İman ederek yaşamak insan için en uygun, en güzel ve en huzurlu hayat şeklidir. Allah sevgisinin, Allah korkusunun bilincinde olarak insanları sevmek, merhamet etmek, kadere tevekkül edip her zaman mutlu, huzurlu ve şevkli olmak, iman edenlere özel ruh üstünlükleridir. Müminler, imanlarından kaynaklanan bu ahlâk üstünlüklerini daha da artırmayı arzu ederler. Bu yüzden hem içten Allah’a yönelerek dua eder, hem fiziki olarak tüm imkânlarını kullanır, fiili dua ederler.
İnsan, Allah’tan bağımsız bir akla sahip değildir; bunun bilincinde olmak önemlidir. Allah dilemedikçe insan hiçbir şey dileyemez. Karşılaştığımız her olayı, izlediğimiz her görüntüyü Âlemlerin Rabbi olan, ilmiyle her şeyi kuşatan Allah yaratır. İnsan yalnızca Allah’ın ezelde belirlemiş olduğu kaderinde yaşayacağı ne ise onu görür. Bunu kavrayan insan şirkten de kurtulur. “Ben yapıyorum” iddiasında olan ve gücü kendisinde gören kişinin aklı kapanır, Rabbine ortak koşar.
Çok güçlü ve kararlı iman gerçekleştiğinde Allah korkusu da Allah sevgisi de olur. Ardından akıl, fikir ve bereket gelir, derinlik ve tutku gelir. Önce sarsılmaz kararlılıkla bir iman; bunun için de çok sağlam bir vicdan gerekir. İnsanın vicdanı çok güçlü olmalıdır; çünkü hemen her gün kişiyi sarsacak olaylarla karşılaşılır. Zayıf ve aciz bir varlıktır insan, zayıf yaratılmıştır. Ufacık bir virüsün insanı öldürebilmesi bedenen zayıflıktır meselâ. İnsanın yapması gereken tam olarak Allah’a teslim olmaktır. Vicdanı sıkmamak, kendini teslim etmek, aşkla Allah’ı sevmek, bu aşkı gönülden yaşamak önemlidir. Allah’a derin iman etmek, Allah’ın varlık delillerini araştırmak, öğrenmek gerekir Allah’ı sevmek için.
Allah, ilim sahibi olmamızı, bilimsel bulguları inceleyip, araştırmamızı, varlık delillerine bakmamızı ister. Kendisinden ilim sahiplerinin gereği gibi korktuğunu söyler. Bu emirden yola çıktığımızda Allah’ı daha fazla sever, güzelliklerini gördükçe Allah’a hayranlığımız, O’na olan saygımız artar, O’nun büyüklüğünü daha iyi kavrar, daha şevkli oluruz.
Allah’ın varlık delillerini görebilen insanın imanı derinleşir. İnsan, maddenin yapıtaşı atomun, hücrenin yapısına bakar, jeoloji, paleontoloji, astronomiyle ilgilenir, Big Bang’i, sonsuzluğu kavramaya çalışır; bunlar üzerinde düşünerek beynini geliştirir.
Şöyle söyler Abdulkadir Geylani: “Ey Evlad! Kainatın her zerresinde Allah'ın güzel sanatı vardır. Bu güzel sanatların her biri Hakk'a vardıran delillerdir. Bu delillere yapışan herkes Hakk'a varabilir. Derin düşüncelere dal. Düşüncen derinlere kök saldıkça yükselirsin ve yücelirsin.” (İlâhi Armağan)
Bediüzzaman da iman hakikatlerine çok önem verir. Üstad’a göre bu zamanda iman hakikatlerinin birinci maksat, birinci vazife, asıl amaç olması gerekir. Bunun dışındaki şeyler ikinci, üçüncü, dördüncü derecededir. Temel mesele; insanın kendisini, diğer varlıkları, kâinatı ve hemcinslerini iman ekseninde algılamasıdır.
İman hakikatleri, insanın ruhuna neşe, mutluluk ve sevinç verir. Allah’tan korkusunu arttırır, ibadet kararlılığını ve dine hizmet şevkini artırır. Güçlü iman bedenen ve ruhen sağlık ve güzellik verir. İnsana daha fazla samimiyet kazandırır.
Yüce Allah samimi kullarının kurtulacağını Kur’an’da haber verir. O halde samimiyet Kur’an ahlâkının en önemli özelliğidir; diğerleri zaten ardından gelecektir. İnsan önce kendisine karşı son derece samimi olmalıdır. Ancak samimiyet kendini kasarak, zorla kazanılacak bir özellik değildir. Kişinin her şeyi Allah’ın yaptığının ve her şeyin O’nun kontrolünde işlediğinin bilincinde olması gereklidir.
İnsan, kendisinde Allah’tan bağımsız bir güç görecek olursa anormallikler başlar. Konuşması bozulur, bakışlar değişir, davranışları garipleşir. Ancak her yaptığını Allah’ın yarattığının bilincinde olur ve buna samimi inanırsa, Allah dualarına icabet edecek ve istediklerini verecektir. Konuşturanın Allah olduğuna samimi iman etmek, güzel hitabet, hikmetli konuşma, anlatım çarpıcılığı ve yararlı olma gücü kazandıracaktır.
Duanın da aynı şekilde samimi olması çok önemlidir. İnanan insan O’nun Şanını, kudretini, gücünü gereğince takdir etme gücü istemeli Rabbinden. Ve dua etmeli:
“Allah’ım, Sana karşı derin muhabbet ve iman ver bana. Seninle kesintisiz ve güçlü, kopmaz bir bağlantım olsun. Seni hiç unutturma. Sürekli seninle bağlantı halinde olayım ve her şeyi Senin yaptırdığını bileyim; bana bunu unutturma Rabbim. Senin sonsuz gücünü hakkıyla takdir etmemi, Senden gücüm yettiğince korkmamı ve Seni gereği gibi sevmemi bana ilham et…”
Fuat Türker