Bir Kurban Bayramını daha ifa ediyoruz. Cenab-ı Allah'ın ilk insan ve ilk peygamber Hz.Adem (a.s) dan itibaren her kavme, her ümmete kurban kesmelerini emretmiştir. İlk kurban kesme olayı Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerimdeanlatılıyor. (Hz.Adem’in çocukları Allah için kurban kesmişlerdi, ama birisinin niyeti halis olmadığı için onun kurbanı kabul edilmemişti. Kardeşinin kurbanı ise kabul edilmişti. Diğeri de onu kıskanmış ve öldürmüştü. (Mâide 5/27) Buradan hareketle kurbanda asıl olanın Allah rızası için kesme olduğunu da anlıyoruz.
Son zamanlarda yardım kuruluşları, dernekler, vakıflar adı altında kurban kesme yerine kurban bedellerini topluyorlar. Peki bu bedel kurban yerine geçer mi ??
Geçmez, Ey Camaati Müslimin geçmez!
Çünkü, ibadetlerin cinsini ve keyfiyetini biz tayin edemiyoruz, böyle hakkımız da şansımız da, haddimiz de yoktur. İbadetler tamamen Allah'ın bildirdiği gibi olmalıdır. Başka türlü verme ibadetleri zaten vardır. Kişi onlardan yapması gerekenleri de yapacak, kurbanını da kesecektir. Diyeceksiniz ki biz kurban bedellerini veriyoruz yardım kuruluşları kesiyorlar, kesmezlerse de vebali onların üzerinedir, öyle şey olmaz. Böyle bir şey dinimizde yoktur. Kurban kesilirken ya siz ya da bizzat vekalet verdiğiniz biri orada hazır olmalıdır. Kurban kesilir ya da kesilmez sizin sorununuz değil, değildir. Bizzat sizin sorununuz, çünkü kurban size emredilen bir ibadettir ve bu ibadetin herşeyinden siz sorumlusunuz. Kurban bedelini yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz. Şüphesiz Allâh Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir. Ancak, bu iki ibadetten birinin diğerinin alternatifi olarak sunulması dini açıdan caiz değildir.
Müslim şöyle nakletmiştir. “Allah Rasulü Medine’de kurban bayram namazını kıldırmıştı. Bazı insanlar acele davranıp kurbanlarını kestiler. Hz. Peygamber’in kestiğini zannetmişlerdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kendinden önce kesenlerin tekrar kurbanlarını kesmelerini emretti. Eğer kurban sadece isteyenlerin kesecekleri bir ibadet olsaydı, onların iade etmelerini emretmezdi.
Hac Suresi’nde Allah (cc): “Kurbanlarınızın etleri ya da kanları Allah’a ulaşmaz; ama sizin takvanız Allah’a ulaşır.” (22/37) buyuruyor. Buna göre, kurban kesmenin asıl amacının Allah’ın emrini yerine getirmek, böylece takvalı olduğunu göstermek olduğu anlaşılır. Hiç bir hadiste, hiç bir ayette kurban bedelinin bağışından bahsetmez.Kurban ille kesilecek.
Kurban elbette bağışlanabilir. Kurbanını keser ve etini olduğu gibi bir şahsa, şahıslara, ya da kurumlara bağışlayabilir. Kendisi adına kurban kesilmek üzere kurbanının parasını da bağışlayabilir, yani birisini vekil kılabilir. Ancak kurban kesmek yerine onun parasını bağışlamakla kurban görevini yerine getirmiş olmaz. Yardım kuruluşlarına kurban kesilmek üzere bedelini ve vekaletini verdikten sonra da, takipçisi olmak bizzat kişinin kendisine düşer. Bundan emin olması şarttır.
