Ben Kürt'üm, İngiliz ve Ermeni oyununa gelip, topraklarımız üzerinde kirli emeller peşinde koşanların oyuncağı olup, sokakları ateşe verenler, polise, askere kurşun sıkanlar, kutsal bayrağımıza saldıranlar bizden değildir. Hiç bir şekilde, hiç bir ortamda bizi temsil etmemektedir. Atalarımızın kanlarıyla sınırlarını çizdiği Türkiye Cumhuriyeti bir bütündür ve ilelebet böyle de kalacaktır.
İlkokulu Elazığ'ın Baskil ilçesine bağlı Beşbölük köyünde okudum. Anadilimiz kürtçeydi, Okula başladığımızda Türkçe’yi çat pat biliyordum, okulda öğrendim diyebilirim. Köyümüzde sağlık ocağı vardı, sınıf kalabalıktı. Her köy okulunda olduğu gibi tek sınıf vardı ve birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar hepimiz aynı sınıfta, aynı anda ders görüyorduk. Köyümüze jandarma gelirdi, devriye atardı. Çoğundan korkar kaçardık ama, oyun oynadıklarımız da vardı. Komutanına göre değişirdi.
Bir seferinde kuzuları otlatıyordum, jandarmanın jipi geldi, bir komutan vardı ,köyde herkes korkardı. Herkese kötü davranıyordu. Onu görünce kaçtım, Arkamdan biri seslendi “niye kaçıyorsun “ diye. Tabi duyan kim.. topukları yağlamıştım çoktan. Soluğu evde aldım. Jandarma geliyor dedim. Niye kaçtın ki dediler. Bu sırada jandarma kuzuları önlerine katmış köye gelmişlerdi bile. Başka bir komutan ( bize kötü davranan onun yanında hiç konuşmuyor, hazır olda bekliyordu. Anladığımıza göre diğeri onun da komutanıydı) delikanlı niye kaçtın diye sordu. Ben de bu jandarma bize bağırıyor dedim. Ona ters bir bakış attı. Başımı okşadı ve bana bisküvi verdi. İsmini bilmiyorum ama, yüzü halen gözlerimin önünde. Annem ayran ikram etti, içtiler, gittiler. O günden sonra bir daha bize kötü davranan komutanı görmedik. Onun yerine gelenden de kaçmadık.
Derken 4 üncü sınıfta Malatyaya taşındık, 30 Ağustos İlk Öğretimde okudum, Kürt’üm diye hiç ayırım yapan olmadı. Türk kim, Kürt kim bilmezdik ki. Hepimiz insandık. Bunu yıllar sonra öğrendik. Dedem, dedemin babası, onun babası, onun babası velhasıl silsile yoluyla sülalem bu vatana hizmet etmiş, askerlik yapmış. Dedemin babası askerden dönememiş. dedem seferberliğe katılmış. Babam 4 yıl askerlik yapmış, Ailede 5 erkek kardeşiz, hepimiz de bu vatana askerlik hizmeti vermişiz. Yani vatan bizim.
Geçmişte doğuda ve güneydoğuda halka kötü davranan birkaç kendini bilmez komutanın, askerin, polisin kabahatini bütün ülkeye yükleyip hesap sormak cehaletin tam adıdır. Bu zamanda gerçek kürtler olan bizler işimizde, gücümüzdeyiz. İçimizden avukatlar, doktorlar, hakimler, savcılar, öğretmenler vs vs çıkmış. Okurken kimse sen Kürtsün bu ülkede okuyamazsın dememiş. Okumuşlar ve halen de mesleklerini icra ediyorlar.
Şu an köyümüz boş, ne okul var, ne sağlık ocağı. Yanlış anlaşılmasın, terörden dolayı değil. Sadece geçim şartları ve eğitim için hepimiz köyümüzü bırakıp geldik. Halen gidiyoruz, bağımız var, bahçemiz var. dilediğimiz ekip biçiyoruz. Bize karışan, eden yok. Bunlar neyin hakkını savunuyorlar anlamadım. Aslında biliyorum. Zamanında Osmanlıyı yıkan, Türkiye cumhuriyetinin de başına defalarca bela olan Ermenilerin çirkin intikam oyunudur. Bunu hepimiz biliyoruz. Kim ki kürt olduğunu söyleyip bu ülkenin polisine, askerine silah çekiyorsa bilin ki Kürt değildir, Ermeni taşeronudur. Bu ülke asırlardır İngiliz ve Ermeni oyunuyla uğraştı, halen de uğraşıyor ve uğraşacak ta. Ama hiçbir zaman onların çirkin emelleri bu ülkeyi bölmeye yetmeyecektir.
