Evet kalp içinde sevgi varsa zengindir ama insanların her şeyi olsa da artık kalpleri fakir. Oysa her şeyin başı samimiyettir, candan olmaktır, çok güzel huylu olmaktır. Derinliği olması insanın çok güzeldir; ayrıca insanın içindeki derinliği keşfetmek de çok güzeldir. Şu an yüzeysellik, sığlık insanları mahvediyor, ruhlarını kavuruyor. Maddeci, suni, yapmacık bir yapı meydana geldi dünyada. İnsanlar kendi bedenlerini kendi elleriyle öldürüyor, sevgiyi kendi elleriyle yok ediyorlar. Sevgi ve samimiyet yitirildiğinde ise geriye kalan âdeta bir cesettir.
Sevgi olmadığında hayat insan için çiledir; sürünür insan. Sevgisizlik büyük bir belâdır. İnsan bunun için gelmiyor ki dünyaya. Allah’ı aşkla sevmek için, aşkı yaşamak, tutkuyu yaşamak, Allah’ın rızasını kazanmak için geliyor; Allah’a kul olmak için geliyor. Allah insanlara zulmetmiyor, insanlar kendilerine zulmediyorlar. Sevgi olmalı ki insanların kendi kendini mahvetmesi, yakması sistemi dursun. Yeniden samimi sevgi, samimi arkadaşlık ve dostluk yaşansın.
Sevgi güzel ahlâklı, vicdanlı insanların işidir. Aslında çok kolay da değildir; bir pahası vardır. Kimi zaman insan mağdur olur, kimi zaman zorluklarla karşılaşır. Güzel ahlâk, vicdanı kullanmak kimi zaman zorlar insanı. Bazen maddi kayba uğrar.
Ancak Allah müminin ruhuna özel bir güç verir; bu sevgi gücüdür. Mümin, bir çiçekte, bir kuşta, bir çocukta ya da bir kadında Allah’ın tecellisini görür. Ona coşkuyla, muhabbetle, derin bir zevkle bakar; bu gerçek sevgidir. Bu sevgi, nefsani ve dünyevi tutkulardan değil, Allah sevgisinden kaynaklanan anlamlı bir duygudur.
İnsanları ve canlı cansız her 'şey'i Allah’ın tecellisi olarak görmek ve Allah için sevmek ruhta derin etki oluşturur. O zaman insandaki tutku, derin sevgi ortaya çıkar. Bu, ne romantizmden kaynaklanır ne de nefsanidir. Adeta Allah’ın verdiği altıncı bir histir. Aklı örten, mantık dışı, yapmacık, samimiyetsiz ve insanın oradan buradan gördükleriyle şekillenen komik bir duygu değil, ciddi bir histir gerçek sevgi.
Mutlu olmak için mala mülke paraya asla ihtiyaç yoktur. Çünkü mutluluğun kaynağı sevgidir. O varsa her şey vardır. Ama sevgi yoksa hiçbir şey yoktur!
Gerçek sevgi tefekkürle, zikirle, tevekkülle yaşanır ve kalbi besler. Allah sevgisi, Allah korkusu ruhun gıdasıdır. Kalp ancak böyle mutmain olur.
Bediüzzaman bizi şöyle müjdeliyor:
Sizlere müjde! Mahbuplarınızdan(sevgililerinizden) nihayetsiz firakların(ayrılıkların) yaralarını tedavi edip merhem süren bir Mahbub-u Bâkîniz var. Madem O var ve bâkidir; başkaları ne olursa olsun, merak çekmeyiniz. Belki o mahbuplarda sebeb-i muhabbetiniz olan hüsün ve ihsan, fazl ve kemâl, o Mahbub-u Bâkînin cilve-i cemâl-i bâkisinden(sonsuz güzelliğinin yansımasından) çok perdelerden geçip, gayet zayıf bir gölgenin gölgesidir. Onların zevâlleri(yok oluşları) sizleri incitmesin. Çünkü onlar bir nevi âyinelerdir(aynalardır). Âyinelerin değişmesi, şâşaa-i cemâlin cilvesini(yansımasını) tazeleştirir, güzelleştirir. Madem O var, herşey var. (Asâ-yı Mûsâ, 294)
“Ey sevgilisi olmayanın Sevgilisi,
Ey hakikat âşıklarının Sevgilisi,
Sensin her muhibbin (sevenin) sevgilisi olan Mahbûb.
Sensin her kalbin, rızasına kavuşup Kendisini görmekten başka daha hayırlı bir gayesi bulunmayan Maksud.
Ey güzel Sevgili...” (Cevşen Duası’ndan)