Paşaköşkü Camii önünde başlayan yürüyüş, Emeksiz Üst Kavşağı'nda son buldu. Burada konuşan Pir Sultan Abdal Derneği Malatya Şube Başkanı Latife Ulutaş, “Madımak katliamı, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Zaman aşımı kararını tanımıyoruz” diyerek konuştu.
Ulutaş açıklamasında şunları dile getirdi:
''2 Temmuz Sivas Madımak Katliamının üzerinden 31 yıl geçti. Acımız ilk günkü kadar taze, öfkemiz ise her geçen gün katlanarak büyüyor. Örgütümüz ve aileler başta olmak üzere Alevi Kurumlarının, emek ve demokrasi güçlerinin, insan hakları savunucularının 31 yıldır, yılmadan usanmadan sürdürdüğü adalet mücadelesi, aynı zamanda dünyada eşine az rastlanır bir direnişin tarihidir. Bu mücadele ve direnişin tarihini yazanlara aşk olsun.
Ülkemizde adalet ve hukuk sadece egemenlerin kolayca ulaştığı ve kendi egemenlik çıkarlarına hizmet eden ucube bir araç halini aldı. Böyle olunca da, tekçi, inkarcı, imhacı, cinsiyetçi, asimilasyoncu iktidar anlayışı devletin kılcal damarlarına, hücrelerine, iliklerine kadar işledi. Geldiğimiz aşamada her 2 Temmuz öncesi haykırdığımız "SİVAS İÇİN ADALET, HERKES İÇİN ADALET" şiarımızın ne kadar haklı olduğu daha bir anlaşılır oldu.
2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta devletin gözetimi ve hatta bizzat organizesi ile gerici, şeriatçı ve faşist bir güruh tarafından gerçekleştirilen katliam sırasında atılan sloganlar ve çarşaf çarşaf ilan edilen, bildirilerde kaleme alınan talepleri hatırlatmakta yarar vardır. Ne demişlerdi: Yaşasın Şeriat, Kahrolsun Laiklik. Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak. İslamın ordusu, kafirlerin korkusu...
Peki bugün hangi noktadayız? Demokrasiden, laiklikten, Cumhuriyet rejiminden eser kalmamış. Ülke saraydan ve yasa, hukuk tanımayan tek adam tarafından yönetiliyor. Yaşamın her alanı dinselleştirilmeye çalışılıyor. Güçler ayrılığı ve halk iradesi neredeyse tamamen ortadan kalkmış, parlamento işlevini yitirmiş, kendi yazdıkları yasalar ve anayasa ayaklar altına alınmış durumda. Anayasa mahkemesi ve AİHM kararları dikkate bile alınmıyor, seçilmiş milletvekilleri ve belediye başkanları hapistedir. Eğitim ve eğitim kurumları tümü ile tarikat ve cemaatlerin kontrolüne terk edilmiştir. Gerici, tekçi bir müfredat ve akıldan, bilimden uzak bir eğitim sistemi ile karşı karşıyız. İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü ortadan kaldırılmak istenmekte ve ceberut devlet anlayışı, baskıyı ve şiddeti her geçen gün artırmaktadır. Cezaevleri, demokrasi, emek, barış, hak ve hakikat mücadelesi verenlerle doldurulmuştur. Binlerce canımız düşüncelerinden dolayı içeride tutsaktır. Muhalefet edenler gözaltı ve tutuklama terörü ile karşılaşmakta, uyduruk gerekçelerle hakkında dava açılanlar ağır cezalarla cezalandırılmaktadır. Gezi ve Kobane davaları başta olmak üzere onlarca dava ve en son 1 Mayıs tutukluları buna verilebilecek en önemli örnektir.
Sivas Madımak Katliamı, bugünkü siyasal iktidarın ve şeriatçı faşist politikaların önündeki engelleri temizlemeyi amaçlayan bir katliamdır.'' ifadelerine yer verdi.