Yağmuru Rahmetiyle İndiren O’dur

Yağmuru Rahmetiyle İndiren O’dur

Hz. Enes (ra) anlatıyor;

"Peygamberimiz ile birlikte iken, üzerimize yağmur yağdı da, Allah Resûlü (Aleyhisselatü Vesselam), yağmur suyu değsin diye, elbiselerini açtı. Bedenine yağmur isabet etti. Biz ona: “Niçin böyle yaptın?" diye sorduk.
 
Şöyle buyurdu:

Bu yağmur, Rabbimden yeni geliyor (Rabbimin henüz yeni yarattığı bir rahmetidir.)" (1)

Yağmur rahmettir, hayattır. Yeryüzünde canlı varlıkların, özellikle de insan hayatının olmazsa olmazıdır. Allah, oluşum aşamasından fiziksel özelliklerine kadar yağmuru mucizevî bir yaratışla yaratır.
 
Yağmur oluşumunun her aşaması, Kur'an ayetlerinde bildirilir. Dahası aşamaların sıralaması da bilimsel gerçeklerle örtüşür. En doğru açıklamayı Allah yapar ve bilimsel bulgulardan asırlar önce Kur'an'la haber verir.
 
Allah, rüzgârları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda Kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler. (Rum Suresi, 48)
 
Yukarıdaki ayette ifade edilen aşamaları bilimsel olarak incelersek:
 
"Allah rüzgârları gönderir..."
 
Okyanuslardaki köpüklenme ile sayısız hava kabarcığı sürekli ortaya çıkar ve su zerreleri sürekli olarak gökyüzüne fırlar. Bu zerreler rüzgârın etkisiyle atmosferin üst kısımlarına doğru yol alırlar. Aerosol denilen bu küçük parçacıklar "su tuzağı" adı verilen bir mekanizmayla denizlerden yükselen su buharını kendi çevrelerinde minik damlalar halinde toplayarak bulut damlalarını meydana getirirler.
 
"... böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp dağıtır ve onu parça parça kılar..."
 
Havadaki toz zerrelerinin etrafında yoğunlaşan su buharı sayesinde bulutların içindeki su damlacıkları çok küçük olduklarından (0.01 ile 0.02 mm çapında) havada asılı kalır ve göğe yayılırlar. Böylece gökyüzü bulutlarla kaplanır.
 
  "... nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün."
 
Toz zerreciklerinin etrafında bir araya gelen su parçacıkları iyice yoğunlaşarak yağmur damlalarını meydana getirir. Havadan daha ağırlaşan damlalar, buluttan ayrılır ve yağmur biçiminde yere düşmeye başlarlar. (2)
 
Yağmur gökten belli bir ölçü ile iner. Yağmurun sahip olduğu ölçülerden biri, her yıl dünyaya yağan yağmurun ve buharlaşan suyun ölçüsünün aynı olmasıdır. Bir diğeri ise yağmurun düşüş hızıdır. Eğer yağmur damlası kendisiyle aynı ağırlık ve büyüklükteki bir cisimle aynı yükseklikten aynı şekilde düşecek olsaydı, bu durumda tarlalara, evlere ve otomobillere zarar verecekti.
 
İnsana ve kâinata dair sayısız tefekkürü bulunan Bediüzzaman, yağmura da farklı anlamlar yükler. 'Kâinatta her varlık, lisân-ı hâliyle (hâl diliyle) Allah'ı zikreder' ifadesiyle nazarları varlığın perde arkasına, İlâhi yaratıcıya çevirir. Yağmurun, Rabbimizin bilinmeyen rahmet hazinelerinde yapıldığını ve asla başıboş olmadığını söyler.
 
"İnzâlin (indirmenin) Cenab-ı Hakk'a olan isnadından anlaşılıyor ki, yağmur katreleri başıboş değildir; ancak bir hikmet altında ve hassas bir ölçüyle inerler. Çünkü uzak bir mesafeden gelmekle beraber, rüzgâr ve hava da çarpışmalarına yardımcı olduğu halde, katreler arasında çarpışma olmuyor. Öyleyse o katreler başıboş olmayıp, gemleri, onları temsil eden meleklerin elindedir." (3)
 
Bediüzzaman, ayrıca kar taneleri gibi yağmurun da meleklerle alâkalı olduğunu ifade eder. "Yağmurun yağması, en kısa şöyle tarif edilebilir: Hava tabakasında dağınık halde bulunan su buharının zerrelerine Allah emrettiği vakit, o zerreler her taraftan 'Lebbeyk!' diyerek toplanmaya başlarlar ve bulut şeklini alıp, Allah'ın emrine hazır bir vaziyette beklerler. Yine Allah'ın emriyle bir kısım zerreler, basınç ve yoğunlaşmanın artırılmasıyla birlikte soğuyarak katrelere inkılâp ederler. Sonra kâinata konan kanunların temsilcileri olan meleklerden, o katrelere münasip yaratılan melekler vasıtasıyla o katreler, birbirlerini sıkıştırmadan ve birbiriyle çarpışmadan yeryüzüne indirilirler. Lâkin hava boşluğundaki dengenin muhafazası için, yağan katrelerden boş kalan yerler, denizlerden ve yerlerden kalkan buharlarla doldurulur." (4)
 
"Faydalarının şehâdetiyle, yağmur damlalarının ihtizazı (titreşmesi), Sen'in indirmen ve üstün kılmanladır." (5)
 
Bulutları "ağlatan", "sıkıp suyu çıkaran" ve "bardaktan boşanırcasına su" indiren Allah’tır. Dilerse bahçelerimizin ürünlerini iki kat kılan, bereketlendirip "güldüren", dilerse "solmuş, boynu bükülmüş ve kupkuru" kılan da yine O’dur.. 
 
Toplumda, yağmurdan şarkı ve şiirlerde hüzünle birlikte söz edilir.“Bak yine yağmur yağıyor, yine hüzün taneleri düşüyor yüreğime” ya da “yağmur yağıyor yine hüzün çöküyor üstüme” gibi duygusallık, karamsarlık, umutsuzluk ve keder telkin eden sözlerin aksine, yağmur rahmetin cisimleşmiş halidir. Çorak toprağa can verdiği gibi, kesilen umutları yeniden dirilten rahmettir. Rabbimizin İlâhî rahmetinin yukarıdan aşağıya inen parıltısıdır.
 
 
O'dur ki, onlar umutlarını kestikten sonra yağmuru indirir ve rahmetini serip-yayar. O, Veli'dir, Hamid'dir. (Şûra Suresi, 28)
 
 
Kaynaklar:
 
1. Ebu Davud/Edeb 114;Müslim/İstiska 13
2. www.kuranmucizeleri.com
3. İşârâtü'l İ'caz
4. İşârâtü'l İ'caz
5. 29. Lem'a'nın Tercümesi, 1.Bab, 1. Fasıl
 
 
Fuat Türker

Yazar Yazıları Haberleri