"... Allah'ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın." (Bakara Suresi, 60)
Bozgunculuk ve zulüm, "Şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez." (Yunus Suresi, 81) ayetiyle de haber verildiği üzere asla galip gelemeyecektir. Allah, bozguncuları amaçlarına ulaşamayacakları konusunda uyarır. Dolayısıyla yeryüzünde bozgunculuk yaparak başarı beklentisi içindeki kişiler, gerçekte büyük yanılgıdadırlar.
Deccalî fitnenin tüm dünyayı kapsadığı günümüzde de terör, anarşi, soykırım ve katliamlar yaşanıyor, birbirlerine düşman olan gruplar ülkeleri kana buluyor, masum insanlar, hatta çocuklar zalimce katlediliyorlar. Ülkeler tarih, kültür ve toplumsal yapı açısından farklı olduğu için yaşanan zulümlerin sebepleri de farklı olabilir. Ancak asıl sebep, insanların din ahlâkının kazandırdığı sevgi, saygı, merhamet ve hoşgörü eksikliğiyle yaşıyor olmalarıdır. Allah korkusunu içinde taşımayan ve Allah’ın huzurunda sorgulanacağından gaflette olan, bu sebeple de kimseye hesap vermek zorunda olmadığını düşünen kişiler her türlü ahlaksızlığı ve vicdansızlığı kolaylıkla yapabilirler. Bediüzzaman bu gerçeği şöyle dile getirir:
" … Yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lânet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir." (Rad Suresi, 25)
Yüce Rabbimiz, insanlara, kötülük yapmaktan sakınmalarını buyurur; zulüm, zorbalık ve kan dökmekten men eder. Müslümanlar bu sebeple tarihte hiç bir zaman "bozguncu" olmamış, gittikleri her yere, her topluma güvenlik ve huzur götürmüşlerdir.
İslam barıştır. Kur'an merhameti, adaleti, güzel ahlâkı, hoşgörüyü, barışı öğretir. İslam bozgunculuğu lanetler, “Allah bozgunculuğu sevmez”.
Allah'ın bu emrine itaat etmeyenler, Kur’an ayetlerinde ‘şeytanın adımlarını izleyenler’ ifadesiyle nitelendirilirler.
Bozgunculuk ve zulüm, "Şüphesiz Allah, bozgunculuk çıkaranların işini düzeltmez." (Yunus Suresi, 81) ayetiyle de haber verildiği üzere asla galip gelemeyecektir. Allah, bozguncuları amaçlarına ulaşamayacakları konusunda uyarır. Dolayısıyla yeryüzünde bozgunculuk yaparak başarı beklentisi içindeki kişiler, gerçekte büyük yanılgıdadırlar.
Deccalî fitnenin tüm dünyayı kapsadığı günümüzde de terör, anarşi, soykırım ve katliamlar yaşanıyor, birbirlerine düşman olan gruplar ülkeleri kana buluyor, masum insanlar, hatta çocuklar zalimce katlediliyorlar. Ülkeler tarih, kültür ve toplumsal yapı açısından farklı olduğu için yaşanan zulümlerin sebepleri de farklı olabilir. Ancak asıl sebep, insanların din ahlâkının kazandırdığı sevgi, saygı, merhamet ve hoşgörü eksikliğiyle yaşıyor olmalarıdır. Allah korkusunu içinde taşımayan ve Allah’ın huzurunda sorgulanacağından gaflette olan, bu sebeple de kimseye hesap vermek zorunda olmadığını düşünen kişiler her türlü ahlaksızlığı ve vicdansızlığı kolaylıkla yapabilirler. Bediüzzaman bu gerçeği şöyle dile getirir:
"Hakiki bir Müslüman, samimi bir mü'min hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle menettiği şey, fitne ve anarşidir."Tarihçe-i Hayat, s. 566)
İnsan, Allah’a yöneldikçe bozgunculuktan uzaklaşır. Kur’an ahlâkını gerçek anlamda yaşamaya çalışan insan şiddet, zulüm ve bozgun amaçlı eylemlerin içinde olmaktan sakınır. Dolayısıyla bozgunculuk, anarşi ve terörün çözümü din ahlâkının yaşanmasıdır. Şöyle diyor Üstad:
"Şimdi bu zamanda en büyük tehlike olan zındıka ve dinsizlik ve anarşilik ve maddiyunluğa karşı yalnız ve yalnız tek bir çare var. O da Kur'ân hakikatlerine sarılmaktır. Yoksa koca Çin'i, az bir zamanda komünistliğe çeviren musibet-i beşeriye; siyasî, maddî kuvvetler ile susmaz. Yalnız onu susturan hakikat-i Kur'âniyedir." (Emirdağ Lahikası, 2:297)
İnsan, Allah’ın beğendiği ve emrettiği güzel ve üstün ahlâkla ahlâklandığında çatışmayı, saldırıyı ve savaşı hedefleyenlere, marjinal gruplara asla destek olmaz. Zulme ve bozguna göz yumarak, zalimle birlikte yol almaz. Allah’ın lânetini üzerine almak ister mi Müslüman?
" … Yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lânet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir." (Rad Suresi, 25)
Fuat Türker