Nilüfer Zontul Aktaş

Nilüfer Zontul Aktaş

Aşk İle Titreyene Arz Destektir

Gözlerimizin arasına kurulmuştu pusu

Rabbin yardımı idi bu! Ne akıl bilir bunu ne usu

                                                                                    ...

Yüreğimizin, bedenimizin, sevdalarımızın imtihan edileceği 15 Temmuz ile başlayan süreç…

 Hatta artık hak batıl mücadelesinin bu kadar somut!(sopa, tırpan, temizlik araçları, kamyon vs.)

 -kurtuluş savaşı misali- örneğine rastlamayı düşünmediğim ülkemde bir gece vakti yankılandı… DARBE!

Arbede, yakım yıkım, daha nice olay görmeye alışmış gözlerimiz darbe olması durumunu kabullenmek istemiyordu elbette. Ta ki TRT spikerinin korkulu bakışlarıyla bildiriyi okumasına kadar… Nice şey planlanmıştı işte, perde arkasından!!!

Tül incedir belki

Lakin tül perde arkasından bakanları! dışarda ki asla göremez/

 Hesap edilemeyen nice şeyler de vardı onların safında. Millete rağmen! Milleti unutmuşlardı, gözü pek milletimi… Bu darbe, kendilerini harabeye çevirecekti farkında değillerdi.

...

Yıllardır ülkemde oynanan oyunlar, faili meçhuller, çalınan çırpılanlarla vs. görünen kısımları olsa da görmek mümkün olmuyordu dışardan her şeyi. Ancak yaşananlar ortaya çıkarıyordu. En yakınında ki kişi bile cumhurbaşkanının,  düşmanı çıkıyorsa! İşin vahametini ortaya döküyordu. Ve Allah’ın yardımının nasıl tecelli ettiğine şahit oluyorduk. Tuzak kurucuların en hayırlısının Rabbimiz olduğu dersini bir kez daha hatırlıyorduk.

Şer zannedilen işlerde, hayır olduğunu ispat eden imtihanlardan geçerdi insanoğlu! Maskeler düşer. Sadık ve samimi olanlar bir bir yazılır deftere ve elbette zihinlere…

Her zorluğun ardında bir kolaylık olduğunu da hatırlatır kitabımız. Ak ile karanın ayrılması imtihana sebebiyettir ve bu esnada zorluklar zincirinin halkalarını koparmak bize düşer.

Milletin sağlam duruşu ile Rab bizi daha iyi günlere çıkaracaktı elbet...

Gün ülkemdi! vakit ülkem !

 Milletim için birlik olma vaktiyse ve ayrık otlarının temizlenmesini istenmişse Rabbim! Güçlü bir iman, dirayetli bir duruş gerektirirdi bu.

Canların amellerce teslim edildiği vakitlerdi de bu anlar… Toprağa, toprağı için düşen canlar ne yüce idi.

Şehadet ne ulvi idi. Çünkü

Verebildikçe insan varlığından /Canını verebilir duruma gelir/Şehadet en büyük mertebedir

...

Marşımız titretti titretiyor gönülleri /Ezan titretti titretiyor gönülleri/Salalar !ve titretecek silkeleyecek daha da

A ş k l a titreyene arş destektir

Bunu hisseden anlar

Biz başka bakardık öte diyarlara

Yolları gül kokardı

Ayaklar bilmezdi çamur taş toprak

Özlemdi o şehirlerin adı

İsimleri canla yazılırdı /canla

Anla

Şunu anlamaya vesile olan bu süreç ruhların silkelenmesine de vesile oldu. Vatan topraklarından hain bakışları setretmek! Adı, zikri, fikri ne olursa olsun, bir eyleyip! Bir alanda topladı milletimi. Bir olana daha çok yakın eyledi. Ve korkmadan ölümden! Şehadete yakın eyledi ruhları…

Hainliğin azı çoğu olmazdı… Nöbetler kıyamdı. Duruş, bekleyiş kıyanlara had bildirmekti. Kutsalımız vatanı namusu çiğnetmemekti…

‘Sinek küçük de olsa mide bulandırır ’sözüne binaen bunca zaman duyduklarımız küçümsendi çoğunca ama! Son vakitlerde; değil mide! yeryüzünü bulandırmışlar ifsat etmişlerdi. Ayıklamak gerekiyordu! Ayıklanmak!

Daha ayık durmak için! Tekerrür eden tarihe pirim vermemek için ayık olmak. Geriye gitmemek, yeni nesle sağlam bir kuşanmışlık içinde teslim edilecek bir vatan için ayık olmak…

İşte şuan doludizgin yaşıyorduk bunları…

Ve ölçüyordu Rabbimiz/Yüreğimizin kabarması imanımız/Gözümüzün yaşı imanımız /Attığımız adım imanımız/Dualarımız imanımız /Ölümden korkmayışımız imanımız idi

...

Ayrışmalı idi geceden ayrışan sabah gibi.

Pirinçten ayrışan beyaz taş gibi

Bir gökyüzü dolaşsın ruhuma

Sonra bedenime...

Tüm maviler iplik iplik ayrışsın

Bulutun derdi olsun tüm griler

Toprağa alıp akıtsın...

Rahmete muhtaçtık

Bir sabahtı ki yine uyandık

Kutlu bir sabah /Aziz kıl bizi Ya Rab!

Zarar ziyan vermeden ülkesini koruyan, insanına hürmet eden, helal lokma geçirmiştir boğazından...

Bu ayan beyan…

Coşkulu bir sessizlik oldu sonra kalplerde, DEDELER, NİNELER, BEBELER, GENÇLER, TEYZELER…

Uyunur muydu ki... Gündüz işimiz geceler yoldaşımız oldu vatan uğruna hak uğruna. Kaç tel ayırmıştık karanlıktan soracaktı Rabbimiz

DUA DUA eller karıncalanıyordu. Kur’anlar okunuyordu.

Derin bir çizgi idi bu

Belki de flu

Toparlanın gidiyoruz! Deseler

Hangi işleri bitirir giderdik… İşte bu güçlü bir vatan sevdası ile toplaştık bitirmeden işlerimizi. Yarım kalan kalsındı gece de. En başta uykular

Şehirlerim eskiyecekti yoksa benden önce

İns maskeli yüzler inecekti benden önce. Durmalı beklemeli idim. Şimdi nöbet tüm ülkemindi.

Toprağa düşen yüzler ise yenileyecekti

Şehirleri

Ve gelincikleri...

Ya ben!

Su verebildiğim bahçelerdi

Benim olan.

 İyi bir tarih bilinciyle büyümeli idi çocuklar. Yaşananları iyi anlamalı anlatmalı idi büyükler.

...

Ruhu bir sevda! Bir dava ile donanırdı evlatların bu şekilde. Neyi çok sevmesi gerektiğini bilirdi. İşte bu ders için de bu günler bir fırsattı. Kahramanlık yapanları ve hainleri bilmeli idiler geleceğin temsilcisi çocuklar. Parça parça bölünmeye izin vermeden yol alırlardı o vakit

Oysa parçalı olan her şeyi sevdik Allah’ım. Renktir her parça...

Yüzünde yüreğinde onlarca parça! her birinde ayrı fitne barındıranları da parça parça et Allah'ım...

O halimiz

Bu halimiz de elbet geçer

Gün de ağarır

Sen ki ey can! kaç tel ayırdın karanlıktan? Vesselam

NİLÜFER  ZONTUL AKTAŞ

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nilüfer Zontul Aktaş Arşivi