Malatya’da “Göçmen Karşıtlığı, Ötekileştirme ve Suriyeliler” konulu bir konferans veren Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi, Yazar Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, “Sığınmacılık iradi bir durum değildir, onlara yardım etmek bir lütuf değil görevdir” dedi.
Yeşilyurt Belediyesi Kent Konseyi Medeniyet ve Sanat Araştırmaları Merkezi ile İnönü Üniversitesi Bilgi ve Erdem Topluluğu’nun müşterek düzenlediği konferans, Siyaset Bilimci Berat Özipek’in katılımı ile Üniversite Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Öğrenci, halk ve yönetici kesimin katıldığı söyleşide Berat Özipek, Suriyeli sığınmacılar hakkında çarpıcı bilgiler verdi.
Mültecilerin ‘ekonomiye yük’ olduklarıyla ilgili yanlış bilgilerin aksine ülke ekonomisine son yıllarda büyük katkı sunduklarını anlatan Prof. Dr. Bekir Berat Özipek, ekonominin durağan, birilerinin gelmesiyle pastanın paylaşılacağını ifade eden statik bir süreç olmadığını belirterek, “Tam tersine ekonomi yeni gelenlerle beraber iktisadi pastanın da büyümesi anlamına gelir. Dinamik bir süreçtir. Bu dinamik sürecin gereklerine uygun tutumlar alınmalıdır. Yasa oluşturucular bu konuda üstlerine düşeni yapmalıdır. Bu da ekonomik hayatın önündeki engellerin kaldırılmasıdır.” dedi.
Sığınmacılar ekonomiye yük değil
Göçmenlerin ve sığınmacıların, geldikleri ülkeye olan katkıların bir boyutunun da ekonomi alanındaki katkılar olduğu belirtilen Özipek, “Onları basitçe “ekonomiye yük” olarak algılayan yaklaşımların aksine, ekonomik dinamizmi artıran, üretici ve tüketici olarak ekonomiye katkı yapan ve özellikle nüfusun yaşlandığı ülkelerde, sosyal güvenlik başta olmak üzere, sistemin çarklarını döndüren taze bir güç olarak bakmak mümkündür. Bu çerçevede Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacılar da emekleri, meslekleri, sahip oldukları maddi değerler ve diğer nitelikleriyle ekonomiye çok boyutlu katkı yapmaktadırlar. Bazı sektörlerde kısa vadede yaşanan iş kayıpları, makro ölçekte bu katkının değerini azaltmaz. Suriyeli sığınmacıların yoğun olarak yaşadıkları bölgelerde gözle görülür bir ekonomik canlanma ve bu canlanmanın ölçülebilir olduğu durumlar vardır.” şeklinde konuştu.
İnsanlık tarihi boyunca insanların çeşitli sebeplerle evlerini, yurtlarını terk ederek başka diyarlara, başka ülkelere savrulduğunu belirten Özipek, “Ve yine insanlık tarihi boyunca, gittikleri her yerde bazıları insanca davranmıştır onlara, bazıları horlamış, aşağılamış, ezmiş, katletmiştir.” diye anlattı.
Sığınmacılık iradi bir seçenek değil, bir gün herkes sığınmacı olabilir
“Sığınmacı olmak, dünya üzerinde yaşayan herkesin hayatının bir anında kullanabileceği evrensel bir haktır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi: “Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.” demektedir.” şeklinde konuşan Özipek şunları söyledi:
Sığınmacılık iradi bir durum değildir. İnsanlar evlerinden, ailelerinden, hayatlarından, gündelik ilişkilerinden koparak kitleler hâlinde başka ülkelere, hiç bilmedikleri coğrafyalara gönüllü olarak savrulmazlar.
Sığınmacılara yardım etmek lütuf değil
Sığınmacıları kabul etmenin bir lütuf değil ödev olduğunu hatırlamak gerekiyor. Hem ahlaki bir ödevdir, hem doğal /tabii hukuktan, hem evrensel hukuktan, hem de pozitif hukuktan kaynaklanan bir ödev.
Bir ülkenin izlediği sığınmacı dostu politika, onun dünyadaki saygınlığını arttırır ve orayı cazibe merkezi kılar. Amaçlanmamış olumlu sonuçlar nasıl gerçekleşir? İktisadî kaybı göze alarak, sonuçlarından bağımsız olarak doğru davranış kodunu izlemek, şaşırtıcı bir şekilde, size iktisadî bir kazanç olarak da döner.
Sığınmacılar işsizliği artırmıyor
Sığınmacı etkisi makro ölçekte işsizliği artırmıyor. Suriyeli mültecilerin direkt etkisi özellikle sınır şehirlerindeki vasıfsız işlerde işsizlik oranının kısmen artması yönünde… Bununla birlikte Suriyeli mülteciler tam da düşük gelirli ülkeler klasmanından orta gelirli ülkeler klasmanına geçtiği bir süreçte Türkiye’ye gelerek vasıfsız nitelikteki inşaat, sanayi ve mevsimlik tarım işlerinde ciddi bir sorun haline gelmeye başlayan işgücü açığını önemli ölçüde kapatmışlardır. Böylece, söz konusu alanlarda işverenlerin “çalışacak işçi bulamama” sorunu önemli ölçüde ortadan kalkmıştır.
Suriyeli mültecilerle birlikte özellikle sınır şehirlerinde ekonomik aktivitede ve dış ticarette önemli bir canlanma görülmüş, bu durum da işsizlik oranını azaltıcı yönde bir etkiye neden olmuştur. Yani, Suriyeli mülteciler dolaylı olarak işsizlik oranının azalması yönünde bir etki yapmıştır.
Ülkelerin genç insanlara ihtiyacı var
Yaşlı Avrupa sığınmacıların potansiyelini gözardı ediyor. Dünya Ekonomi Forumu (WEF) kapsamında konuşan Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde, Avrupa’ya yönelik sığınmacı akınının ülkelerin ekonomilerine olumlu katkı sunabileceğini söylemişti. Buna rağmen Avrupa’nın sığınmacıları adeta yük olarak görüp bir an önce sınır dışı etmek konusundaki aceleci tavrı, sığınmacıların oluşturabileceği ekonomik potansiyele ilişkin kapsamlı tartışmaların yapılmasını engelledi.”
Suriyeliler ile ilgili yanlış bilgiler
Konuşmasının son bölümünde, bilgiye dayalı tartışma yapmamız gerektiğini ifade eden Özipek, sözlerini şöyle tamamladı: “Her aileye bin beşyüz lira verilmiyor. Ödenen paralar da esas olarak uluslararası kaynaklardan geliyor. Sığınmacılar her istedikleri okula giremiyor. Üniversiteye girişleri öteki yabancı uyruklu öğrencilerin tabi olduğu kurallarla aynı… Eczaneden istediği ilacı alamıyor. «Tüp bebek» ücretsiz değil. Ücretsiz olan temel sağlık hizmetleri…”
Konferans sonunda konuşmacı yazar Berat Özipek’e kayısı hediye edildi.