Nilüfer Zontul Aktaş

Nilüfer Zontul Aktaş

Dinle, DİNLENDİR

     İbrişim kanat ile Gök kanatın hikayesi
 Gönüller ülkesinde güzel akan nehirler gibi güzel ormanlar, çiçekler kuşlar da varmış. Ormanın derinliklerinde alabildiğine geniş şeffaf bir pencere varmış. Her kuş o pencereye gelir, dostlarını dinler, kendince şakırmış. Ruhundaki incelikleri ötüşüne yansıtırmış..
      Bir gün gönül ülkesinin farklı ormanlarından gelen iki kuş farklı şakımışlar. Çok güzelmiş çıkan nağmeler. Sanki her ötüş birbirlerininkinin devamı niteliğindeymiş. Çoğu kuşta dinlemedeymiş onları…
     Ormanları, yaşam tarzları çok farklı olan bu iki kuş şeffaf pencereye daima gelemeseler bile, birbirlerini dinleme, şakıyışlarına yeni anlamlar yükleyerek hayata cıvıltı katma niyetinde imişler..
     İbrişim kanat doğa gibiymiş,renkli..şakıyışı da gökkuşağı gibiymiş bu yüzden. Gök kanat ise bilge imiş, gök kadar bilgili imiş neredeyse..
Gök kanat bir gün ibrişim kanata:
-Lütfen, her gün pencereme gel, şakımanı dinleyeyim, bilmediklerimi senden öğreneyim, ruhumun derinliklerine seninle ineyim. Nağmelerini akıt ki kendime geleyim, demiş..
-Olur, demiş İbrişim Kanat. Kırmamış onu. Akşam sessizliğinde nağme nağme şakır, okurmuş en güzel içtenliğiyle bildiklerini.” Ve bugün ki hediyem” diye söze başlarmış..
  Aslında Gök kanat, İbrişim Kanat’ın tüm nağmelerini, şakıyış melodilerini bilirmiş en güzeli ile. Bilge imiş, çünkü… Ama yeter ki İbrişim kanat penceresin de şakısınmış  gayesi. Hiç biliyor gibi görünmüyormuş nağmeleri. Sadece İbrişim kanatın şakıması bitince bir şeyler katıyormuş ve yeni öğreniyormuş  görünerek, “devam et” der gibiymiş İbrişim kanata…
   Ertesi günü iple çeker, dinleyici konumda olmaktan, bildiği nağmeleri gök kuşaklı bir yürekten dinlemek ve o şakımalar içinde kaybolmak hiç usandırmamış onu…
  İbrişim kanat usanmış mıdır? Kim bilir…
 Ama sevilen yüreklerden bildiğini dinlemek ve dinlenmek bambaşkadır…

NİLÜFER ZONTUL AKTAŞ
 
Yukarda ki hikâyem bir edebiyat sitesinde günün seçkin hikâyesi seçilmiş. Dönüp tekrar okudum. Yazarken ki duygularımı düşündüm. Dostluk pencerelerini yeniden açtım birer birer. İnceledim..

Hayata dair okumalar yaparak gezindim yeniden hikaye de..

Hayatımıza anlam katan insanlar!..

Onlara duyduğumuz sevgi, saygı, bağlılık…

Dünya insanlarla dolu. Fakat özel insanlar vardır derdimizi sevincimizi paylaştığımız. Paylaşmak istediğimiz. Her fırsatta yanımızda görmek istediğimiz. Soluğunu hissetmek istediğimiz..Eşimiz ,ailemiz,öğretmenlerimiz,dostlarımız,çevremiz……

Bu insanların varlığı hafifletir dünya yükümüzü üzerimizden. Manevi destekleriyle de ruhumuz can bulur..

Aynadır bu yürekler bizim için..G/örmek..Kendimizi..Dostluğu..Hayatı..

Ve ruhumuzdan buram buram yayılan insanlık kokusu. Konuşma arzusunun sükûta galebe çaldığı bir çağda;

“Ben ”egosunu öteleyerek! Bildiklerini bile sessizce dinleyebilmek sabırla. Dinlerken dinlenebilmek..

Dibindeki yosunları görünecek kadar berrak ,
Zümrüt yeşili bir gölde ,küçük bir kayıkla gezinti yapmak sessizce..
Küreklerin suyla oynaşması...
Ve müthiş bir dinginlik...

Derinliğinizi hisseden bir dost bir yakın tarafından dinlenmek veya onu dinlemek! İşte böyle bir şey. ..
Şeffaf bir yürek ve o yüreğin üzerinde gezinmek…
Dinlemek bir erdemse, dost yürekleri dinleyip pekişmekte ayrı bir erdemdir.

Hızlı yaşam, yarış atı çocuklara yetişme, ekmek davası, modern hayatın getirdikleri, teknolojinin tuzakları, soğuyan komşu akraba ilişkileri…
Psikiyatristlerle mi konuşmak illaki diyerek??

Çözümü en yakınımızdakilerle arayamamak..

 Sıkıntıları hiç tanımadığımız doktorlarla aşmaya çalışmak. Varsa bile bunlar!!

Bu mantığa eklenecek değerler olmalı değil mi??diyerek DİNLEMEK..

Dinleyip rahatlatmak inleyen gönülleri. Ve bunu sevdiğimize en içten duygularla yapmak. Ve onun varlığından ,konuşmasından memnuniyetimizi hissettirmek. Başımızı ağrıttığı hissini vermeden..

Mutluluklarını da,bilgilerin de,tecrübelerini de,yetenekleriyle oluşturduğu hayata dair herşeyini,eksiğiyle fazlasıyla dinleyebilmek..Mutlaka karşılıklı etkileşimin katacağı şeyleri düşünerek;

Güvenin,samimiyetin,gerçek dostluğun kaybolmaya yüz tuttuğu ,
Dinleme tahammülünün yorgunluklara sarıp sarmalandığı şu zamanda;

Selam olsun dostunun yüreğinde dinlenebilenlere /dinlenDİRİlebilenlere…
Dostunun  sözlerini şifa bilip dirilebilenlere…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nilüfer Zontul Aktaş Arşivi