Bugün 1 Mayıs, işçi ve emekçilerin birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 1 Mayıs, emekçilerin haklarını dile getirdiği ve taleplerini yükselttiği bir bayram olarak kutlanıyor. Ancak bu bayramın anlamını tam olarak kavrayabilmek için, emeğin değerini bilen ve emeğinin karşılığını alamayan bir kesimi de unutmamak gerekiyor: Çocuk işçiler.
Çocuk işçiler, hem çocukluklarını hem de eğitim haklarını kaybederek çalışmak zorunda kalan milyonlarca çocuktur. Dünya genelinde 152 milyon çocuk işçi olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de ise 2019 yılında 720 bin çocuk işçi bulunduğu belirlendi. Bu çocukların büyük bir kısmı tarım, sanayi, inşaat, madencilik gibi ağır ve tehlikeli işlerde çalışıyor. Çalışma koşulları yetersiz ve güvensiz olan bu çocuklar, sağlık sorunları, yaralanmalar, istismarlar ve ölümlerle karşı karşıya kalıyor.
1 Mayıs İşçi Bayramı’nda, emek mücadelesinin en mağdur kesimi olan çocuk işçilere dikkat çekmek istiyorum. Çünkü onlar da bizim gibi insanca yaşamak, eğitim almak, oyun oynamak ve gelecek hayalleri kurmak istiyorlar. Onların sesini duyurmak ve haklarını savunmak hepimizin görevi olmalıdır. Çocuk işçiliği son bulana kadar, 1 Mayıs’ın gerçek anlamına ulaşamayacağımızı unutmayalım.
Çocuk işçiliği ile mücadele etmek için, öncelikle çocuk işçiliğinin nedenlerini ve sonuçlarını iyi anlamak gerekir. Çocuk işçiliğinin nedenleri arasında yoksulluk, eğitim fırsatlarının yetersizliği, sosyal korumanın olmaması, ailelerin bilinçsizliği, kültürel faktörler ve yasal düzenlemelerin uygulanmaması sayılabilir. Çocuk işçiliğinin sonuçları ise çocukların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine zarar vermesi, sağlık sorunlarına yol açması, eğitim haklarını engellemesi ve geleceklerini karartmasıdır.
Çocuk işçiliği ile mücadele etmek için ulusal ve uluslararası düzeyde birçok girişim bulunmaktadır. Türkiye’de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından 2017-2023 yılları arasında uygulanmak üzere Çocuk İşçiliği ile Mücadele Ulusal Programı hazırlanmıştır. Bu program kapsamında çocuk işçiliğinin önlenmesi, izlenmesi ve ortadan kaldırılması için bir dizi eylem planlanmıştır. Uluslararası alanda ise Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün çocuk işçiliği ile ilgili sözleşmeleri çocuk işçiliği ile mücadelede temel belgelerdir. Bu belgelerde çocukların çalışma yaşının belirlenmesi, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılmasının yasaklanması, çalışan çocukların korunması ve eğitim haklarının sağlanması gibi hususlar yer almaktadır.
Çocuk işçiliği ile mücadele etmek sadece devletin veya uluslararası kuruluşların görevi değildir. Çocuk işçiliği ile mücadelede herkesin rolü vardır. Sivil toplum kuruluşları, medya, akademisyenler, sendikalar, işverenler, aileler ve bireyler çocuk işçiliği ile mücadelede farkındalık yaratmak, bilgi paylaşmak, dayanışma göstermek ve sorumluluk almak için çalışmalıdır. Çocuk işçiliği ile mücadele farkında olmakla başlar.
Çocuk işçiliği, hem çocuk haklarının ihlali hem de toplumsal kalkınmanın engeli olan bir sorundur. Çocuk işçiliği ile mücadele etmek için, çocuk işçiliğinin nedenlerini ve sonuçlarını anlamak, ulusal ve uluslararası düzeyde etkili politikalar geliştirmek ve uygulamak, çocuk işçilerin korunması ve eğitim haklarının sağlanması için çalışmak gerekir. Çocuk işçiliği ile mücadele etmek, sadece devletin veya uluslararası kuruluşların değil, tüm toplumun görevidir. Çocuk işçiliği ile mücadelede farkındalık yaratmak, bilgi paylaşmak, dayanışma göstermek ve sorumluluk almak için hepimiz üzerimize düşeni yapmalıyız. Çünkü çocuk işçiliği son bulana kadar, 1 Mayıs’ın gerçek anlamına ulaşamayacağız.
01.05.2023 - Süleyman SOLMAZGÜL