Türkiye ilk kez ABD’nin Washington’un merkezinde kurulan 180 ülkenin üyesi olduğu kısa adı İMF olan ( Uluslararası para Fonu);
11 Mart 1947 yılında faaliyete başlamasıyla 43 milyon dolarlık kota ile fona üye olmuştur.
İktisadi birçok açığı olan borca dayalı kapitalist para sistemindeki önlenemez enflasyon artışını kontrol altına almakla görevi olan İMF ile ilk borç 1961 yılında yapılan stand-by anlaşmasıyla Cemal Gürsel Hükümeti tarafından alınmıştır.
1961 Yılından bugüne kadar İMF ile 19 stand-by anlaşması yapılmış, toplamda 56,5 Milyar dolarlık borç ilişkisi kurulmuştur.
Geçmiş dönemde kısa ömürlü siyasi iktidarların yanlış ve çarpık politikalarıyla bankaların kasaları boşaltılmış, özellikle devlet bankaları zarara uğratılmış ülke borç batağına sürüklenmiştir.
Her ay kontrole gelen İMF görevlileri acı reçeteler yazarak iş dünyası ve piyasanın korkulu rüyası haline gelmiş, sokaktaki vatandaş dahi İMF ‘den gelen haberlere göre pozisyon belirler hale gelmişti.
Devletin borçlanma faizi %63, kamu borçlanmasının milli gelire oranı %74 ve enflasyon ibresi %36 göstermekte idi.
Türkiye en ağır ekonomik krizlerinden birini 2001 yılında yaşamıştır.
23,5 Milyar dolar borç devralarak tek başına iktidara gelen AK Parti Hükümeti başarılı istikrarlı ve toplumda fırsat eşitliği ile birlikte ekonomik, mali politikalar uygulayarak dün milli gelire göre % 74 olan kamu borçlanmasını %36 lara, Devletin borçlanma faizini ve çift rakamlarda seyreden enflasyonu % 6 ‘ lı tek rakamlara çekmeyi başarmıştır.
Türkiye, 422 Milyon dolarlık son anapara geri ödemesi ile ilk kez IMF'ye olan borçlarını sıfırlayarak, 52 yıllık borç serüvenini geride bırakmış 14 Mayıs tarihi itibarı ile tarih yazmıştır.