Ahir Zaman Nimeti; İnternet

İnsan doğduğu andan itibaren bilgiye açtır. Kavuşmayı arzu ettiği nimetlerin başında, bilgiye ulaşma arzusu vardır. Tarih boyunca insanlar bunun için büyük çabalar sarf etmiş, araştırmalar yapmışlardır.  Bugün ise Allah ilme, bilgiye, bilime insanların ‘bir tık’la kolayca ulaşabilecekleri muhteşem bir imkân yaratmıştır.

İnternet, yaşadığımız Ahir Zaman’ın en büyük nimetlerindendir. Ki bugün insanlığın en büyük problemi imanî zafiyettir. İnternet vesilesiyle bilgiye ulaşmak çok kolay olduğu gibi, Allah’ın dinini tebliğ etmek konusunda milyonlara ulaşmak mümkün olmaktadır.

Konfüçyüs’ün, “Sende bir bilgi var. Bende bir bilgi var. Ben sana bir bilgi verirsem, sen bana bir bilgi verirsen, Sende iki bilgi, bende de iki bilgi olur” sözleriyle ifade ettiği gibi bilgi paylaşımı önemlidir.

Ancak birçok insanın, en verimli saatlerini bilgisayar başında amaçsızca geçirdiği açık bir gerçek. Yalnızca bir tek konuda bilgi edinmek için girilen internet sayfasında, insan kolaylıkla saatlerce vakit öldürebiliyor. Eski arkadaşlar, yeni çevreler ya da yeni iş imkânları gibi çekici sosyal hedefler insanın bazen bütün gününü ziyan etmesine yol açıyor. Hatta kimileri adeta kişilik değişimi yaşayarak, sosyal paylaşım sitelerinde yaşanan ortak bir karaktere adapte oluyor.

Oysa zaman, insan için en büyük nimetlerden. İmtihan mekânı olan dünyada insan, kendisine tanınan süreyi Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla yaşamalı. Ancak birçok insan zamanını değerlendirmesi gerekirken 'öldürüyor'. Allah'tan uzak yaşıyor, boş işlerle zamanını israf ediyor; müsrifce tüketiyor.

İsraf denildiğinde genellikle para, yiyecek ya da malların israfı düşünülür. Ancak zamandan sağlığa kadar Allah'ın bahşettiği her nimetin, Allah rızası dışında gereksiz yere harcanması bir israftır. Ve Allah, “Sonra o gün nimetten sorguya çekileceksiniz.” (Tekasür Suresi, 8) buyurarak insanların, verdiği nimetleri nasıl kullandıklarıyla ilgili ahirette sorguya çekileceklerini haber verir.

İlmin sahibi Allah'tır; insanlara ilminden dilediği kadarını verir. Allah'ın lütfettiği bilgiye sahip olan her insan, hem bu nimetten hem de Allah'ın varlığını ve üstün gücünü diğer insanlara anlatmaktan sorumludur. Bunu yapmadığı takdirde Rabbinin verdiği bilgiyi israf etmiştir.
İnsan sahip olduğu imkânları vicdanı ile değerlendirmeli. İmkânların kendisini yönlendirip sürüklemesi, tutsak etmesi, nimeti yanlış kullanmak olur. Zamanın nasıl geçtiğinin şuurunda olmadan, amaçsızca sosyal paylaşım siteleri kültürüne kapılmamalı. Etrafına adeta bir duvar örmüş gibi, yakınlarına olan sorumluluklarından uzak olmamalı…

İnternet ortamındaki paylaşım siteleri gaflete değil, Allah'a hizmet edecek şekilde kullanılmalı. Hayırda kullandığımız sürece de bizler için büyük nimet olmaya devam edecektir.

Dünyanın bilgisini ekranımıza getiren, hem ilmimizi artıran ve hem yaymada bizi sebep kılan Allah’a çok şükretmek gerek.  Sadece chatleşmek, yediğini içtiğini, resimlerini paylaşmak için kullanmadığımız sürece de nimete şükretmiş oluruz.

Her insan sahip olduğu her şeyi geride bırakarak ölecektir. Öldükten sonra ne Facebook ne arkadaşları, ne evi, ne arabası, ne bilgisayarı yanında olmayacaktır. Hayatın tek amacı Allah rızasıdır. Bu sebeple nimetleri O’nun yolunda kullanmalıdır. Kadın-erkek tüm Müslümanların sorumluluğu Allah'a güvenip-dayanarak, yaratılışı ve yeniden dirilişi kanıtlayarak insanların imanını kurtarmak için mücadele etmektir. Kur'an ahlakını yaygınlaştırmak için hakkı, hakikati, güzelliği var gücüyle anlatmaktır. Bu Müslüman’ın davasıdır. Bu davada benlik olmaz bu davada nefsin arzu ve tutkuları olmaz; insanın kendi zevkleri olmaz. Bu dava özveri ister. Bu dava insanı ve imanını kurtarmaktır. Ki bazen yazdığınız tek bir cümle, sizden kilometrelerce uzaktaki bir insanın imanına vesile olabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi