İmralı görüşmelerinin sessizlik seyrüseferinde nereden geldiği bilinmeyen milliyet gazetesinin manşetine düşen pimi çekilmiş bomba.
Ortalık toz duman, bir tarafta kıskandıran tarihi gazetecilik başarısı, diğer tarafta, barış güvercinlerini ürküten hava…
Haber yapmanın tadını çıkartayım derken gelen fırça
Kimine göre sabotaj kimine göre iletişim kazası, kimine göre yol kazası
Sızan neydi sözde İmralı görüşme tutanakları, zabıtları
Kim sızdırdı. BDP Milletvekili Altan Tan, çözüm sürecindeki görüşmelere ait olduğu öne sürülen tutanakların kendisince basına verildiği iddialarına; ‘’Aslanlar, köstebek olmaz, çakallara selam. Bir şeyi yapacaksa pençesini vurur alır. Çakallar ayaklarını denk alsın''
Süreçte barış dilini bozan tehdit dolu sözler.
BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, İmralı Adası'nda Abdullah Öcalan'ın BDP’li milletvekilleriyle yaptığı görüşme notlarının basına sızmasını "Basına görüşmeleri sızdıranları da çok iyi biliyoruz. Bu sürecin sekteye uğramaması için mücadele vereceğiz
Buldan’ın açıklamalarından anlaşılan kendi içlerinde çatlakların hesaplaşmaların başladığı, belirlenmiş bir program ve hedefi olmayan etnik dayatmalı; sorun bittiğinde varlığının manası kalmayacak olan BDP içerisinde köşe kapmacalar, yeni aktörler ve rol paylaşımları ile birlikte sıkıntıların yaşanacağı,
Tahminlerden yola çıkarsak, İmralı dönüşü deniz yolunda sözde tutanak ve zabıtlar suya düşerek karaya vurmuş olabilir mi?
Amacım niyet okumak değil tahmin, belli ki konuşmaların basına sızdırılmasında bir niyet var.
İkinci görüşmede, İmralı’nın kandil, BDP ve PKK’nın Avrupa kanadına verilmek üzere içeriği gizli tartışılsın maksatlı iadeli taahhütlü üç mektup;
Süre 21 Mart Nevruz öncesi;
Bir ihtimal daha var o da…
Sızıntı, süreçte kafaları karışık, sesiz ve beklentisi yüksek şimdilik kızılcık şerbeti içen milletin gazını almak, alıştırmak amaçlı planlanmış taktiksel bir mesaj olamaz mı?
Şimdi basına kim verdi niye verdi, bir kenara bırakıp, göz atalım basında yer alan sözde zabıtlara;
Görüşme zabıtlarını okuduğumda akıllara zarar, kendini dünyanın merkezinde gören olmazsa olmazlardan bulunmaz Hint kumaşı sanan kan kusan, komplo odaklı profilinde bir İmralı, vay halimize…
“ Kandil karamsar, aşarlarsa iyi olur. Kandil onların savaş sistemine katılmadığım için... Bu yüzden onlara kızıyorum.”
Kandil görüşmeleri sonrası BDP Eş başkanı Gültan Kışanak Kandil’in sürece destek vereceğini belirtmiş olsa da Öcalan’ın temkinli ve endişeli yaklaşımını sürdüreceğini düşünüyorum
“İslamcıların 40 yıllık rüyasıydı, rüyalarını gerçekleştirdik.”
“ Biz AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk. “
“Darbeyi önledim. MİT’i düşürseydiler. Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı. “
“Süreç başarısız olursa ‘Apo öldü’ diyeceksiniz.”
“Ben yokum. BDP ve PKK’nın beni kullanmasına izin vermem.”
“Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz.”
“ Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin, İran’da 40 bin var.”
“Ne ev hapsi, ne de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız”
“Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır ne başkası.”
“Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak.”
“ Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız, herkes bilmeli ki, ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız.”
Zabıttan çıkan sonuç;
Görüşmelerinin ver coşkuyu havasında geçtiğini, konuşulanların Kürtlere ve kandile yönelik, yok hükmünde sayılacağı düşünülse de, beklentilerin yüksek uzun soluklu zor bir süreç olacağıdır.
