Mehmet Zafer

Mehmet Zafer

Babalık Zor Zanaattır

Dünyanın en büyük ve en ağır yükünü kim taşır sözünün tam karşılığıdır "baba". Çektiği sıkıntının, taşıdığı yükün ne ağırlığının sınırı vardır, ne de sıkıntısının sonu. Hayatını ailesine adayan, ne eşine, ne de çocuklarına yaranamayan adamdır "baba". Ailesinde herkesin kimsesi, ama kimsesizidir "baba". Evin direğidir ama,  direksizdir "baba".

Her zaman, her yerde güçlü olmak, dirayetli olmak, akıllı olmak ve her şeyin en iyisini bilmek zorundadır. Aynı zaman da yaptıklarının karşılığını ve değerinin bilinmesini isteme hakkına da sahip değildir. Böyle bir hakkı yoktur babanın. Dışarıda evinin geçimini sağlamak için çalışmak, savaşmak zorundadır. Çalışır, çabalar, evini, ailesini kimseye muhtaç etmemek için dünyanın savaşını verir. Yorgun argın eve döner. Evde kendisini bekleyen eşinden minnet dolu bakışlar bekler, Evi sığınağıdır, günün yorgunluğunu, stresini atacak limanıdır babanın.

Kaç baba akli salim bir eşe, hayırlı evlatlara sahiptir tartışılır. Maalesef babaların büyük çoğunluğu böyle bir şansa sahip değildir. Yorgun argın eve dönen baba, kapris dolu bir eşle karşılaşır. Ne yaparsa yapsın, ne kadar kazanırsa kazansın hep  eksik bir şeyler karşısına çıkarılır. Tartışma konusu yapılır ve rahat bir gün yüzü gösterilmez babaya. Ne kadar sıkıntılı olursa olsun bunu  evine belli etmemek zorunda kalır baba. Ailesiyle birlikte sıkıntısını bölüşemez, ya utanır, ya da acizlik olarak görür. Ama hiç bir zaman sıkıntısını, derdini tam olarak döküp rahatlayamaz. Dışarıda karşılaştığı onca kötülük ve güçlüklerle uğraşırken,  eve gelip sığınmak,  salmak isterken kendini,  evde eşinin kaprislerini çekmek,  çocukların sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalır.  

Belki ağlamak ister onların yanında,  onlarla... Yapamaz! Baba ağlamaz, üşümez, acıkmaz, yorulmaz. Baba güçlüdür. Her türlü zorluğu göğüslemek zorundadır. Ailesi için savaşmak, onları korumak zorundadır. Ama ailesinden yardım beklemez, bekleyemez. Çünkü onları korumak, kollamak babanın vazifesidir.

Ne yaparsa yapsın minnet duyulmaz babaya, sürekli istenir babadan. İstekler yerine gelmeyince isyan başlar, yerine geldiğinde de, babanın vazifesidir, yapmak zorundadır, minnet duyulmaz. Babanın yaptıkları göze bile gelmez.

Her şey babadan gizlenir. Doğru dürüst hiç bir şey paylaşılmaz. En son babalar duyar sözü zaten bu gerçeği vurgulamaktadır. Severek evlenir adam, eşini sevmiştir. Çocuk olur eşi çocuğunu sever,  o artık bir annedir ve onun sevgisi, aşkı çocuğunadır. Çocuk büyür, ağlarken bile "anne " diye ağlar. Her şeyi anneyle paylaşır, babadan saklar. Baba nice zaman sonra duyar. Gözünden bile sakındığı çocuklarına sevgisini belirtemez. Toplum kuralları vardır, anne gibi sevgisini aşikare gösteremez, utanır. Belli bir disiplin içinde yetiştirmek zorundadır çocuklarını. aile çatısını ayakta tutmak için de disiplinli olmak zorundadır. Bu disiplin babanın istenmeyen adam olmasına yeter de artar bile.

Yatalak olmayana kadar hastalığını dile bile getiremez baba. Ne olursa olsun çalışmak zorundadır. Çalışmak, evin geçimini sağlamak zorundadır. Anne ya da çocuklar işsiz olabilir,  kimse bunu çok görmez onlara.  Ama baba işsiz olamaz. Ayıplanır, aşağılanır, adam yerine bilr konmaz.

Gözbebeği çocuklarını evlendirir. Bu kez tamamen el olur. Geri kafalıdır baba,  çocukların gözünde. Çocuklarının terbiyesi için biraz sesini yükselttim mi ilk göz ağrısı eşini bile karşısında görür. Kötü adamdır baba her zaman. Evin her ne eksiği varsa tamamlamak zorundadır. Ne yaparsa etsin yapmak zorunda görünür. Kimse babanın ne halde olduğunu düşünmez. Nasıl çalıştığını, hangi şartlarda kazandığını, neye ihtiyaç duyduğunu, ne istediğini, nasıl memnun olabileceğini düşünmez bile. Kimse babanın da sevgiye ihtiyacı olabileceğini hesaplamaz. Bütün sevgi anneyedir her zaman. Dün de böyleydi, bu günde böyle ve ne yazık ki yarın da böyle olacak. Kadın için kocanın değeri, çocuk için babanın yokluğu ancak öldüğü zaman belli oluyor. O zaman da iş işten çoktan geçmiş oluyor. Kadın evinin direğinin ne olduğunu öğreniyor hem de en acı gerçeği görerek. Çocuklar da sırtını dayadıkları bir dağ olduğunu öğreniyor, arkaları boşlukta olunca. Eksiklerini giderecek bir dağın artık olmadığını öğrenince.

Eğer baba çalışıyorsa,  eve az ya da çok bir şeyler getiriyorsa kısmen de olsa değeri vardır. Yok eğer bir de baba çalışmıyor da anne çalışıyorsa, vay o babanın haline. Tabiri caiz ise it yerine bile konmaz. Zerre kadar değeri olmaz. Yaşaması bile lüzumsuz görülür. Yediği içtiği sabah akşam boğazına tıkanır. Lokmalar zehir zemberek olur dimağında. Ağzının tadı kalmaz. Pul değeri olmaz ne annenin ne de çocukların gözünde. Bir tek söz söyleme hakkına bile sahip sayılmaz. Adam yerine konmaz.

Babalığın geçimle eş değer sayıldığı bu dünyada, Allah hiç bir babayı aciz durumlarda bırakmasın. Hiç bir babayı bir kadının eline mahkum bırakmasın. Hiç bir babanın boğazından kadın ekmeği geçmesin. Babalar gibi yaşamak için, babanın kazanması şart. Baba ağlamaz,  derdini anlatamaz. Aciz düştüğü durumları yansıtamaz, yardım dilenemez. Bunları yaptığı takdirde gözden düşmesi şart olur ve hiç kimsenin gözünde pul kadar değeri kalmaz.

Babalık her babayiğitin altından kalkamayacağı bir sanattır. Babalık zanaattır. Babalık baba bir yaşamdır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Zafer Arşivi