İnsan kalabilme ölçüsüdür iyilik merhamet… Ve hayatı anlamlı kılandır bu. Yaşamak ki/ asıl olan rıza-i ilahi doğrultusunda.
Lakin biz ölüme dokunduk önce. Parmak uçlarımız sarhoş/ biz sessiziz…
Minicik yavrucakları düşündükçe, ölüme anlam bile yükleyemeyen! Göğsümde depreşen acıyı gönderdikçe gözlerime, gözyaşımın tuzdan öte kana bulanması halini göremez! aynalar… Tuzla buz şimdi onlarda…
İnsanlığın halini özetleyen medya gözlerimizin önünde değil mi ki her gün… Ben özetlemeye muktedir olamaz isem bağışlayın. Benim gözümün önünde Rabbin koyduğu bir model vardı, yaratılmışların en şereflisi olan insan…
Onun halleri ki; temiz tutmaktı, sevmekti, korumaktı ezileni düşeni… Yetimin hakkını yemeden, kadına zulmetmeden, tabiatı yok etmeden yaşamaktı. Talan etmeden, yakmadan, yıkmadan...
Kelebeklerin toz kanatlarını izlerken bir günlük ömürlerine kıymamaktı…
İzlerken! Karanlık sulara gömülen göçmenleri, kıyıya vuran balıklar değildi, onların bile olmasını istemez iken…
Gri bulutlar kışın hakkı idi. Kırmızı ise gelinciklerin… Yirmili yaşların enerjisini bilirim. Hem çocuk hem genç. Onların çokça -yaşadığını zannettiği- hatta yaşama dokunamadan bir sala ile koyup gittiği bir zaman dilimi…
Ne olacak bu insanlığın hali… Hadi söyleyin. Ben yazarken ağlıyorsam eksik çalışmışım. Kandırılıyorsa çocuklar eksik çalışmışım. Kime neye kanar ki çocuklar! Şekere benzer şeyler mi ki bunlar! Ve sonra yine çocuklar ölüyor. Neden hep yürekler kanar… Yüzlerce binlerce can yine… Bölüşmek öl(üş)mek mi desem ne cevap verirdiniz ki…
Ben paylaşma olarak öğrenmiştim bir tane hurmayı bile! Kâinatın efendisinden… Hakikatin kabı idi yürek. Doğru ve güzeli öğrettikçe yeni nesillere, kabı doğruca doldurdukça hakikat çeşmesinden! Yaratılmışların en şereflisi unvanını koruyacaktık. Bir hedefi olmayan nesiller anlık yaşarlar ataleti atamadan üstlerinden, zevk-ü sefanın paranın mutluluk kaynağı olduğunu zannederek! doyması mümkün olmayan nefsi doyurmaya çalışırlar kah doyuma ulaşmak daha çok mutsuzluk olur çoğu zamanda…
Yaptığı işi en iyi yapma bilinci, sorumluluk, yaşama amacı, kurumaya yüz tutmuşu sulama, diriliş ve diriltme çabası, ruhundaki ışığın sönmeden yanmasına vesile olacaktır. İmar etme, var olan düzeni fıtratı bozmadan nesillere aktarma, bozulanı ıslah etme gayretidir bizi dünyada önderler eyleyecek olan… Ve iyilik ki önderlerinin ışığında çoğalır güçlenir güneş olur… Ve sonrası teslimiyettir
Avuçlarımız var bizim duâ duâ aklayan
Seher vakitlerimiz...
çığırtkan bir serçe dokunurken sehere
gözlerimizi silen hoş sada...
kara bulutlar gecenin/saklambacından yorulurken
ak bir soluk uçuşur aralarına hafifçe...
ellerimizi tutar
Ezanla gövdemizin ağırlıklarını yere bırakırken gözlerimize dokunan yaş namerde dokunan mermi olur bilmezler...
Zahirden öte bildiklerimiz teslimiyetimiz var. Korku olmayan ölümlerimiz, ışık olan umutlarımız var... Bir iken bin olan yiğitlerimiz...
Şimdi kaldır ruhunu yavrucuğum giyin abdest libasını
Şehidin son örtüsünü örterken o ulvi makam için duâ et...
Yalın ayak kalan bu dünyaya anlamdan öte anlam yükleyemeyendir.
Kalk... Özgürleş miracında. Ve mirasına sahip çık... Yitik sevdalar ayağımıza pranga olur yoksa
…
Nilüfer zontul aktaş