Ortalık toz duman, bir tarafta kıskandıran tarihi gazetecilik başarısı, diğer tarafta, barış güvercinlerini ürküten hava…
Haber yapmanın tadını çıkartayım derken gelen fırça
Kimine göre sabotaj kimine göre iletişim kazası, kimine göre yol kazası
Sızan neydi sözde İmralı görüşme tutanakları, zabıtları
Kim sızdırdı. BDP Milletvekili Altan Tan, çözüm sürecindeki görüşmelere ait olduğu öne sürülen tutanakların kendisince basına verildiği iddialarına; ‘’Aslanlar, köstebek olmaz, çakallara selam. Bir şeyi yapacaksa pençesini vurur alır. Çakallar ayaklarını denk alsın''
Süreçte barış dilini bozan tehdit dolu sözler.
BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan, İmralı Adası'nda Abdullah Öcalan'ın BDP’li milletvekilleriyle yaptığı görüşme notlarının basına sızmasını "Basına görüşmeleri sızdıranları da çok iyi biliyoruz. Bu sürecin sekteye uğramaması için mücadele vereceğiz
Buldan’ın açıklamalarından anlaşılan kendi içlerinde çatlakların hesaplaşmaların başladığı, belirlenmiş bir program ve hedefi olmayan etnik dayatmalı; sorun bittiğinde varlığının manası kalmayacak olan BDP içerisinde köşe kapmacalar, yeni aktörler ve rol paylaşımları ile birlikte sıkıntıların yaşanacağı,
Tahminlerden yola çıkarsak, İmralı dönüşü deniz yolunda sözde tutanak ve zabıtlar suya düşerek karaya vurmuş olabilir mi?
Amacım niyet okumak değil tahmin, belli ki konuşmaların basına sızdırılmasında bir niyet var.
İkinci görüşmede, İmralı’nın kandil, BDP ve PKK’nın Avrupa kanadına verilmek üzere içeriği gizli tartışılsın maksatlı iadeli taahhütlü üç mektup;
Süre 21 Mart Nevruz öncesi;
Bir ihtimal daha var o da…
Sızıntı, süreçte kafaları karışık, sesiz ve beklentisi yüksek şimdilik kızılcık şerbeti içen milletin gazını almak, alıştırmak amaçlı planlanmış taktiksel bir mesaj olamaz mı?
Şimdi basına kim verdi niye verdi, bir kenara bırakıp, göz atalım basında yer alan sözde zabıtlara;
Görüşme zabıtlarını okuduğumda akıllara zarar, kendini dünyanın merkezinde gören olmazsa olmazlardan bulunmaz Hint kumaşı sanan kan kusan, komplo odaklı profilinde bir İmralı, vay halimize…
“ Kandil karamsar, aşarlarsa iyi olur. Kandil onların savaş sistemine katılmadığım için... Bu yüzden onlara kızıyorum.”
Kandil görüşmeleri sonrası BDP Eş başkanı Gültan Kışanak Kandil’in sürece destek vereceğini belirtmiş olsa da Öcalan’ın temkinli ve endişeli yaklaşımını sürdüreceğini düşünüyorum
“İslamcıların 40 yıllık rüyasıydı, rüyalarını gerçekleştirdik.”
“ Biz AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk. “
“Darbeyi önledim. MİT’i düşürseydiler. Türkiye’de tüm kaleler düşmüş olacaktı. “
“Süreç başarısız olursa ‘Apo öldü’ diyeceksiniz.”
“Ben yokum. BDP ve PKK’nın beni kullanmasına izin vermem.”
“Çekildiğimiz alanda gerillayı daha da büyüteceğiz.”
“ Suriye var, İran var. Şu an Suriye’de 50 bin, Kandil’de 10 bin, İran’da 40 bin var.”
“Ne ev hapsi, ne de af bunlara gerek kalmayacak. Herkes, hepimiz özgür olacağız”
“Başarılı olursam, ne KCK tutuklusu kalır ne başkası.”
“Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olacak.”
“ Ölen ölecek, ben karışmıyorum. Yalnız, herkes bilmeli ki, ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız.”
Zabıttan çıkan sonuç;
Görüşmelerinin ver coşkuyu havasında geçtiğini, konuşulanların Kürtlere ve kandile yönelik, yok hükmünde sayılacağı düşünülse de, beklentilerin yüksek uzun soluklu zor bir süreç olacağıdır.