Yürümesi zorlaşmış, kulağı az duyan, kalbi tansiyonu olan öğretmenlerimin yorulmaması gerek...
Sağlığını, ruhunu dinleyeceği, tartacağı günler ekmek davasında olmamalı ve üzerindeki olumsuz durumlardan dolayı eline gelen genç nesli de kendini de yormamalıdır.
Küçücük yürekleri vardır onların yerinde duramayan. Hızlı çarpan... Ve anlaşılmaya ihtiyacı olan genç yüreklerim. Sabrı kalmayan öğretmenim o hıza ulaşabilir mi?
Biliyoruz ki eğitim hassas iştir. Bir neslin inşasını sağlar öğretmen. Suyun akışını değiştirebilecek önemli bir kesimdir onlar. Vebal boyutunda da sorumlulukları büyüktür o yüzden. Genç yüreklerle hemhal olabilmekte mi?
Sözün özü; performansın düştüğü, artık çocukların gençlerin seviyesine inilemez duruma geldiği yaşlar... Yani insanın daha çok kendisini dinlemesi gerektiği zamanlar ve zorunluluk...
İnsan yaratılmışların en şereflisidir ve az çok yoklayıp kendini, başarabileceklerini bilir...
Sağlık sorunları, yorgunluk, tahammülsüzlük, her türlü eğitim metodu ve teknolojiyi kullanamama... Bunların baş göstermesi demek verimsiz bir eğitim ve harcanmış bir neslin oluşumunu gündeme getirecektir. Belki daha iyi potansiyelli dinamik öğretmenler puanlarının azlığı nedeniyle norm fazlası olarak bekletilecekler.
Peki, neden kaynaklanıyor bu sıkıntılar. Bazen maaşının neredeyse yarıya düşmesi, geçim davası, bazen evde mahpus olma korkusu, bazen de yaşlanmışlık korkusu...
Bilgisayarı teknik aletleri açıp kapatamayan, deneyleri, gezi gözlemleri yapamayan,
Görsellik ve renk cümbüşü içinde monotonluğu hayatından çıkarmış yeni nesle cevap verememe ve tatmin edememe...
Bütün bunları düşünerek emekliliği gelmiş artık performansım yeterli değil diyen öğretmenlerime kolaylık sağlanmalı diye düşünüyorum. Onların ihtiyaçlarına cevap vermek demek gelecek nesle yatırım yapmak demektir.
Onlara farklı istihdam alanları! sağlanabileceği gibi(okullarında hafta sonu bitki yetiştiriciliği, ağaç işleri, çalgı aleti, drama vs. uygulamalı çalışmaları) örnek projeler oluşturup tecrübelerinden faydalanılabilir... Çok fazla güç ve çaba harcamadan hem çalışma hayatının içinde olacak öğretmenlerim işe yaramama, atıl duruma düşmüşlük psikolojisinden kendilerini kurtaracaklardır.
Katılan öğrencinin sayısının çokluğu çok ta önemli olmasa gerek ... Üç öğrenciyle de olsa faydalı olma gayreti... Zevk alınarak yapılan işler başarıya gider, ruhları doygun mutlu olan insanların kâinata çevreye verecekleri pozitif enerji de hesapsızdır Bunlar yapılamıyorsa bile maaşlarındaki iyileştirme onları dinlenme sürecine doğal olarak sürükleyecektir.
Eğitim işinde maddi kaygılar ödenekler çok fazla ince elendiğinde, harcamalar sınırlı tutulduğunda sonuca katlanmak gerekir... Yeni nesillerin bilgi, özgüven eksikliği, alanını iyi belirleyememe, kendindeki cevherleri tespit edemeden belki de kendi becerisiyle, ilgisiyle alakası olmayan branşlar ve mesleklerde hayata atılacaklardır.
Gelişen ve büyüyen ülkemin geleceği için; sağlıklı, düşünebilen, çalışkan nesillerin yetişmesi, mesleğini en iyi şekilde icra eden, maddi kaygıları kenara bırakıp, görevine odaklanmış, faydalı olma gayretini taşıyan genç bireylerin varlığı ve emekliliğini maddi manevi kaygılardan dolayı ertelemeyen huzurla!! yaşlılık dönemini geçirmeye şartlanmış insanlarımın mutluluğu önemlidir...
Yarınlarımız daha güzel olsun
...
Nilüfer Zontul Aktaş