Münafıklar, çarpık mantıklarını ortaya koyan sapkın fikirlerine rağmen, doğru yolda olduklarını düşünür ve kendilerini hidayette zannederler. Bu çelişkili düşüncelerinin sebebi de, çalışanı oldukları organizasyonun başındaki şeytandır. Münafıklar şeytanın ordusunun kayıtsız şartsız itaat eden birer askeridirler. Şeytan bu kişileri kabuk gibi bağlamış ve telkinleriyle hareket eder duruma getirmiştir. İşte bu telkinler sebebiyle, münafıklar doğru yolda olduklarını zannederler:
Kim Rahman'ın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun "üzerini kabukla bağlattırırız"; artık bu, onun bir yakın dostudur. Gerçekten bunlar (bu şeytanlar), onları yoldan alıkoyarlar; onlar ise, kendilerinin gerçekten hidayette olduklarını sanırlar. (Zuhruf Suresi, 36-37)
Münafık kendisini çepeçevre kuşatmış olan bu kabuğun içinde, gerçeklerden o denli habersiz ve şuursuz yaşamaktadır ki,kendisinin Allah yolunda olduğuna dair Allah adına yemin dahi eder. Hatta bu yemini, ahirette Allah'ın huzurunda da tekrarlayarak, “Onların tümünü Allah'ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O'na da yemin edeceklerdir ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.” (Mücadele Suresi, 18) ayetiyle de ifade edildiği gibi kendini savunmaya çalışır.
Münafıklar Fiziksel Yıkıma Uğrarlar
Münafıklar, yaşadıkları yoğun heyecan, korku, gerilim ve huzursuzluktan dolayı dengesiz bir ruh haline sahiptirler ve bu nedenle çok hızlı yıpranırlar. Şeytanın etkisiyle uğradıkları bu fiziksel bozulmaların yanı sıra, bakışlarında da bir bozukluk vardır ve bir çeşit akıl hastası gibi görünürler.
Şeytanın verdiği bütün bu olumsuz telkinler nedeniyle vücut dirençleri zayıflar, yorgun ve halsiz düşerler. Bazen neşesiz, bazen kontrolsüz bir şekilde neşeli olurlar. Yüz ifadeleri de birbirinden farklıdır. Fiziksel yıpranma nedeniyle oluşan hastalıklı görünümlerine, itici ve sevimsiz yüzleri de ilave edildiğinde münafıkları tanımak müminler için oldukça kolaylaşır:
Eğer Biz dilersek, sana onları elbette gösteririz, böylelikle onları simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir. (Muhammed Suresi, 30)
Şeytan tarafından Allah’ın adıyla aldatıldıklarını anlamayan münafıklar, gerçeklerin ancak ahirette farkına varacaklardır. Telafisi olmayan bu yanılgıyı onlara bildirenler de müminler olacaktır:
(Münafıklar) Onlara seslenirler: "Biz sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki: "Evet, ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, (Müslümanları acıların ve yıkımların sarmasını) gözetip-beklediniz, (Allah'a ve İslam'a karşı) kuşkulara kapıldınız. Sizleri kuruntular yanıltıp-aldattı. Sonunda Allah'ın emri (olan ölüm) geliverdi; ve o aldaltıcı da sizi Allah ile aldatmış oldu." (Hadid Suresi, 14)
Ancak unutulmamalıdır ki, münafığı da müminleri de sonsuz güç sahibi Allah yaratır. Cehennemin en derin tabakasında münafıklar için özel yer hazırlanmıştır. Samimi müminlerin Allah’ın rızasını ve cennetini kazanmak için çaba göstermeleri gibi, onlar da kendileri için hazırlanmış o yeri kazanmak için gayret ederler ve kazanırlar.
Fuat Türker