Bu haftaki konuğum İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Yrd. Doç. Dr. Gülpınar Akbulut. Sizleri onun ülkemiz için ilk kez önerilen “ulaşım enstitüleri” yazısıyla baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar.
21. yüzyılda ulaşımla ilgili gelişmeler küresel ölçekte bütün toplumları etkilemektedir. Gelişmiş ve hatta az gelişmiş bazı ülkeler, ulaşım tarihi ve coğrafyası ile ilgili çalışmaları ortaya koymak, ulaşım teknolojilerinin gelişimini takip edebilmek, ulaşım sektörünün kendi içindeki dinamikleri arasında bağlantı sağlamak ve lojistik üzerine araştırmaları yürütebilmek amacıyla ulaşım enstitüleri kurmuşlardır. Bugün İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Tanzanya ve Hindistan gibi dünyanın farklı kıtalarında yer alan birçok ülke ulaşım enstitülerine sahiptir. Hatta bu ülkelerin bazıları İngiltere’deki Demiryolu Araştırma Enstitüsü’nde olduğu gibi ulaşımda daha özel ayrışmalara gitmiştir. Ulaşım enstitüleri teknolojik gelişmelere, ulaşım tarihi ve coğrafyasına yönelik yüksek lisans ve doktora programları mevcuttur. Yapılan çalışmalar ulaşımla ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği çerçevesinde paylaşılmaktadır. Ayrıca ulaşım enstitüleri ulaşım müzeleriyle ortak hareket ettiğinden ulaşım müzelerinin korunması ve turizme hizmet etmesine de katkı sunmaktadırlar.
Türkiye, Asya, Avrupa ve Afrika arasındaki jeopolitik ve jeoekonomik konumuyla üç kıtanın geçiş güzergâhında yer alır. Bu nedenle her daim uluslararası ulaşım ağı güçlü bir ülke olmak durumundayız. Üstelik artan nüfusu ve büyüyen şehirleri arasında hareketliliği sağlayacak şehirlerarası ve şehir içi ulaşım planlamalarının sağlıklı yapılması gerekmektedir. Belirtilen gerekçelerle ülkemizde ulaşım tarihi, coğrafyası, güvenliği, lojistik ve ulaşım hizmetleri, şehir içi ulaşımı araştırma ve danışma hizmetlerini bir arada sunan ulaşım enstitülerine ihtiyaç duyulmaktadır. Öte yandan bütün ihtiyaçlara rağmen Türk Hava Kurumu Üniversitesi bünyesinde açılan Havacılık ve Uzay Bilimleri Enstitüsü dışında Türkiye’de uluslar arası ve ulusal düzeyde niteliklere sahip bir ulaşım bilimleri ve teknoloji enstitüsü veya ulaşım enstitüsü halen kurulmamış olması düşündürücüdür.
Türkiye’de açılacak ulaşım enstitüleriyle, ulaşımla ilgili farklı birçok kurum ve kuruluşun bir araya gelebilecek, ortak hedef ve amaçlar içinde hareket edebilmesi için bir çekirdek oluşturacak enstitü, ulusal ve uluslararası ulaşımda sağlıklı bir ulaşım politikasının ve yaklaşımın sunulmasına da fırsat tanıyacaktır. Ulaşım enstitülerindeki ulusal ve uluslararası yüksek lisans ve doktora programlarıyla diğer ülkelerdeki ulaşım enstitülerinin yapmış olduğu çalışmalar ve teknolojik uygulamalar takip edilebilecektir. Ayrıca kültürel mirasımızın önemli parçalarından birini oluşturan ve Türk toplumu tarafından da çok fazla bilinmeyen ulaşım müzelerinin bugünden daha iyi bir konuma gelmesine de katkı sunacaktır. Hatta ihtiyaçların tam tespiti ile Türk Hava Kurumu Üniversitesi örneğinde olduğu gibi, ulusal ve uluslararası düzeyde ulaşım alanında ülkemizi geliştiren, yeni ekonomik kaynak oluşturan, ulaşım alanında üst hedef ve amaçlara ulaşarak kendi teknolojisinin üretecek Türk mühendisleri ve ulaşımla ilgili diğer akademik yapıyı sağlayan bilim insanlarını yetiştiren ulaşım üniversitesinin kurulması ulaşım ve politikasında ileriye dönük adımların daha sağlıklı atılmasına öncülük edecektir. Bunun için ulaşım ve teknolojisi ile onun etkilerine yönelik teorik yapıyı oluşturacak üniversitelerin demiryolu, hava, denizcilik ve kara ulaşımı enstitülerini açması, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının ise bu yapıyı uygulamalı şekilde desteklemesi gerekmektedir. 21. Yüzyılda tek yönlü çalışma disiplini ortadan kalmıştır. İnsan ve mal hareketliliğini sağlayan ulaşım gelecek yüzyılın en etkin ve dinamik değerlerinden biridir. Bu nedenle disiplinler arası çalışmalarla sağlıklı ve planlı bir ulaşım ağının oluşturulması için teorik yapının iyi bir çerçeveye sahip olması, teknolojinin ulaşım üzerine yansımalarının doğru şekilde analiz edilmesi için ulaşım enstitüleri Türkiye’de acilen kurulmalıdır.