Gençliği İyiye Yöneltmek

“Gençliği iyiye yönelten, insanlığı iyiye yöneltir.” G. Wilhelm Leibniz
 
Yaşadığımız dönem, Kur’an ahlâkının gerçek anlamda öğrenilmesine ve öğretilmesine en fazla ihtiyaç duyulan dönemdir. Özellikle îmânı kalbine yerleştirmiş gençler bu dönemde, Kur’an ahlâkına hizmette katkı sağlamak için cesaretle çaba göstermelidirler.
Söz ettiğim cesaret, mâcerâcı rûha sahip kişilerin özelliği olan cesaretten farklıdır.Kur'ân'ın tarif ettiği cesaret, Allah'a güvenip dayanmaktan kaynaklanan, hayatın her anında tevekkülü yaşama sonucu gelişen sağlam bir karakter özelliğidir. Bu, toplumda takdir gören körü körüne delice bir cesaret değildir; akılcıdır ve sonunda başarıya ulaşır.
Gençlik, Allah’ın lütfu olan en güzel çağdır ve bu dönemde yapılan ibadetler, sonsuz kurtuluşa ulaşabilmek için çok değerli vesiledir. Karşılığı, sonsuz ahirette sonsuz gençliktir. İnanan tüm gençler kutlu peygamberleri ve Allah yolundaki samimi müminleri örnek almalı, yalnızca Allah´ın hoşnutluğunu amaçlayarak çaba içinde olmalıdırlar.
Kur’an’da adı geçen peygamberlerin ve onlarla birlikte mücadele eden müminlerin çoğunluğunu gençler oluşturuyordu. Bu cesur gençler yaşlarına rağmen, imanî olgunluk ve sorumluluk bilinci içinde Allah´ın dilemesiyle birçok insanın iman etmesine vesile olmuşlardır.

Toplumda ise gençlik döneminin deli dolu geçirilen ve kontrolsüz yaşanan bir dönem olduğu düşünülür. Bu dönemde insanlar eğitim ve kariyerini tamamlar, meslek edinir, geleceklerini ve yaşlılıklarını garantiye almaya çalışırlar. Dünya hayatında tüm bu yapılanlar gençlik dönemine rastlar; bu doğaldır. İnsanın fiziksel ve zihinsel en sağlıklı olduğu, en zinde, en gözü pek ve en enerjik dönemidir bu yıllar ancak, öncelikler bunlar olmamalıdır. Asıl çaba ölümden sonraki sonsuz hayat için olmalıdır. Gençlik, din ahlâkına en iyi hizmet edilebilecek, Allah yolunda ciddi çaba gösterilebilecek, açık zihinle derin düşünülebilecek çok değerli hayat dilimidir.
 Gencin Süsü Güzel Ahlaktır
İnsanın kişilik yapısı bu dönemde oluşur; iyi ve kötü alışkanlıklar bu dönemde kazanılır. Genç, cahiliye toplumunda yerleşmiş katı alışkanlıklara ve görüşlere, yani sisteme tam olarak dâhil olmamış, din dışı telkinler onda henüz kemikleşmemiştir. Karakteri henüz yerleşmekte olduğundan, en güzel ahlâk özelliklerini kazanabilir, Allah´ın sınırları içinde hayat sürebilir. Kur’an’da da bildirildiği üzere Allah, kutlu kullarına genç yaşlarında müjdeci ve uyarıcı olarak elçilik ve peygamberlik görevlerini vermiştir.
 
Rabbimizin peygamberlikle şereflendirdiği kutlu gençlerden biri, kendisine dost edindiği Hz. İbrahim(as)’dır. Putperest olan kavmine dini tebliğ eden Hz. İbrahim’in genç yaşta olduğunu Kur´an ayetlerinden anlıyoruz.