Ayetler ve hadisler sabitken kurban bedelini yardım kuruluşlarına bağışlamak suretiyle ibadetlerini yaptıklarını zannedenler, yanılıyor, günahkar oluyor. Kurban kesilecek, paylar eşit oranda bölünecek, dağıtılacak, imkan varsa bizzat kesen kişi dağıtacak, imkanı yoksa bir başkasına vekalet vermek suretiyle dağıtılacak.Durum bu kadar açıkken durup bin kez,milyon kez düşünmek lazım. İbadeti yerine getirip sevap işliyoruz derken günahkar oluyoruz.
Son zamanlarda yardım kuruluşları, dernekler, vakıflar adı altında kurban kesme yerine kurban bedellerini topluyorlar. Peki bu bedel kurban yerine geçer mi ??
Geçmez, Ey Camaati Müslimin geçmez!
Çünkü, ibadetlerin cinsini ve keyfiyetini biz tayin edemiyoruz, böyle hakkımız da şansımız da, haddimiz de yoktur. İbadetler tamamen Allah'ın bildirdiği gibi olmalıdır. Başka türlü verme ibadetleri zaten vardır. Kişi onlardan yapması gerekenleri de yapacak, kurbanını da kesecektir. Diyeceksiniz ki biz kurban bedellerini veriyoruz yardım kuruluşları kesiyorlar, kesmezlerse de vebali onların üzerinedir, öyle şey olmaz. Böyle bir şey dinimizde yoktur. Kurban kesilirken ya siz ya da bizzat vekalet verdiğiniz biri orada hazır olmalıdır. Kurban kesilir ya da kesilmez sizin sorununuz değil, değildir. Bizzat sizin sorununuz, çünkü kurban size emredilen bir ibadettir ve bu ibadetin herşeyinden siz sorumlusunuz. Kurban bedelini yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz. Şüphesiz Allâh Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir. Ancak, bu iki ibadetten birinin diğerinin alternatifi olarak sunulması dini açıdan caiz değildir.
Müslim şöyle nakletmiştir. “Allah Rasulü Medine’de kurban bayram namazını kıldırmıştı. Bazı insanlar acele davranıp kurbanlarını kestiler. Hz. Peygamber’in kestiğini zannetmişlerdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) kendinden önce kesenlerin tekrar kurbanlarını kesmelerini emretti. Eğer kurban sadece isteyenlerin kesecekleri bir ibadet olsaydı, onların iade etmelerini emretmezdi.
Hac Suresi’nde Allah (cc): “Kurbanlarınızın etleri ya da kanları Allah’a ulaşmaz; ama sizin takvanız Allah’a ulaşır.” (22/37) buyuruyor. Buna göre, kurban kesmenin asıl amacının Allah’ın emrini yerine getirmek, böylece takvalı olduğunu göstermek olduğu anlaşılır. Hiç bir hadiste, hiç bir ayette kurban bedelinin bağışından bahsetmez.Kurban ille kesilecek.
Kurban elbette bağışlanabilir. Kurbanını keser ve etini olduğu gibi bir şahsa, şahıslara, ya da kurumlara bağışlayabilir. Kendisi adına kurban kesilmek üzere kurbanının parasını da bağışlayabilir, yani birisini vekil kılabilir. Ancak kurban kesmek yerine onun parasını bağışlamakla kurban görevini yerine getirmiş olmaz. Yardım kuruluşlarına kurban kesilmek üzere bedelini ve vekaletini verdikten sonra da, takipçisi olmak bizzat kişinin kendisine düşer. Bundan emin olması şarttır.
Ayetler ve hadisler sabitken kurban bedelini yardım kuruluşlarına bağışlamak suretiyle ibadetlerini yaptıklarını zannedenler, yanılıyor, günahkar oluyor. Kurban kesilecek, paylar eşit oranda bölünecek, dağıtılacak, imkan varsa bizzat kesen kişi dağıtacak, imkanı yoksa bir başkasına vekalet vermek suretiyle dağıtılacak.Durum bu kadar açıkken durup bin kez,milyon kez düşünmek lazım. İbadeti yerine getirip sevap işliyoruz derken günahkar oluyoruz.