Prof. Dr. Sezai Yılmaz, Türkiye’de organ nakline ihtiyacın çok fazla olduğunu ve yapılan organ bağışının yetersiz olduğunu söyledi. Amaçlarının başarılı çalışma tempolarını devam ettirmek olduğunu belirten Yılmaz, karaciğer nakli konusunda Türkiye ve Avrupa birincisi, dünyada ise ikinci sırada olduklarını ifade etti.
Bazı hedefleri zamanın belirlediğini kaydeden Yılmaz, “Bundan 10 yıl önce bize ‘böyle bir hedef koyar mıydınız’ deselerdi, biz böyle bir hedef koymazdık, belki koyamazdık. Belki ufkumuz bu kadar geniş değildi. Ama yıllar içerisinde çok iyi çalışırsanız, çok iyi işler çıkarırsanız hedefler kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bizim de bugün geldiğimiz noktadan daha ileri bir noktaya hedef koymak açısından dünyada bir numara olmamız gerekiyor" ifadelerine yer verdi.
Organ bağışları yetersiz
Organ nakli için organ bağışlarının daha fazla olması gerektiğini dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Organı hayatını kaybeden kişilerden alıyoruz. Bu nedenle aileler organları bağışlamazsa nakil gerçekleşemez. Dolayısıyla ülkemizde de organ nakline ihtiyaç çok fazla olmasına karşın yapılan organ bağışı çok yetersiz. Talep çok fazla ama bağış yetersiz. Malatya’ya ülkenin her bölgesinden Denizli, Edirne, Rize, Muğla, Hatay ve Antalya’dan devamlı hasta geliyor. Ankara’dan ve İstanbul’dan da gelen var. Bunun dışında hastalarımızın yüzde 10 civarı yurt dışından Azerbaycan, Irak, Sudan, Mısır, Lübnan, Nijerya ve Libya’dan geliyor. Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinden Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan ve Gürcistan’dan hastalarımız oluyor."
Yılmaz, karaciğer hastalıklarının da çok yaygın olduğunu ifade ederek, "Daha büyük bir problem var. Şişmanlık yani obeziteye bağlı yağlı karaciğer ve bu karaciğerde kanser gelişimi, siroz gelişimi. Bu, bizim önümüzdeki yıllarda en büyük sorunumuz gibi görünüyor" dedi.
"En zor ameliyat karaciğer naklidir"
Karaciğer nakli yapmak için kriterlerin önemli olduğunu dile getiren Yılmaz, "En zor ameliyat karaciğer naklidir. Canlı vericili karaciğer nakli de karaciğer naklinin en zor ameliyatıdır. Dünyada canlı vericili karaciğer naklinden daha zor bir ameliyat yoktur. Bizim başarı oranımız yüzde 85 civarında. Ameliyat esnasında hasta kaybımız yok denecek kadar az" şeklinde konuştu.
Yılmaz, nakilde karaciğerin büyüklüğünün önemli olduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Örneğin 100 kiloluk bir hastaya 40 kiloluk kızından karaciğer alamazsın. Yani karaciğerin büyüklüğü önemli. Bu kişiye yetmesi önemli. Ondan sonra çok detaylı incelemeler yapıyoruz. Alıcı ve verici hakkında çok çok detaylı çalışıyoruz. Damarlarını inceliyoruz. Uzunluklarını, genişliğini, safra yollarını her şeyi çıkacak karaciğerin ağırlığını inceliyoruz. Bu tür hastalarda vericinin çok sağlıklı olması lazım. Hiçbir hastalığının olmaması lazım. Karaciğeri verdikten sonra geri kalan karaciğerinin kendisine yetmesi lazım. Verdiği karaciğerin hastaya yetmesi lazım. Kabaca canlı donörlerin yüzde 30’u falan uygun donör olabiliyor, yüzde 70’i değerlendirilirken eleniyor. Uygun olmadığına karar veriliyor."
Hastaların yüzde 20’si çocuk
Genetik faktörlerin ve fazla ilaç kullanımın karaciğer hastalıklarında etkili olduğuna değinen Yılmaz, "Özellikle çocuk yaş grubunda karaciğer hastalıklarının hemen hemen hepsi anneden babadan genetik geçişli hastalıklardır. Bunlar daha çok metabolik karaciğer hastalıkları olarak adlandırılıyor” diye konuştu.
Şu anda kendilerine başvuran hastaların yüzde 20’sinin çocuk hastalar olduğunu dile getiren Yılmaz, “Çocuk hastaların da hepsi doğuştan karaciğer hastaları. Bunların hepsinin de sebepleri genetik sebepler. Ayrıca kullanılan bütün ilaçlar karaciğerde parçalanır metabolize olur. Dolayısıyla her alınan ilacın karaciğere bir etkisi var, iyi veya kötü. Dolayısıyla çok aşırı ilaç kullanmanın karaciğere zarar verdiğini söyleyebilirim. Bu nedenle mecbur kalınmadıkça ilaç kullanılmamasından yanayım" ifadelerine yer verdi.