerdi. Ama unuttukları bir şey vardı. bu halk çatı adayına değil çakı gibi adaya oy verecekti ve Erdoğan kazanacaktı. Öyle de oldu. Yani halkın dediği oldu.

Erdoğan seçimle gelen ilk , Türkiye’nin de 12 inci Cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti. Şimdi ne olacak, Erdoğan aktif bir rol alarak bölgede Türkiye’nin gücünü gösterecek, komşu ülkelerle tek tek görüşülecek ve her kes yeni Türkiye’nin dünyada nasıl bir söz sahibi olduğunu görecek. Diğerleri duracaklar mı sanıyorsunuz, hayır asla, sürekli yalan yanlış haberlerle yıpratmaya çalışacaklar ama yine avuçlarını yalayacaklar. Türkiye yeni yüzyılın devi olarak dünyada söz sahibi olacak. Paralel yapıya rağmen, çatıya rağmen ve en önemlisi İngilizlere rağmen. Çakı gibi Cumhurbaşkanımız hayırlı olsun Türkiyem

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Zafer Arşivi