Terör örgütünün silah bırakma ve eylemsizlik sürecinde Türkiye’nin kontrol edilemeyen en uzun güney sınırı olan Suriye’nin kuzeyinde Türkmen ve Kürtlerin yoğun yaşadığı bölgede PYD’nin alan hakimiyeti sağlama çabaları tamamen bir rastlantı değildir. Türkiye’yi içine alan Kürt ve terör sorununun üstünde; planlanmış, Ortadoğu da Kürtlerin bölgesel bir güç oluşturma çabasının bir parçası olduğunu düşünmek saflık olmaz.
Erbil de düzenlenen Kürt konferansına katılanların ifadelerine bakılırsa süreç uzun solukluda olsa Türkiye sınırları ötesinde İran’ın kuzeybatısı ve Suriye’nin kuzeyinde Kuzey Irak’ı da kapsayacak Kuzey Irak bölgesel Kürt merkezli devlet hedeflenmektir.
Her ne kadar PYD temsilcisi Salih Müslüm Kuzey Suriye de bir yönetim boşluğu olduğunu ve kuzeyde statü gerektiğini ifade etse de taktiksel bir söylem olup Barzani dışında bir oluşumun gerçekleşeceği pek inandırıcı görünmüyor.
Suriye de yaşanan iç savaş, Esad belirsizliği Türkiye’nin baskılı Suriye politikası PYD ‘nin ekmeğine yağ sürmüş, Kuzey Suriye sınırında PYD’nin alan hakimiyeti ve statü beklentisi Esad tarafından Türkiye ye bir kalkan olacağını ve sıkıntıya sokacağı düşünülmektedir.
Türkiye’nin kırmızı çizgileri arasında Suriye’nin toprak bütünlüğü esas olup Suriye’nin kuzeyine yapılacak askeri bir müdahalenin bölgedeki tüm Kürt unsurlar ile karşı karşıya kalınacağından bunun yanında kuzey ırakta olduğu gibi tampon bölge oluşumunun ne kadar faydalı olacağı da tartışılır.
PKK terör örgütü geçmişte olduğu gibi bugünde taktiksel manevralarla sıkıştığı an eylemsizlik kararı ile kadrolarını güçlendirerek, toparlanma yoluna gidiyor.
Yine örgüt eylemsizlik kararı ile şehir yapılanması diye adlandırılan KCK ‘ ile birlikte Türkiye de siyasal kökleşmeyi hedefleyerek saha oluşturmaya çalışıyor.
Öcalan’ın 21 Mart silahları bırakma ve aşamalı geri çekilme çağrısı ile şu ana kadar pek mesafe kaydedilmediği gibi tamamen geri çekilmesinin de pek inandırıcı olmadığı sürecin işleyişi aşamasında net bir şekilde izlenmektedir.
PKK ve siyasi uzantıları Türkiye de bir Kürt devleti kurma söylemlerinden hiçbir zaman vazgeçmeyecekleri gibi böyle bir oluşumunda hayalden öteye gitmeyeceğini de bir o kadar bilmektedirler.
Türkiye de yaşayan Kürtlerle diğer İran, Suriye ve Irak ta yaşayan Kürtler arasındaki sosyolojik ve kültürel yapısal farklılıklar göz ardı edilemez.
Çünkü Kürtlerle Türkler arasındaki evlilik ve kan bağları ayrışmayı ve kopmayı zorlaştıracaktır.
PKK ve siyasi uzantıları Türkiye’nin doğusunda ve batısında yaşayan Kürtlerin Türkiye’nin üniter yapısından yana olduklarını çok iyi bildiklerinden Devlet- PKK sorununu Türk-Kürt sorunu üzerinden yürütmeye çalışmaktadırlar.
Türkiye’nin güney doğusunda geçmiş yıllarda uygulanan yanlış ekonomik, siyasi, güvenlik politikaları ve dayatmalarla kendi ana dillerini konuşamayan Kürtlere bugün Kürtçe yayın yapan televizyon, her alanda konuşma ve yargıda Kürtçe savunma gibi temel haklar siyasi iktidar tarafından sağlanmıştır.
Bununla birlikte İşin özüne bakarsanız Türkiye de yaşayan Türkler ve Kürtler tüm imkân ve haklardan eşit oranda faydalanmaktadırlar.
Aslında Türkiye de yaşayan Kürtler sizler gibi düşünmüyor;
Bugün doğuda ve batıda yaşayan Kürtlere “alın bu bölge sizin ”denilse gerçek şu ki ne kadar kabul görür.
PKK ve siyasi uzantıları halkın büyük desteğini alan süreçte devlet demokratikleşme yolunda adımlar atmalı, eylül-ekim gibi tarihler vererek tehditkâr ve pervasız söylemlerde bulunulsa da amaç, ne koparırsam kardır.
Sürecin ucu açık ve uzun soluklu olduğu da unutulmamalıdır.
Mail- [email protected]
Twitter @daniscoban