Nilüfer Zontul Aktaş

Nilüfer Zontul Aktaş

Sevgili öğretmenim

Küçükken de mektup yazardım size. Ve siz severdiniz ellerimi…                 

 

Nasılsınız iyi misiniz, soruma hep şükrederek cevap verdiniz. Yine aynı cevabı duyar gibiyim. Rabbimden daim afiyet dilerim.
 

Bugün bir dağa çıktım sizli dakikaları soluyarak ve hep sizi anarak. Çantamda kâğıt kalemim olsa da nefes nefese kaldığım orta yaş halleri ile bıraktım aceleyi bir kenara ve bu mektubu yazmalıyım dedim eve dönüşümde…
 

Çocuk olamasak da artık, çocuksu her iş sizi hatırlatmaya yetiyordu. Kanatlanırcasına ruhum işte yol alırdı o vakte.

‘’Hadi tut elimden, sen miniciksin, ayağın kaymasın, azığını da bana ver ben taşıyayım’’ deyişin otuz beş yıl önce söylense de( işte bazı sözcükler cümleler yankılanır insan zihninizde ya) işte öyle…
 

 Zengibar kalesine çıkarken vaktin rengini soluyorduk çocuk bedenlerimizde. Simdi ki kadar kolay değildi elbette gitmek çıkmak… Kayalıkların tehlikesine rağmen bize inanan ve inançla öğretme azmini kuşanmış bir öğretmenim var olsa da yanımızda, zordu/dikti kayalıklar…
 

Ama yüreğimize dikilecekler vardı, çıkmalıydık…
 

Arkadaşlarım fizik olarak daha güçlü oldukları için, onları çoban edasıyla gözlerinizle sürüyor onlar çıkışı tamamlayınca’’ bekleyin orada ‘’diyordunuz. Ben ise minik yapımla adımlarım daha ürkek ve narin… Bunu bildiğinizden en son da kâh elimden tutup, kâh kucaklayıp çıkarıvermiştiniz kaleye. Orada bir tarih vardı ve onu büyük bir heyecanla bizimle paylaşacaktınız. Gözlerinizi unutamıyorum. Öğretme sevdanızı Niyazi Birinci hikâyeleri okurken de aynı hale bürünürdü. ‘’Çanakkale şehitlerine’’ şiirinin tamamını ezbere okuduğumda da aynı idi gözleriniz. Törenlerde şiir okumam annemin ışıl ışıl hazırlaması beni, ne çok hoşunuza giderdi. Sen Orhan Gazi’nin hatununun adını taşıyorsun, ‘’kutlu bir hanım olacaksın deyişiniz’’ nasıl mutlu ederdi ki, hala unutmadım.

Anlatılanlardan belki çoğu silinir zihinden, lakin öğretmenim bırakmadığınız elimi, seke seke çıkardığınız küçük beden hiç unutmadı hiç.
 

Geceyi kucaklayan bir ay, gündüzü kucaklayan bir güneş vardır. Yokluğu yüktür geceye de güne de aysızlık, güneşsizlik... Dallarıyla sarar ağaç toprağı köküyle. Gölgedir güvendir sevgidir o umuttur toprağa. Bir çocuğu şefkatle saran bir öğretmen de öyledir ve unutulur mu?
 

Hanımefendi derdiniz ya hep, edep kokardı sözcükleriniz ve özellikle bana ahiret bacım demenizin sebebini sorduklarında ‘’O minnacık ama Kuran’ı hatmetti ‘’deyip onurlandırışınız.
 

Çocukların yüreklerindeki yazılar silinmiyor öğretmenim. Beyinlerindeki silinse de peyderpey yüreğime ekilmiş çiçekleri deriyorum SİZDEN/ anı anı, öğretmen oluyorum daha iyi ve  daha iyi…
 

Bir mektuba neler sığar sizden bilemiyorum ama naifliği, edebi, giyim kuşamdaki temizliği ve dikkatin yürekteki, rikkatin ruhtaki ehemmiyetini öğrenmiş olduğum nadide bir insandınız. İlkokul öğretmeni hamurun kıvamını şeklini verenmiş, hayatımda da, daha iyi anlıyorum.
 

Ellerimi ısıttığınızı, az yemek yediğim için her gün diline bakacağım ben anlarım dediğinizi unutmak mümkün değil.

Kızlar ip getirsin örgü örsün elişi dersinde dediğinizde annem bir kazaktan söktüğü ipi vermişti belki o günün şartlarında yeni ipler kıymetli idi, renkli yumaklar.
 

Herkesinkini yeni görünce söküntü ipi çıkarmaya utanmıştım. Zorla çıkarttırıp tutumlu olmanın önemini anlatmanız, annemi övmeniz değerlendirdiği için ipleri, takdir edişinizi unutamam elbette.
 

Zayıftı elleriniz gözümün önünde ama çok şefkatli idi. Gözlerime sevgi ile baktığınız için çocuk olduğumu, güvenle sırtımı sıvazladığınız için büyüdüğümü hissettim. Ve hep büyük hayallerim oldu. Ufku gördüm denize daldım yıldızlara yol aldım.
 

Heyecan yoldaşım oldu sevda dua ile yan başımda.
 

Öğretmen demek hayat demekmiş, hayat sınanma eşiğinde tutunabilmek imiş ölmeden. Ne çok şey öğrendiğimi yıllar geçtikçe daha iyi anladım.
 

....
 

‘’Alo, öğretmenim
 

Buyurunuz hanımefendi’’ sesi dünyaya değer olmuştu son yıllarda da. Yaşlandım diyorsunuz oysa ben hep ilkokul halinizle hatırlıyorum sizi. Eşinizi kaybetmenizden büyük elem duydum. O yaşınızda melek Ayşe ile de ilgileniyor olmanız Rabbin size bir lütfu diye düşünüyorum. Özlemek bağını kesecek makaslar üretilmedi öğretmenim, lakin geçmiş makaslanıp makaslanıp önüme serildiğinde sizli hatıralardır en çok beni öğretmenliğe bağlayan, güzel işlere bağlayan. Öğretmen olmayı en çok da sizden öğrendiğim için şanslı idim. Sağlığınıza daima duacıyım

Selam eder ellerinizden öperim…

 

Rumuz :Kale

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nilüfer Zontul Aktaş Arşivi