SÖZÜN BİTTİĞİ YER, ŞEMDİNLİ…

Dağlıca, Aktütün, Hantepe, Gediktepe, Sarıyayla, Çukurca, Yeşiltaş, Şemdinli, artık son olsun dediğim; sayarken boğazımın düğümlendiği, arkadaşlarına gözyaşı döküp intikam yemini ederken toprağa düşen fidanlarımız beni, yüreğine ateş düşen gözyaşları sel olmuş analara değil, kararlıyız, bitireceğiz diyerek teselli edip uğurlayanlara sorun. Bu sesi yirmi yıl önce anamın karnında duymuştum.

Son otuz yıldır yanlış, tutarsız politikalar izleyerek üç beş çapulcu diye tabir edilip, kararlılıkla üzerine gidilmeyen, ülkemizin ensesine kene gibi yapıştırılan ve kronikleşen terör belasına karşı terörle mücadelede yer alan ve içi acıyan birisi olarak düşüncem; handa nal izi aramaktan öteye gidilememiştir.

Siyasi temsil noktasında Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında milletin vekâletini üstlenen bir grup milletvekilinin, Yeşiltaş Karakolu’nda askerlerimizi şehit eden PKK teröristleri ile Şemdinli’de kuzu sarması olup, öpüşüp koklaşanlar söz ve eylemleri ile niyetlerini bir kez daha ortaya koymuşlardır.

BDP Genel Başkanının açıklamasındaki Şemdinli’de BDP vekillerinin PKK teröristleri ile sözde tesadüfi kucaklaşmasına insani bir refleks denmesi ve gerilla diye tanımladığı teröristlerle askeri kucaklaşmayı başaramayan hiçbir siyasetçi barışı sağlayamaz ifadesi kan dondurucu, kabul edilemez ve de sözün bittiği yerdir.

Diğer yandan milletin seçtiği vekilin çıkıp dağdaki eli kanlı teröristi ‘onlar iyi çocuklar’ diye ifade etmesi de son derece düşündürücüdür.

Bayram günü din, iman, Türk, Kürt tanımadan ortalığı kana bulayan sivil, çoluk çocuk demeden katledenler, yıllarca tarihi birliktelik içerisinde yaşayan Türk, Kürt kardeşliğine kahpece ve kalleşçe acı yaşatanlar, insan tarifine sığmayanlar kimin hakkını, hukukunu arar…

PKK’nın Kürtlerin haklarını değil, sözde Kürt sorunu üzerinden kendi örgütsel ve eylemsel hedeflerini sıcak tutarak yaşatmaya çalıştığı gün gibi ortadadır. BDP ise düz ovada sıcaklığın altında kendini serin tutmaya çalışmaktadır.

* Yıllardır kangren olmuş bu yarayı terör sorunu olarak kabul etmeyen, siyasi zemin arayışı içerisinde adını Kürt sorunu koyup dillendiren dillere soruyorum. İstenilen;

* Siyasal zeminde, barış ve çözüm olarak demokratikleşme yoluyla bireysel hak ve özgürlüklerin serbestçe yaşanması mı? Zaten “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” ibaresiyle bu hak anayasada güvence altına alınmıştır. Gerisi hikâyedir.

* Yoksa amaç, sınırları şehit kanları ile çizilmiş ülkemizin Güneydoğu’sunda Kuzey Irak’ta olduğu gibi, kuzey Suriye planıyla birlikte özerklik statüsü mü?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi