Nilüfer Zontul Aktaş

Nilüfer Zontul Aktaş

belki de ç’alıntı vakitler ç’oktu ve p’aklamıyordu geceyi

Belki de tüm beyazların intikamı idi
Üşüten kar
Siyahı geri vermeyen ağaran saçlar
Beyaz kefen
Kırdıklarımızın haddi hesabı yoktu döktüklerimizin ve de… Bu kan olunca da! Tüm beyazlar küsüyordu belki… Vermiyordu geri! Ruhundaki saflığı duruluğu…
Boş bir renk olarak kalırım diyordu, sizi acıtan…
Hunharca öldürülen genç bir kızın ölümü ile  sarsılan yüreğim daha çok anlıyordu küsen beyazları. Bir kadın, bir anne olarak içimi kanatarak ağladım. Bir kadın arzularını kırabilirdi, her şeye katlanırdı yüklendiği vazifeler yormazdı onu, lakin yüklenen insanlar! Nasıl kırardı onun nazenin yüreğindeki sarayları…
Nasıl acıtırdı… Ve nasıl bu kadar cani olabilirdi can taşıyan gözyaşına sahip insanlar nasıl… yüzlerine baktığımda hissederdim özünü yitirmiş kişilikleri…
Ruhun yüzünden okunması lütuftu
Isınamadığım insanlardan hep korktum
Hiçte yanılmadım
Ve yanıltmadım dostlarımı..
Berrak kalmalı insan
Sonra;
Kilometreler olmadan yürümeli insanlar!
Bedeninizden ruhunuza
Duru pak...
Gidemiyorsanız
Kalın orda
Sondaja gerek yok
Kötü şeyler sıçrayabilir
...
Kötü insanların mantar gibi türediği toplumlarda bir şeylerin eksikliği artıyor demekti. Hastalıklı bedenlerde bir şeylerin azaldığı gibi, sonra bu yüzlerine yansıyordu, eylemleri ruhlarını kirlettiği gibi yüzlerini de kirletiyordu.
belki de ç’alıntı vakitler ç’oktu ve  p’aklamıyordu geceyi… çocuklara, gençlere, topluma hakkını veremediğimiz vakitler! Ayırmamız gereken anlar bizden intikam alıyordu.
İnanç, ahlak bir kalkandı zorluklara göğüs germede, kötülüklere engel olmada… Geceyi gündüzü aklamak  yolunda. İnanç yüklemeliydik, ahlak yüklemeliydik, değer yüklemeliydik yavrularımıza! Yüklediğimiz oyunlar kadar, eğlence kadar, teknoloji kadar, dünyalık kadar. Belki o zaman cani olmazdı büyüyen bedenleri. Kan görmeye tahammülü olmazdı gözlerinin…
d'eğerleri çocuklarımıza örnekli öğretirsek eğer
Onlarda iyi şeylerle dünyanın kalbine değer
Ve olumsuzlukları bir bir eğerdi
Ve bir gün öleceğini bilmek
Durdurmalı idi insanı...
Dolduğu yerde boşaltmalı idi
Taşmadan
...
Oysa kötülük yapmak daha zordu
İyilik yapmaktan
...
Kendilerini iyi olmak için zorlayan insanlar, kimsenin görmediği yerde kötü olacaklardı. Doğal bir sonuçtu bu. Ruha işlemeyen manevi hale dönüşmeyen duygular alıkoymayabilirdi insanı pervasızlıktan. Velhasıl dayanılması zor vakitlerden geçiyorduk. Zor acılar yıkıyordu yüreğimizi.
Bir bedeldi belki…
Sonra düşünüyordum içli içli… o katillerin öğretmenleri ne kadar kötü hissediyorlardır kendilerini. ve sonra yine kadın oluşumun zorluğu, kızlarımın çektiği yakıp tutuşturuyordu beni, şiir ve yine  şiir tercüman oluyordu gözyaşlarıma…
Kadın olmak zor bu ülkede azizim
Okutmaktan korkmaz mı aile
Vahşi erkekler yetiştikçe. .
Korkmaz mı bir başka şehre yollamaya!
Korkmaz mı hele bir de güzellik barındırıyor ise kadın
İnançlı bildiğin insanlar bile!
Kadını istismar edilecek bir varlık olarak görüyorsa
Ruhundaki cinsel açlığı gizli gizli giderme çabasında ise
Rabbinin gördüğünü hiçe sayarak
Korkulmaz mı bu ülke de
Oysa Müslüman ülke
Oysa Müslüman emin olmalı değil miydi?
Kendi nefsinden önce toplumu gelmeli değil miydi?
Yan gözle bakılan kadınların biri de annesi bacısı olamaz mıydı?
Başkası tarafından zarar verilecek
İncitilir düşüncesi hakim olmalı değil miydi? .
Bu nasıl medenilikti
Denilikti evet öz değerlerinden aşağı inmekti
Esfele  safilindi. .
Vicdanın merhametin çürüdüğü yerdi. .
Ben arabamla bile gece 9'dan sonraya kalmaktan
Korkuyor idiysem haklı imişim. ..
Kadın olmak zor bu ülkede azizim
Vampir ruhlu erkekler yetişirken
Anne olmaktan bile korkuyorum
Korkuyorum
...
Zaman göğsümüzde uyuyan ve uyutan bir ninni belki, şimdi ritmiyle uyanmak vakti  idi. Doğrulmak için yoğrulmak gerekiyordu. Eğilmek için d’eğmek ruhunun yontulmamış yerlerine… Toprak çağırmazdı yoksa alnındaki elifleri…
Duruş eylemce, yürüyüş koşuş şeklinde olmalıydı artık… Vakte mağlubiyet çok kan akıtacaktı…
Unutmamalı idi yavrucağım;
Yetişen her vicdanlı çocuğun arkasında ailesi ve toplumu yatar…

Nilüfer zontul aktaş

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nilüfer Zontul Aktaş Arşivi