Kur’an birçok ayetinde müminlerin kardeşliğine vurgu yapar. “Mü'minler ancak kardeştirler...” (Hucurat Suresi, 10) ifadesi gereği, müminler birbirleriyle çekişemezler, birbirilerine düşmanlık edemezler, etmemelidirler.
İman eden insanlar birbirlerini, hiçbir menfaat beklentisi olmadan, samimiyetle ve Allah’ın hoşnutluğu için sever, yine Allah’ın hoşnutluğu için birbirlerinin dostu olurlar. Bu dostluk, güçlü bir bağın temelini oluşturur ve kan bağıyla oluşan kardeşlik ilişkisinden tamamen farklıdır. Allah sevgisi ve Allah korkusu üzerine inşa edilen bu bağlılık, Allah'ın dilemesi dışında asla kopmaz. Kardeş kardeşe kan değil, hak bağıyla bağlıdır, iman bağı ile bağlıdır.
Bir arada olmaktan büyük zevk alan, birbirlerini şevklendiren, kendisi için dilediğini inanan kardeşleri için dileyen, kendi ihtiyacı olsa da kardeşi için fedakârlık yapan bu güzel ahlâk özelliklerine sahip insanların beraberliği, dünyevi değerlere dayanan birlikteliklerden tamamen farklıdır. Allah için yaşayan müminlerin kardeşliğini farklı kılan en önemli özeliklerden biri, bu kardeşliğin sonsuza kadar devam edecek olmasıdır.
İbnu Mesud (ra)'dan rivayetle, Peygamberimiz (asm) şöyle buyurur:
“Allah’u Teala için birbirini sevenler, cennette kırmızı yakuttan yapılmış yüksek binalarda bulunurlar. Her binada yetmiş bin oda bulunur. Oradan cennet ehline bakarlar. Güneşin dünyadakileri aydınlattığı gibi; onların güzelliği de cennet ehlini aydınlatır. Üzerlerinde yeşil atlastan yapılmış elbiseler vardır. Alınlarında, “bunlar, Allah’u Teâlâ için birbirini sevenlerdir.” ibaresi yazılıdır.”
Ebu Hureyre(ra) da, Resulûllah (asm)'dan şu hadisi rivayet eder;
“Arşın etrafında nurdan yapılmış bir takım minberler/yüksek tahtlar vardır. Üzerinde bir takım insanlar bulunur; onların giysileri nurdur, yüzleri de nur gibi parlamaktadır. Onlar peygamber ve şehit değillerdir; fakat peygamber ve şehitler kendilerine gıpta/hayranlık ile bakarlar.”
Ashab, “ey Allah’ın Resûlü, onların kimler olduğunu bize açıklayın” deyince, şöyle buyurur:
-Onlar Yüce Allah için birbirini seven, meclis kurup sohbet eden ve birbirilerini ziyaret eden kimselerdir.”
Benzer bir hadiste de, “Kıyamet günü bir takım insanlar için Arş’ın etrafında kürsüler/tahtlar kurulur. Yüzleri ayın ondördü gibi parlar. O günde insanlar endişe içindedirler, onlar ise hiçbir şeyden çekinmezler; insanlar koru içindedirler; onlar korkmazlar. Onlar, Yüce Allah’ın kendilerine hiçbir korku ve üzülme olmayan dostlarıdır" buyurur Peygamberimiz (asm).
-Onlar kimlerdir?, diye sorulduğunda ise şu cevabı verir:
-Onlar Yüce Allah için birbirini sevenlerdir.”
Sahabe ve âlimlerin, kardeşlik üzerine söyledikleri sözler de oldukça fazla elbette…
“Allah için sevdiğimiz kardeşlerimiz bize aile ve evlatlarımızdan daha sevimlidir; çünkü, ailemiz bize hep dünyayı hatırlatır, kardeşlerimiz ise ahireti hatırlatır.” (Hasan-ı Basri ve Ebu Kilabe)
“Allah için sevilen kardeşlerle buluşmak, kalpten sıkıntıları söker atar ve üzüntüleri giderir.”
“Bir kardeşin, diğer kardeşinin yüzüne sevgi ve merhametle bakması ibadettir.” (Fudayl b. Iyaz)
Bediüzzaman, risalelerinde kardeşlik, birlik ve beraberliği vurgular ve cehaletten, nifaktan, bölünüp parçalanmaktan ve anarşiden uzak durulmasını ısrarla öğütler. İslâm birliğini hedef olarak gösterir ve “İttihadın meşrebi muhabbettir” der.
"Ey ehl-i iman! Zillet içinde esaret altına girmemek isterseniz, aklınızı başınıza alınız. İhtilâfınızdan istifade eden zalimlere karşı "Mü’minler ancak kardeştirler" (Hucurat Suresi, 10) kale-i kudsiyesi içine giriniz, tahassun ediniz (sığınınız). Yoksa, ne hayatınızı muhafaza ve ne de hukukunuzu müdafaa edebilirsiniz." (Mektubat)
Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez’in, Müslümanların kardeşliğinin aynı Allah'a, aynı Peygamber'e, aynı kitaba iman etmekten, aynı secdeye kapanmaktan, aynı rükûya varmaktan, aynı kıbleye yönelmekten gelen bir kardeşlik olduğunu ifade eden sözleriyle bitirelim:
"... Kardeşliğimizi ihmal ediyoruz. Halbuki Müslümanların kendi aralarında tesis edeceği kardeşliğin evrensel insan kardeşliğine de faydası olacaktır. Çünkü müminlerin kardeşliği bir başkasına karşı değil, onu besleyen bir kardeşliktir... Kutuplaşmalarda uçlar öne çıktığı için ana yol gölgede kalıyor. Tarihte yaşanmış acı hikâyeleri karıştırarak, oradan birbirimize birtakım öfke ve intikam devşiriyoruz. Hiçbirimiz Sıffin'de de Kerbelâ'da da yoktuk. Ne Çaldıran'da, ne Dersim'de vardık. Ama bugün bütün bunların hesabını birbirimize soruyoruz. Böylece kardeşlik hukukumuzu ve kardeşlik ahlâkımızı ihlâl ediyoruz. Bütün bunları geride bırakmak lâzım, hâle ve geleceğe bakmak lazım. Elbette sorgulamak, hesaba çekmek, yüzleşmek bunlar önemlidir ama affetmek, bağışlamak diye bir şey var. Dolayısıyla yeniden bir İslam kardeşliğini kurmak için de sevgili Peygamberimiz'den alacağımız çok şey var. Hz. Yusuf, kendisini kuyuya atan kardeşleriyle yıllar sonra karşılaşınca, 'Siz beni neden kuyuya attınız?' demedi, 'Kardeşlerim, şeytan aramıza girdi.' dedi. Kur'an-ı Kerim, aynen bize bunu öğretir."
"... Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. (En'am Suresi, 142)
https://twitter.com/Fuat_Turker