Saliha AKGÜN (Malatya Gerçek Haber)
Çağın en önemli hastalıklarından biri depresyon. Gazete ve dergilerde, televizyonlarda, internette hep bu soruyla karşılaşırız: "Depresyondan nasıl kurtulabilirim?"
Depresyon, imanın getirdiği güzel ahlaktan uzak yaşamanın sonuçlarından biri. Bundan korunmak için insanın rahat, güvenli, korku ve tedirginlikten uzak bir ruh haline sahip olması gerekli. Kur'an'da, insana güven duygusu ve huzuru Allah'ın indirdiği haber verilir. İnsan ancak Kur'an'ı yaşadığında huzurlu olabilir.
Depresyona karşı en güçlü ilaç Allah aşkını ve O'na teslimiyeti yaşamak, güzel ahlaklı, şefkat ve sevgi dolu olmak, güzel olanı aramak. Din ümit ve iyimserlik duygusu vererek depresyonu azaltır. İnsanın, yaşanan acıları pozitif algılamasına ve her olayın bir hikmet ve hayırla yaratıldığını kavramasına yardımcı olur. Kalpte Allah inancı varsa çeşitli inançlar ve ideolojiler orada çatışamaz. Böylece insan, çatışmadan doğan o yıpratıcı tedirginlikten kurtulur.
Depresyonda, her rahatsızlık durumunda olduğu gibi, beslenmeye dikkat etmek, bol su içmek, sık duş almak, spor yapmak, toprakla uğraşmak ve uykuya dikkat etmek önemli. Bunlar alınabilecek bedensel tedbirler.
Ruhsal açıdan alınabilecek önlemler çok önemli kuşkusuz. Örneğin her şeye hayır gözüyle bakmak, güzellikleri aramak, iyilikte bulunmak, öfkelenmekten şiddetle kaçınmak. Kimseden nefret etmemek, dargın durmamak hatta dargın olduklarıyla barışmak. Ve etrafındaki insanların aleyhinde olmamak, kimseye düşmanlık etmemek gibi... Aksinde insan strese girer, yaşamı kabusa döner. Düşmanlık, kin ve nefret insanı müthiş yorar, hasta eder. İnsan bedeni bunları kaldıramayacak biçimde yaratılmıştır. İnsan zayıf yaratılmıştır buyurur Allah. Çok fazla kişiye karşı nefret duyuyorsa insan, bedeni bunun ağırlığı altında ezilir.
Kişi kötü sözden kaçınıp, güzel söz söylemeli, güzellikleri aramalı. Örneğin evinde çiçek yetiştirmeli ki insan her an güzelliklerle karşı karşıya olsun. Birlikte yaşadığı yakınlarına nezaketli davranmalı, gerilim ortamlarından kaçınmalı. Çevresinde kavgacı karakterde birileri varsa onları da güzel söz ve davranışta bulunmaları konusunda uyarmalı. Sinirli, öfkeli, sürekli gerilim çıkaran insanla birlikte yaşamak insanı çok zorlar. Bu yapıdaki kişiler şayet uyarıları dinlemiyorlarsa, onlardan uzak olmalı.
Ancak tüm bu saydıklarımın da üzerinde, en önemlisi; insan Allah’ı aşkla sevmeli. Dünyadan geçmeli, dünyevi hırsları bırakmalı, Allah'a ve yarattığı kaderine tam teslim olmalı. Her şey olacağına varır; insan isabet edecek hiçbir musibeti engellemeye güç yetiremez.
Her şey haktır çünkü Rabb'imizden gelir. Her şeyde hayır görmeli çünkü şer gibi görünen de hayırla yaratılır. Hastalansak da kötü bir söz işitsek de hayır gözüyle bakmalıyız. Birinin bize düşmanlık yapmasında dahi bir hayır ve hikmet vardır. Allah inanan kulları için her olayı bir güzellik, bir hayır ve incelikle yaratır. Bu gözle; iman gözüyle bakmalı ki insan, depresyondan uzak olsun.
Ruhî Bunalımlar ve İslâm Ruhiyatı adlı eserinde Dr. Mehmet Tevfik Özcan şöyle söyler: "... Dini istikamet üzere giden ve bu istikamette yol alabilen müminlerde akıl hastalığı hiç görülmüyor, görülmez de. Akıl hastalığı ve her türlü ruhî teşevvüşata(bulanıklıklara) bağlı nörotik şikâyetler, psiko-somatik bir yığın uzvî hastalıklar ve davranış bozuklukları, ancak şahsın dini istikametten uzaklığı nispetinde meydana çıkmaktadır." (Özcan 1985, 117)
Ahiret inancı ölümsüzlük arzusuna, dünya hayatında kimi zaman bulamadığı adalet ve gerçek mutluluğa, yaptığı salih amellere karşılık bulma umudu olması nedeniyle insanı depresyon ve stresten uzak tutar, ümitvar ruh haline kavuşturur.
Cennette üzülmek, korkmak, tedirgin olmak, gerginlik, kin, nefret gibi olumsuz hiçbir duygu yoktur. Allah orada insanların rahatsız olacakları, sıkılacakları hiçbir duyguyu yaratmamıştır. İnsan istese de mutsuz olamaz; yalnızca yoğun mutluluk duygusu yaşar.
Cennet ehlinin şuuru açık, aklı berraktır, düşünceleri hep pozitiftir. Şeytanın etkisi olmadığı için vesveseden de uzaktır. Dolayısıyla ne şeytanın, ne de sözcüsü olan nefsin bir gücü yoktur. Dünya hayatında bela olan nefsin istek ve tutkuları ortadan kalktığı için insan huzur, coşku ve sevinç içindedir. Acıkma, üşüme, sıcaktan bunalma, uyku ihtiyacı da olmayacağından insanın üzerinden adeta tonlarca ağırlık kalkmış gibidir.
Cennetteki nefis, mutmain nefistir. Dengeli, makul, tam tatmin olmuş nefistir bu. Allah, cennet ehlinin içinde kin ve nefretten ne varsa çekip almıştır.
Depresyondan uzak olmak için Allah’a yakın olmalı, O'nu anmaktan uzak kalmamalı. Kafamız Allah ile dolu olursa, şeytan girecek bir yer bulamaz. Nefsimizi de ortadan kaldıralım; insan nefsiyle birlikte olduğunda bencilleşir, büyüklenir; asla mutlu ve huzurlu olamaz. Şeytanın telkin ettiği korku ve endişelerden sıyrılıp, Rabb’imize halisane teslim olduğumuzda mutmain olur kalbimiz. İşte o zaman-Allah’ın dilemesiyle- batınında da cenneti yaşayabiliriz.