Yıllardır Kürt sorunu diye dillendirilen asker, polis, Türk, Kürt ve çoluk çocuk demeden acımasızca katleden PKK terör örgütünün silah bırakmasına yönelik devam eden görüşme sürecinin sessizliğinde ve 4. Yargı Paketi arifesinde BDP Tarafından düzenlenen bir panelde konuşan gazeteci yazar Nuray Mert’in kan donduran söylemleri;
"Bu salonda mutlaka sivil polisler vardır: Bu polisler de bizi dinlesin. Onlar da bu memleketin vatandaşıdır. Biz mevcut yasalara göre suç olan bir şeyi yapıyoruz. Ben de burada suç işlemeye devam ediyorum. PKK bir terör örgütü değil, bunu böyle düşündüğümüz sürece bu iş çözülmeyecektir. Bunu iktidarın da böyle düşünmesi lazımdır. Devletler kendilerine başkaldıranları 'Terör' diye tanımlar. Ama bu tanımlamanın kimseye hayrı yoktur."
Senelerdir kanla beslenen bebek katillerine PKK terör örgütü değildir demek akıl tutulmasıdır.
Nuray Mert’in açıklaması ciddiye alınacak bir açıklama olmayıp, popülist bir yaklaşımdır.
İşleyen süreci, barış süreci olarak değil de PKK terör örgütünün koşulsuz silah bırakması terörist eylemlerine son vermesi olarak düşünmek istiyorum.
Süreç, temel hak ve özgürlükler noktasında Kürtlerin beklentilerinden öte emperyalist güçlerin, PKK terör örgütünün ve siyasi uzantılarının uzun soluklu sonu olmayan beklentileridir.
Süreç ile birlikte beklentisi yüksek 4. Yargı paketi;
Adalet bakanı açıklamasında bu paketin hazırlama nedeninin Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki kötü sicilini düzeltmek, AİHM’den alınan mahkûmiyet kararlarını azaltmak, Türkiye de ifade özgürlüğünün sınırlarını genişletmektir.
Bu İleri demokrasilerde elbette ki olumlu bir gelişme. Sağlıklı düşünen hiçbir kimse özgürlük ve düşüncelerin mahkûm edildiği bir yaşam istemez.
Paket yasalaşırsa beklentisi yüksek öne çıkan önemli maddelerden birisi;
Mevcut yasada TCK 220/8 örgütün veya amacının propagandasını yapan kişiyi cezalandırıyor. Pakete göre ise, propaganda ancak cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri meşru gösteriyorsa ya da bu gibi yöntemlere de başvurmayı alenen teşvik ediyorsa suç oluşturuyor.
Bu 4.Yargı Paketi yasalaştığı takdirde PKK terör örgütünün şehir yapılanması olan KCK yapılanması ile ilgili mücadeleyi olumsuz etkileyecek ekmeklerine yağ sürecektir.
Sayıları bir hayli fazla olan KCK ‘lı tutuklularda yasa ile birlikte serbest kalacaktır.
Yasalaşması beklenen paket ‘’ PKK terör örgütü değildir’’ açıklaması gafletinde bulunan Nuray Mert ve onun gibi düşünenleri cesaretlendirmiş ve cesaretlendirmeye devam edecektir.
Umarız, kışı dinlenmiş atlatan terör örgütü koşulsuz silahlarını bırakır.
Uzun soluklu süreçte terörist başı, Öcalan’ın siyasetin içinde tahmin etmeninde şaşırtıcı olmayacağını düşünüyorum.
Af ve benzeri sonuçlar doğuran yasal değişikliklerin ne gibi yarar ve sakıncalara neden olacağı da epeyce bir tartışma konusudur.
Twitter - @daniscoban
Mail - [email protected]
"Bu salonda mutlaka sivil polisler vardır: Bu polisler de bizi dinlesin. Onlar da bu memleketin vatandaşıdır. Biz mevcut yasalara göre suç olan bir şeyi yapıyoruz. Ben de burada suç işlemeye devam ediyorum. PKK bir terör örgütü değil, bunu böyle düşündüğümüz sürece bu iş çözülmeyecektir. Bunu iktidarın da böyle düşünmesi lazımdır. Devletler kendilerine başkaldıranları 'Terör' diye tanımlar. Ama bu tanımlamanın kimseye hayrı yoktur."
Senelerdir kanla beslenen bebek katillerine PKK terör örgütü değildir demek akıl tutulmasıdır.
Nuray Mert’in açıklaması ciddiye alınacak bir açıklama olmayıp, popülist bir yaklaşımdır.
İşleyen süreci, barış süreci olarak değil de PKK terör örgütünün koşulsuz silah bırakması terörist eylemlerine son vermesi olarak düşünmek istiyorum.
Süreç, temel hak ve özgürlükler noktasında Kürtlerin beklentilerinden öte emperyalist güçlerin, PKK terör örgütünün ve siyasi uzantılarının uzun soluklu sonu olmayan beklentileridir.
Süreç ile birlikte beklentisi yüksek 4. Yargı paketi;
Adalet bakanı açıklamasında bu paketin hazırlama nedeninin Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki kötü sicilini düzeltmek, AİHM’den alınan mahkûmiyet kararlarını azaltmak, Türkiye de ifade özgürlüğünün sınırlarını genişletmektir.
Bu İleri demokrasilerde elbette ki olumlu bir gelişme. Sağlıklı düşünen hiçbir kimse özgürlük ve düşüncelerin mahkûm edildiği bir yaşam istemez.
Paket yasalaşırsa beklentisi yüksek öne çıkan önemli maddelerden birisi;
Mevcut yasada TCK 220/8 örgütün veya amacının propagandasını yapan kişiyi cezalandırıyor. Pakete göre ise, propaganda ancak cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemleri meşru gösteriyorsa ya da bu gibi yöntemlere de başvurmayı alenen teşvik ediyorsa suç oluşturuyor.
Bu 4.Yargı Paketi yasalaştığı takdirde PKK terör örgütünün şehir yapılanması olan KCK yapılanması ile ilgili mücadeleyi olumsuz etkileyecek ekmeklerine yağ sürecektir.
Sayıları bir hayli fazla olan KCK ‘lı tutuklularda yasa ile birlikte serbest kalacaktır.
Yasalaşması beklenen paket ‘’ PKK terör örgütü değildir’’ açıklaması gafletinde bulunan Nuray Mert ve onun gibi düşünenleri cesaretlendirmiş ve cesaretlendirmeye devam edecektir.
Umarız, kışı dinlenmiş atlatan terör örgütü koşulsuz silahlarını bırakır.
Uzun soluklu süreçte terörist başı, Öcalan’ın siyasetin içinde tahmin etmeninde şaşırtıcı olmayacağını düşünüyorum.
Af ve benzeri sonuçlar doğuran yasal değişikliklerin ne gibi yarar ve sakıncalara neden olacağı da epeyce bir tartışma konusudur.
Twitter - @daniscoban
Mail - [email protected]