Ben bir Kürt’üm ve Türkiye cumhuriyeti benim vatanımdır. Vatanıma ihanet eden bizden değildir.
İlkokulu Elazığ'ın Baskil ilçesine bağlı Beşbölük köyünde okudum. Anadilimiz kürtçeydi, Okula başladığımızda Türkçe’yi çat pat biliyordum, okulda öğrendim diyebilirim. Köyümüzde sağlık ocağı vardı, sınıf kalabalıktı. Her köy okulunda olduğu gibi tek sınıf vardı ve birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar hepimiz aynı sınıfta, aynı anda ders görüyorduk. Köyümüze jandarma gelirdi, devriye atardı. Çoğundan korkar kaçardık ama, oyun oynadıklarımız da vardı. Komutanına göre değişirdi.
Bir seferinde kuzuları otlatıyordum, jandarmanın jipi geldi, bir komutan vardı ,köyde herkes korkardı. Herkese kötü davranıyordu. Onu görünce kaçtım, Arkamdan biri seslendi “niye kaçıyorsun “ diye. Tabi duyan kim.. topukları yağlamıştım çoktan. Soluğu evde aldım. Jandarma geliyor dedim. Niye kaçtın ki dediler. Bu sırada jandarma kuzuları önlerine katmış köye gelmişlerdi bile. Başka bir komutan ( bize kötü davranan onun yanında hiç konuşmuyor, hazır olda bekliyordu. Anladığımıza göre diğeri onun da komutanıydı) delikanlı niye kaçtın diye sordu. Ben de bu jandarma bize bağırıyor dedim. Ona ters bir bakış attı. Başımı okşadı ve bana bisküvi verdi. İsmini bilmiyorum ama, yüzü halen gözlerimin önünde. Annem ayran ikram etti, içtiler, gittiler. O günden sonra bir daha bize kötü davranan komutanı görmedik. Onun yerine gelenden de kaçmadık.
Derken 4 üncü sınıfta Malatyaya taşındık, 30 Ağustos İlk Öğretimde okudum, Kürt’üm diye hiç ayırım yapan olmadı. Türk kim, Kürt kim bilmezdik ki. Hepimiz insandık. Bunu yıllar sonra öğrendik. Dedem, dedemin babası, onun babası, onun babası velhasıl silsile yoluyla sülalem bu vatana hizmet etmiş, askerlik yapmış. Dedemin babası askerden dönememiş. dedem seferberliğe katılmış. Babam 4 yıl askerlik yapmış, Ailede 5 erkek kardeşiz, hepimiz de bu vatana askerlik hizmeti vermişiz. Yani vatan bizim.
Geçmişte doğuda ve güneydoğuda halka kötü davranan birkaç kendini bilmez komutanın, askerin, polisin kabahatini bütün ülkeye yükleyip hesap sormak cehaletin tam adıdır. Bu zamanda gerçek kürtler olan bizler işimizde, gücümüzdeyiz. İçimizden avukatlar, doktorlar, hakimler, savcılar, öğretmenler vs vs çıkmış. Okurken kimse sen Kürtsün bu ülkede okuyamazsın dememiş. Okumuşlar ve halen de mesleklerini icra ediyorlar.
Şu an köyümüz boş, ne okul var, ne sağlık ocağı. Yanlış anlaşılmasın, terörden dolayı değil. Sadece geçim şartları ve eğitim için hepimiz köyümüzü bırakıp geldik. Halen gidiyoruz, bağımız var, bahçemiz var. dilediğimiz ekip biçiyoruz. Bize karışan, eden yok. Bunlar neyin hakkını savunuyorlar anlamadım. Aslında biliyorum. Zamanında Osmanlıyı yıkan, Türkiye cumhuriyetinin de başına defalarca bela olan Ermenilerin çirkin intikam oyunudur. Bunu hepimiz biliyoruz. Kim ki kürt olduğunu söyleyip bu ülkenin polisine, askerine silah çekiyorsa bilin ki Kürt değildir, Ermeni taşeronudur. Bu ülke asırlardır İngiliz ve Ermeni oyunuyla uğraştı, halen de uğraşıyor ve uğraşacak ta. Ama hiçbir zaman onların çirkin emelleri bu ülkeyi bölmeye yetmeyecektir.
Ben bir Kürt’üm ve Türkiye cumhuriyeti benim vatanımdır. Vatanıma ihanet eden bizden değildir.