Arakan Müslümanlarına yapılan zulmü şiddetle kınayan Polat, “İslam dünyasından, acı haberler almaya devam ediyoruz. Yaşananlar, insan olanların kanını donduruyor. Müslümanların yaşadığı neredeyse tüm coğrafyalarda kan, gözyaşı ve zulüm tüm şekilleriyle devam ederken, Dünya istikbalinin Müslümanlara yönelik tutumundan güç alan Myanmar’daki askeri cunta son günlerde Arakan’da ki Müslümanlara yönelik sistematik zulüm ve cinayetlerini kelimelerle ifade edilemeyecek ve dayanılamayacak boyutlara taşıdı. Yıllardır, modern dünyanın gözü önünde işlenen zulüm, vahşet boyutlarını çoktan aştı. Askeri cunta, Arakan’lı Müslümanların, kendileri tarafından oluşturulmuş olan hayvanların bile yaşayamayacağı mülteci kamplarında yaşamalarına veya kaçıp gitmelerine bile müsaade etmemektedir. Modern Dünyanın insanlara reva gördüğü diğer mülteci kamplarını görenler, Arakan’da ki kampların çok farklı, çok kötü ve gerçekten yaşanılmaz, dayanılmaz olduğunu söylüyorlar. Biz burada, Mısır zindanlarında, Suriye hapishanelerinde yaşam için gerekli tüm insani ihtiyaçlardan mahrum bir şekilde yıllardır yaşamaya çalışan, kelimenin tam anlamıyla yaşam mücadelesi veren Müslümanların yaşadıklarının hafif ya da basit olduğunu söylemek istemiyoruz. Herkes Mısır ve Suriye’deki cuntaları, o cuntaların zindanlarının durumunu, o zindanlarda bulunan kardeşlerimizin, Müslüman liderlerimizin, neler yaşadıklarını, nasıl yaşadıklarını biliyor, zaman zaman sızdırılan haberlerden öğreniyor veya en azından tahmin ediyor. Şunu söylersek belki durum anlaşılabilir, Mısır ve Suriye’deki cuntaların zindanları, İsrail’in zindanlarından bile kötü diyorlar. Ancak, Arakan’da ki kamplar, zindanlar çok farklı, oralardaki Müslümanların maruz kaldığı sefalet ve zulüm çok farklı, artık gerçekten dayanılmaz boyutlara ulaşmış durumda” ifadelerini kullandı.
Yaşanan zulmün bir an önce son bulmasını temenni eden Polat, “’Rabbimiz Allah’tır’ demekten başka hiçbir suçları olmayan Arakanlılar, artık acılarını dindirmek için sadece ölümü bekliyorlar. Artık ev, bark, çoluk, çocuk, anne, baba, vatan, gelecek umutları kalmamış. Bütün umutları, ümitleri ölmek. Dünya böyle zulüm, böyle vahşet, böyle katliam görmedi. Bu masum insanlar daha ne zamana kadar bunu çekecekler? Bu acılar ne kadar sürecek? Biz, hasbelkader bu bölgede yaşayan mahcup Müslümanlar ve Ortak Değerler Platform’u olarak, başta kardeşlerimize karşı görevlerimizi hakkıyla yapmadığımız için mahcubiyetimizi, o Müslümanların yaşadıklarından dolayı duyduğumuz acı ve elemi ifade etmek istiyoruz. Kardeşlerimizin yaşadıklarını iliklerimize kadar hissediyor ve paylaşıyoruz. Hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa, geride kalanlara en yakın zamanda bu zulümden kurtuluş diliyoruz. Bu zulmü ve cinayetleri işleyenleri nefretle tel’in ederken, yıllardır hümanizma şarkılarıyla, insan hakları, demokrasi, adalet ve eşitlik iddialarıyla insanları uyutan, ama bu vahşeti sadece seyreden veya timsah gözyaşlarıyla takip eden emperyalistleri ve tutumlarını en ağır şekilde kınadığımızı belirtmek istiyor ve şunu ifade etmek istiyoruz: Mazlumların ahı ve kanı yerde kalmaz. İktidarlarını Mazlumların kanı üzerine kuranların sonu hüsrandır. Zulümle abad olunmaz. Zalimler, neye uğrayacaklarını göreceklerdir” diye konuştu.