Analist Adam

Analist Adam

Hayatımızda ki NBSŞ

Son zamanlarda Şeker fabrikalarının tekrar satışa çıkarılmasıyla tekrar gündeme gelen ve buralarda üretilen şekerlerin yerine konmaya çalışan Nişasta Bazlı Sıvı Şekerler (NBSŞ) tartışılmaya başlandı. Nedendir bilinmez son yıllarda Cumhuriyet dönemine ait bütün sanayi yatırımları zarar ediyor veya misyonunu tamamladı gerekçeleri ile bir bir özelleştirme adı altında bir süre sonra kapatılmak kaydıyla satışa çıkarıldı. Tabi ki 1923 yılında Ülkede temelleri atılan 1980 li yıllara kadar kurulmaya devam edilen Şeker fabrikalarının aniden ekonomikliği tartışılır hale getirildi ve nihayetinde diğer KİT ler gibi satışına bir diğer tabirle özelleştirilmesine karar verildi.
     Tabi bu sektörlerin kapatılması, üretimlerin durdurulması ile yerine ikame edilecek yeni şeylerin bulunması gerekiyordu. Çok da hızlı olmalıydı. Çünkü zemini daha önceden hazırlanmış ve bu gün ölüyü defnetme zamanı gelmişti. Kamuoyu Şeker fabrikalarının satışını seyrederken sessiz sedasız hayatımıza giren Mısır şurubundan üretilen diğer bildiğimiz şeker pancarı ve şeker kamışından elde edilen şekerlere göre çok daha ucuz olan ancak bilimsel kuruluşların çok da iyimser bakmadığı şeker türü diğer adı ile tatlandırıcılar.
Peki bir çoğumuzun sadece adını duyduğumuz ancak ne olduğunu çok da bilmediğimiz mısır şurubu diğer adı ile Nişasta Bazlı Sıvı Şekerler (NBSŞ) ya da Fruktoz nedir? Nasıl elde edilir? Bu kadar korkulmasının nedeni nedir?
NBSŞ’ler Mısırdan elde edilen şeker olup, büyük bir oranı vücutta früktoza (Meyve Şekeri) dönüşür. Früktoz çok masum olmayan bir şeker cinsi olarak biliniyor. Çünkü insülin direncini tetikleyerek aşırı şişmanlığa yol açabileceği sağlık kuruluşları tarafından söylenmektedir. Yine konuyla ilgili bilimsel çalışma ve yayın yapan kuruluşlarının söylediklerine göre de maalesef ülkemizde nişasta bazlı sıvı şeker kullanımı çok yaygınlaştığıdır.
Mısırdan yüksek früktoz içerikli mısır şurubu yapımına 1970’lerde başlandı. 1980’lerde yılda 3 milyon ton olan üretim, günümüzde 20-30 milyon tonun üzerine çıkmış, Nişasta glikoz moleküllerinden oluşan birleşik bir şeker. Mısır şurubu, mısır nişastasının kimyasal işlemden geçirilmesiyle elde ediliyor. Nişasta parçalanarak glikoza, ardından glikoz fruktoza dönüştürülüyor.

Mısır şurubu, şeker pancarından elde edilen şekerden daha tatlı ama daha ucuz ve taşınması daha kolay olması nedeni ile gıda üreticileri için daha düşük maliyet ve daha yüksek kâr anlamına geliyor.
Peki, özellikle her şeyimizde örnek alıp kendimizi oraya hazırladığımız AB ülkelerinde durum nedir?
Literatür kayıtlarına göre; AB ülkeleri içerisinde 20 ülkeye şeker üretim kotası tahsis edilmiştir. Bunlardan Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Yunanistan, Fransa, Litvanya, Hollanda, Avusturya, Romanya, Finlandiya, İsveç ve İngiltere şekerini tamamıyla şeker pancarından üretmekte, NBŞ üretimleri bulunmamaktadır. Belçika, Almanya, İspanya, İtalya, Macaristan, Polonya, Portekiz ve Slovakya‘da hem pancar şekeri hem de NBŞ üretimi mevcuttur. Sadece Bulgaristan‘da pancar şekeri üretimi yoktur, NBŞ üretimi mevcuttur.
AB ülkeleri içerisinde şeker üretiminde Fransa birinci sıradadır ve üretiminin tamamını şeker pancarından sağlamaktadır; NBŞ üretimi yoktur. Üretimde ikinci sırada gelen Almanya‘nın NBŞ üretiminin toplam şeker üretimi içindeki payı sadece %2,5‘tir. Üçüncü sıradaki Polonya‘nın ise NBŞ kotası sadece %3,9‘dur. Dördüncü sıradaki İngiltere ise üretimini tamamıyla şeker pancarından sağlamaktadır. Miktar olarak baktığımızda ise Almanya‘nın NBŞ üretim kotası 75.517 ton ve Polonya‘nınki ise 57.148 tondur. En yüksek kotanın tanındığı Macaristan‘da ise 220.266 tondur. Görüleceği üzere bu NBŞ kotaları Türkiye‘nin 366.600 tonluk kotasının çok gerilerindedir. Bunun nedeni de 57. Hükümet döneminde çıkarılan 4634 sayılı Şeker Kanunu’nun 3. maddesi ile şeker üretimine % 10 kota getirilmesi oldu. Şeker pancarına dayalı üretim bu kota oranında azaltılarak yerine NBSŞ üreticilerine hak tanındı. Aynı madde ile belirlenen % 10’luk kotayı % 50 oranında artırma veya eksiltme yetkisi ise Bakanlar Kuruluna tanındı. Bakanlar kuruluda bu hakkını sonuna kadar kullandı ve  29.6.2011 tarihli Resmi Gazete‘de yayımlanan 2011/2003 sayılı Karar‘ı ile 2010/2011 pazarlama yılı için Şeker Kurumu tarafından 244.400 ton olarak belirlenen NBSŞ kotasını %50 oranında artırdı. Diğer yıllar gibi bu pazarlama yılı için de NBSŞ kotası %15 olarak uygulanmış ve 366.600 ton olarak belirdi.
Şimdi gelelim nihayete; Avrupa‘da pancar şekeri üretiminde Fransa ve Almanya‘nın ardından üçüncü sırada gelen Türkiye‘de ise Şeker Yasası ile Şeker Kurumu‘nun şeker üretimine getirdiği kotalar sonucu şeker pancarı üretimi azaltılmıştır. Tamamını ithal ettiğimiz ve her yıl yaklaşık 1 milyon ton dış alım yaptığımız mısırdan NBSŞ üretimine ödenen döviz, bununla beraber şeker pancarı üreticisinden, nakliyecisine, tedarikçisine, iş gücünün değerlendirilmesindeki istihdamına kadar ülkemize sağladığı katma değerini sadece fabrikada çalışan üç beş yüz işçiden ibaretmiş gibi düşünülmesine bağlanmasına ne diyelim?
Görüldüğü gibi NBSŞ ler için bu kadar müsait pazar olan ülkemizin neden hızlı bir şekilde şeker fabrikalarının satışının akabinde de kapatılmasının görünmeyen tarafı diye düşünüyorum. Oysa Türkiye şekerini şeker pancarından üretmeli, sadece gıda dışı sektörlerin ihtiyacını karşılamak amacıyla NBŞ kotası %15’lerden %1 veya %2‘lere düşürülmelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Analist Adam Arşivi