Leyla Keleş

Leyla Keleş

Osmancık

Leyla Keleş (Malatya Gerçek Haber)

  

Kitap okuyan her insanın hayatımın kitabı diyebileceği bir kitabı vardır. Bazıları bu kavramı, "başucu kitabı" diyerek biraz daha sıradanlaştırsa da benim için kitap okumak nasıl bir öneme sahip ise hayatımın kitabı kavramı da öylece kıymetlidir.

Çocukluğum kitap okumakla geçti çok şükür. Herkes gibi ben de Ömer Seyfettin'ler, Kemalettin Tuğcu'lar ve genel olarak klasikler okumayı çok seven bir çocuktum. Bunun yanında benim macera seven tarafımda 80 Günde Devri Alem, Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Balonla Beş Hafta ve daha birçok Jules Verne eserinin tesiri vardır. Bu saydıklarımın yanında orta okul yıllarımda yaşıma pek uygun olmasa da Suç ve Ceza ve Küçük Ağa gibi kalın sayfalı romanları da zar zor olsa da okumuştum. Küçük Ağa; Tarık Buğra ile ilk tanışıklığımdır. Kitabı 4 ay gibi uzun bir sürede bitirdim. İlk 50 sayfa 3 ay; kalan 400 küsür sayfa 1 ay... Tarık Buğra ile tanışıklığımızın Osmancıkla devam edeceğini nereden bilebilirdim ki o zamanlar...
 
Hayatım boyunca kitaplarla aram çok iyi olmuştur. Son bir kaç yıldır okuduklarım çocukluğumda ve lise yıllarımda verdiği zevki vermeseler de bundan sonraki kitap okuma düsturum şiir kitapları ve ilmi eserler okumakla dimağımı diri tutmak üzerinedir. Kitap okumaktaki inatçılığım okumayı söktüğüm ilk yıllara dayanır. Hiç unutmam ilkokul ikinci sınıfta 300 sayfa kalınlığında Peygamber Kıssalarını anlatan eski ve kalın ciltli bir kitabı, sınıf kütüphanesinden alarak sobalı evimizin soğuk odasına küçük kaçışlar düzenleyerek annemin sobanın yanına gelmemi söyleyen sesini işitene kadar okumak'larla bitirmiştim.
 
Gelelim Osmancık kitabının hayatıma bir bahar etkisi ile düştüğü o yıllara, liseye başladığım ilk yıl hazırlık öğrencisiyim. Haftanın 24 saati İngilizce dersi olan ve dile yeteneği sıfır olan ben için, edebiyat dersleri bir kaçış, bir nefes alma, bir ferahlamaydı. İlk ders veya ikinci dersti ya da daha sonrası, hatırlayamıyorum, çok sevdiğim Edebiyat Öğretmenim Rukiye Hocam dönem ödevi olarak "Osmancık kitabını okuyup özetleyeceksiniz" dedi ve hayatımın kitabını bir zaruriyet gibi sundu önüme. Ah ne bileyim ben bu kitaba böyle tutulacağımı... Ortaokuldaki 4 aylık Küçük Ağa sürgününden Tarık Buğra'ya biraz ön yargılıyım tabi bir de. Ah bu kitap nasıl bitecek kaygısı ile kitabı o zamanlar yanlarında kaldığım dedeme aldırdım.
 
Kitap ilginç: Sonunu merak etmenize gerek yok çünkü kitap sonundan başlıyor. Benim için küçük çaplı bir travma daha. İnsan sonunu merak edemediği kitabı neden okusun? Hem zaten tarihi roman sonunu biliyoruz işte Osman Bey Osmanlı Devleti'ni kuracak falan... Yok yok öyle değilmiş işte...Her kelimesi her cümlesi özel olan bir kitap OSMANCIK... Okudukça yaşadığım bir kitap o. Osman Beyi, Malhun Hatunu, Bay Koca'yı ve nişanlısını kıskandığım bir hikaye...Her sayfasında heyecanla macerayla birlikte merak ettiğim; Osmancığın iç muhasebesi, derin düşüncelere dalışı yani bir bakıma Osmancığın kendini arayışı üzerine yazarın yapmış olduğu felsefe...
 
İslam inancının sorgulamaya, akılcılığa, ilme açık yönünü bilmeyenlere nasıl anlatılır ki Osmancığın gel-gitleri... Kimi bağnaz Müslümanlara göre sorgulanamayan doğrular... Asla İslam doğruları sorgulatmayan bir din değil, bilakis her doğrunun sorgulanabileceği bir din İslam... İslam'da ve dünyada sorgulanamayacak tek şey var o da HAKİKAT... Hakikat ise ALLAH'ın var ve bir olduğu,gönderdiği son dinin İslam'ın tek din olduğu...Çünkü Hakikat bir tane ama doğrular binlerce... Bunları anlamak için birazcık derin düşünmek yeterli. Osmancık gibi tefekkür için bir dağa çekilmek, esasında Osmancığın da örnek aldığı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav.) gibi bir dağa çekilip veya bir köşeye çekilip tefekkür etmek...
 
Ve sonra rüyalar, ah o rüyalar... Bir çınarın büyüdüğü ve dünyayı kapladığı sahih ve gerçekleşen rüyalar... Gerçekleştiğine tarihin şahitlik ettiği, dünyanın önünde diz çöktüğü bir neslin doğduğu, tarihin harf harf, kelime kelime hatta destan destan yazdığı OSMANLI İMPARATORLUĞU'nun ilk filizi, Osmancığın rüyası...
Okuduğunuz da içinize işleyecek olan bu hikaye kanlı canlı yaşanmış bir hikaye. Ecdadımızı tanımayanların, sevmeyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap ve tabi tanıyanın hatta seviyorum iddiasında olanın çoktan okumuş olması gereken bir kitap, Osmancık. Okumanız ve okutmanız temennisi ile ben 3. kez okuyacağım inşallah ve ömrüm yettikçe de okumaya devam edeceğim. Tarihimi,ceddimi, nereden geldiğimi unutmamak için ve geleceğe adım atarken doğru adım atabilmek için Osmancık gibi olmaktan ve onu okumaktan asla vazgeçmeyeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Leyla Keleş Arşivi

Namaz

22 Temmuz 2021 Perşembe 12:29