"Andolsun Allaha, sizler arkanızı dönüp gittikten sonra, ben sizin putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım." Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye. "Bizim ilahlarımıza bunu kim yaptı? Şüphesiz o, zalimlerden biridir" dediler. "Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını işittik" dediler. (Enbiya Suresi, 57-60)

Ayrıca Hz. İbrahim(as)’ın oğlu Hz. İsmail(as) da, çocuk yaşında yaşadığı imtihanında, îmânını, teslimiyetini ve Allah´ın buyruklarına olan itaatini kanıtlayan örnek bir mümindir.
 
Aynı şekilde, Hz. İsa(as) ve onun yardımcıları olan Havariler de Allah’ın genç yaşta hidayet verdiği müminlerdir.
 Gencin Süsü Güzel Ahlaktır
Kur’an’dan bir diğer örnek de Hz. Yusuf(as)’dır. Çocukluğu, gençliği, atılan iftira ve yaşadığı zindan hayatı, müminler için hikmetli ve önemli örnektir. Hz. Yusuf´a Allah´ın genç yaşta hidayet verdiği “…Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz.” (Yusuf Suresi, 22) ifadesiyle Kur´an’da haber verilir.
 
Firavun döneminde büyük mücadele örneği gösteren Hz. Musa(as)’ın çağrısına icabet eden ve yardımcıları olanlar da, “Sonunda Musa’ya kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka -Firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla- iman eden olmadı.." (Yunus Suresi, 83)ayetiyle bildirildiği üzereİsrailoğulları´nın gençlerinden oluşur.
 
Allah’ın son peygamberi olan Resûlullah(asm)’ın tebliğine ise Mekke’nin önde gelen ailelerinin gençleri daha çok ilgi göstermişlerdir. İslâm´ı yayma konusunda Peygamberimiz (asm)’ın destekçi ve yardımcıları, bu îman sahibi gençlerdir. Peygamberimiz (asm) gençlere büyük önem vermiş, vahiy kâtibi olarak genellikle gençleri görevlendirmiş, öğretmenlik ve ordu komutanlığına tayin etmiştir. Peygamberimiz(asm)’a tabî olan bu gençlerin, Arap Yarımadası dışında da Kur´an ahlâkının tebliğinde çok önemli katkıları vardır.

İnsan, ön yargılarını kırıp hayatını gerçekçi düşünmelidir. Zaman çok hızlı geçmektedir ve yaşanan her gün, insanı yaşlılığa biraz daha yaklaştırmaktadır. Yaşlılık dönemi ise insanın zayıf olduğu dönemdir. Allah, yaşlılığında, insanda eksiklikler yaratarak, dünyanın geçiciliğini hatırlatır. Dünyadaki eksiklikler de görebilenler için, gerçek yurt olan cennete olan özlemi artırır. Bu sebeple iman eden gençler, Allah yolunda gereği gibi kulluk edebilmeyi sağlayacak gücü veren Allah´a şükretmelidirler.
Gençler, dünyanın her köşesinde Allah’ın beğendiği ahlâkın yayılmasından, çatışmaların, savaşların, acıların sürmesinden, müminlerin zulüm görmelerinden kendilerini sorumlu hissetmelidirler. Müminlerin en önemli görevlerinden olan iyiliği emredip kötülükten sakındırma ibadetini, kınayanın kınamasından korkmadan, cesaretle yerine getirmeli, çarpık görüş ve sapkın felsefelerle fikir mücadelesi yapmalıdırlar. Toplumun dayattığı ‘idol’leri örnek alarak, küreselleşen dünyada top gibi nereye vursan oraya yuvarlanmak yerine, Allah yolunda malını ve canını satmış samimi müminleri kendilerine örnek almalıdırlar. Bu çabalar –Allah´ın dilemesiyle- insanlığın aydınlık günler yaşamasına vesile olacaktır.
"Yavrum! Gençlikte, nefsin arzuları insanı kapladığı gibi, ilim öğrenilecek, ibâdet yapılacak en kârlı zaman da gençliktir. Gençlikte şehvetin, asabiyetin kapladığı anlarda, dînin bir emrini yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibâdetten çok üstün ve kıymetli olur." (Sa'dî-i Şîrâzî)
 
Fuat Türker
https://twitter.com/Fuat_Turker

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi