Dershaneler Dönüşür mü?

Türkiye seçim atmosferinde iken özellikle iktidar partisi üç kritik seçime (yerel, Cumhurbaşkanlığı ve genel) girecekken dershanelerin kapatılması, diğer bir söylemle dönüştürülmesi konusundaki tartışmalara ve beklentilere “geri adım atmak söz konusu değil” açıklamasıyla son noktayı koydu.

12 Eylül 1980 darbesinde son kanun ile yasaklanan dershaneler, Özal iktidarı döneminde açılmıştı. 28 Şubat süreciyle gündeme gelen kapatma ‘’ bin yıl sürecek “ özlemiyle bir başka bahara bırakılmıştı.

Dershanelerin kapanması veya özel okula dönüştürülmesine eğitim üzerinden beslenen ekonomik ve sosyal faktörler gerekçe gösterilse de öne çıkan siyasi sonuçlardır.

“özel dershane ve etüt merkezlerini kapatma, dönüştürme ” planı, her nedense bugün, istişare ve değer mekanizmaları göz ardı edilerek, işletilmeden şeffaf olmayan şekilde uygulanmaya çalışılıyor.

Hazırlanan taslak basına yansıdığı kadarı ile sadece dershanelerin kapatılmasını kapsamamakta ve eğitimin yeniden yapılandırılması noktasında maddeler içermektedir.

“Yasa taslağı içerisinde dershanelerin ve etüt merkezlerinin kapatılması, öğretmen alımlarında KPSS ve alan sınavına ek olarak "mülakat" sınavı getirilmesi, Talim Terbiye Kurulu`nun yetkilerinin alınıp "danışma organı" haline getirilmesi, şans oyunlarından eğitime kaynak aktarılması ve anadilde eğitimin sadece özel okullarda yapılabilmesine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır”.

Dershanelerle ilgili düzenlemeye dayanak teşkil edecek mevcut gerekçeler ikna edici olmayıp dershaneler sistemin sebebi değil, sonucudur. Şu halde sorunu giderme iradesi belirmişse işe sonuçlardan değil, sebeplerden başlamak lazım.

Dershaneler daha iyi bir eğitim ihtiyacından doğmuştur. MEB okullarındaki eğitim eksiğini kapatarak öğrencileri bir üst okulun sınavlarına hazırlayan eğitim-öğretim kurumlarıdır.

Bugün ülke genelinde düz liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesi eğitim açısından bir farklılık yaratmamış sadece tabelaları değiştirilmiştir.

MEB’e bağlı gözde okullardan Fen Lisesi başarı oranı Ankara da Elazığ da ve Diyarbakır da farklılık arz ediyorsa eğitim sistemindeki sıkıntılar, dershanelerin tercih sebepleri göz ardı edilmemelidir. 

Dershanelerin kapatılması veya dönüştürülmesinde gerekçe velilerin mağduriyeti, özel teşebbüs olan kurumların rantı ise, sadece dershaneler değil rant elde eden diğer özel kurumlarda kapatılmalı veya dönüştürülmeli. Özel hastaneler, Özel bankalar…

Dershaneler yurt genelinde özellikle güneydoğuda pek çok yoksul ama başarılı öğrenciye bursla, ücretsiz ya da indirimli öğretimle destek verdiler. Bu durumdaki çocukların önlerini açtılar, onlara gelecek sağladılar. Dar gelirli ailelerin eğitim desteği için yararlandıkları kurumlar oldular.

Dershanelerin açık liseye ve özel okula dönüştürme planı daha da ciddi sorunlara gebe, halen yüzde 60 kapasiteyle çalışan özel liselerin batmasına neden olabilecek bir arz piyasaya sürülüyor. Sadece dershanede çalışanlar değil, özel sektördeki bütün öğretmenler ve çalışanlar riske atılıyor. Çünkü okul sayısı artarken öğrenci sayısı sabit kalıyor.

Diyeceksiniz ki bu arada okullar hiçbir şey yapmıyor mu? Elbette devlet okullarında öğrencilerinin bu yarışlarda en önde gitmesini isteyen ve bunun için canla başla çalışan idealist öğretmenlerimiz var. Ancak son yıllarda sürekli yapılan değişikler “yapboz” tahtasına dönen sınav sistemleri; bir yandan yeni müfredata adapte olmaya çalışan öğretmenler, diğer yandan müfredattaki konuları yetiştirmeye çalışan yorgun, bezgin ve sorunları olan öğretmenler…

Zaman, ayrılık değil bütünleşme zamanıdır. Ortak akıl, orta yol ve sağduyuyla hareket ederek önce okullarımızdaki mevcut sorunları çözer; sağlam bir eğitim politikası oluşturulursa, meseleyle boğuşmadan zaten dershanelere ihtiyaç kalmayacaktır. 

[email protected]
twitter @daniscoban

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi