Nimetler Şükür İçin

Allah'ın hoşnutluğunu umut eden kişi için, Katından bahşettiklerine karşılık nankörlük etmemek ve şükür içinde olmak, çok önemli bir sorumluluktur.
 
Kendisine her an, karşılıksız ve sınırsız olarak sunulan sayısız nimet karşısında insanın verebileceği tek karşılık, Allah’a olan şükrüdür çünkü. Hayat boyunca verilen tüm nimetler, rızıklar ve güzellikler Rabbimizdendir. Ve şükretmemek nankörlüktür.
 
“Allah, insanlar için rahmetinden her neyi açacak olsa, artık onu kısıp-tutacak; her neyi kısar-tutarsa, artık onu da salıverecek yoktur.” Ancak bu gerçeğe rağmen, insanların büyük çoğunluğunu şükretmez. Bunun sebebi ise insanları Allah'ın yolundan saptırmak için yemin eden şeytanın sözlerinde gizlidir. Şöyle der şeytan;
 
"Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın." (Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak ordan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım." (Araf Suresi, 17-18)
 
İnanan insan aczini bilir ve Allah’ın korumasına ne denli muhtaç olduğunu düşünerek Allah'a şükreder. Nimetler sadece zenginlik, ev ve otomobilden ibaret değildir. Her şeyin gerçek sahibinin Allah olduğunun bilincinde olan mümin, sağlığı, imanı, aklı, ilmi, anlayışı ve gücü gibi birçok üstün özellikleri dolayısıyla şükreder. Güzel bir manzara ya da bir çiçek gördüğünde, Allah bir zorluğu kolaylaştırdığında ya da duasına icabet ettiğinde, güzel bir söz işittiğinde ve daha pek çok nimetle karşılaştığında, O'nu şükür ve övgüyle yüceltir.
 
Nimet ancak şükür ile değerlenir. Nimete şükredilmezse yalnızca dünya hayatına ait bir meta olur.
 
Allah samimiyetlerine ve güzel davranışlarına karşılık olarak şükredenlere nimetlerini artıracağı sırrını bildirir. Örneğin; imanı, sağlığı ve ilmi için şükredici olan bir müminin imanını, sağlığını ve gücünü daha da artırır. Çünkü kişi, kendisine verilen nimetlerden dolayı kibirlenip şımarmayacağını, nankörlük edip azgınlaşmayacağını yaptığı şükürle Allah’a göstermektedir.
 
"Rabbiniz şöyle buyurmuştu: "Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size artırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir." (İbrahim Suresi, 7)
 
Müminler, “O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.” (Mü'minun Suresi, 78) ayetindeki ‘az şükreden’ kişilerin durumuna düşmekten şiddetle kaçınırlar. Bu sebeple sadece sözle şükretmez, Rabbimizin verdiği tüm nimetleri, yine O’nun rızasını kazanmak amacıyla, Kur’an ahlâkını yaşamak ve yaymak için kullanırlar.
 
“Kudsî düsturunu kendine rehber et! Hevesli akılsız çocuklar gibi, muvakkat, ehemmiyetsiz lezzetlerin peşinde koşma! Düşün ki; fâni zevkler, sana mânevî elemler, teessüfler bırakıyor. Sıkıntılar, elemler ise; bil'akis mânevî lezzetler ve uhrevî sevablar veriyor. Sen divane olmazsan, muvakkat lezzeti yalnız şükür için arayabilirsin. Zaten lezzetler şükür için verilmiş... “ (Emirdağ Lahikası)
 
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi