Şehrimizi Düşünüyor muyuz?

Şehrimizi Düşünüyor muyuz?

Malatya"mızda yaşayan fertler olarak hepimizin üzerine düşen birçok vazifelerin olduğunu hep düşünürüm.  Zira insan olmanın en yüce özelliklerinden birisi hiç kukusuz düşünmesidir. “Eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, O, doğunun da, batının da ve bunlar arasında olan her şeyin de Rabbidir” dedi (Musa) (Şuara 28). Rabbimiz gerçekten kullarına en büyük nimet olarak aklı ve bu aklı kullanma yetisi olan düşünmeyi bize bahşetti, bu nimetlerin en yücesine biz insanoğluna bahşettiğinden dolayı ne kadar hamt etsek azdır. 

Değerli Dostlar, İnanın bir şeyler olsun satırlar dolsun diye değil de Vatanını milletine âşık bir kardeşiniz olarak hep kendi kendime düşünürüm. Düşünürken de hep şu hadis aklıma gelir. Yol kenarında boş boş oturan sahabeye gidişte selam vermeyip de; dönüşte ise bahsi geçen sahabenin elindeki çöple yere bir şeyler çizdiğini görerek, Allah Resulünün ona selam vermesi karşısında, Ya Rasulullah niçin bana giderken selam vermediniz de, dönüşte selam verdiniz?

Allah Resulü: Doğru ben sana giderken selam vermedim sen öylece bom boş oturuyordun bu yüzden selam vermedim ama dönüşte ise durum farklıydı. Zira eline bir ağaç  parçası almış onunla yerle bir şey çiziyorsun. Muhakkak ki, bir şeyler planlıyorsun ki bu sebeple hemen sana selam verdim. 

Düşünmek çok güzel bir nimet ama onu hakkıyla idrak kavramına tenavvüz  ettirene. Bu sebeple müsaadenizle bu yazımda şu konuya değinmek istiyorum. Malatya"mızın kentsel dönüşüm konusuna değinmek istiyorum. Siyasetçiler konuşuyor, konuşması lazım itirazım yok, olamazda; asıl konuşması lazım gelenler ise bu işlerin uzmanları olan mühendislerimiz, mimarlarımız, şehir planlayıcılarımız gibi bu işlerin tekniğini bilen insanların Malatyamıza gereken borçlarını ödemek için gayretli olmalarını tavsiye ederim. 

Vaktaki büyük bir âlim varmış, gününü ilimle iştigalle geçirirmiş. Yine günlerden bir gün odasında ilimle iştigal ederken odasının kapısı tıklatılmış. Âlim olan zat “giriniz” demesiyle küçücük bir kız çocuğu içeri girmiş 4-5 yaşlarında, bahsi geçen Âlim zat, buyur yavrum ne istemiştin.

Kız  çocuğu Hoca Amca, annem gönderdi bizim evde ateş  sönmüş. Biraz ateş almaya geldim mangalınızdan. (Hani çoğumuz bilir ya odun sobalarında odunlar yandıktan isi pası bittikten sonra ateş kürekleri ile odunun közleri mangala alınır. Saatlerce duran o ateş közleri ile ısınılırdı.)İşte bu âlim kardeşimizde odun sobasından çıkardığı odun közleri ile ısınıyordu o e esnada. Âlim zat derki tamam yavrum ateş al götür de hani ateş götürmek için ne getirdin. Zira elinde ateş közleri almak ve götürmek için bir kap yok. Deyince, küçük yavrucak Hoca Amca, siz müsaade ediniz ben ateş alır götürürüm.

Nasıl götüreceksin, götürde göreyim, dememle beraber, küçük yavrucak mangala yaklaştı. Önce eline maşayı aldı. Mangalın kenarından soğumuş yerinden maşayla o küçücük avucuna soğuk kül koydu. Akabinden ise elindeki maşayla avucuna koyduğu soğuk küllerin üzerine ateş közleri koydu ve teşekkür ederim, Hoca Amca, dedi ve çekti gitti.

İnanın ben bu yaşıma geldim bunu bilmiyordum. Bu küçük kız beni bu hareketiyle ihya eyledi. Dondum kaldım. Anladım ki ilim de sınır yok ben her şeyi kendim biliyorur zannederdim. Ama o küçük çocuk bana çok güzel bir ders verdi. 

Bunu şunun için anlattım. Herkes bildiğini, gördüğünü  ve duyduğunu anlatacak böylece düşünen toplum olduğumuzda inanın hiçbir sorunumuz kalmayacak. Yalnız ata ecdattan kalan yanlış uygulamalarımız var takım tutar gibi siyasi görüşler içerisinde doğru da olsa yanlış da olsa benim siyasi görüşüm ile ilintili olursa sahiplenmeye inanın ben katlanamıyorum. Zira ben eğer A siyasi görüşünden olsam dahi onların yaptıklarını olumlu ve olumsuz görüş ve düşüncelerini Rabbimizin bizlere ihsan eylediği akıl ve düşünce süzgecinden geçirdikten sonra doğru ise destekler yanlış ise yanlışın yanında asla durmam. Durmamamız da lazım.

Eğer toplumumuz bu düşünce bazında ki bir düşünce kapsamına geçmedikçe inanın biz hala geri kalmış toplumların statüsünde kalmaya mahkûmuz. Babam şucu ben de ondan olmak zorunda değilim. İnsanımızın okumasını, hatta daha ileri giderekten söylüyorum, tek tip okumadan geçerek çok sesli okumaya, çok sesli düşünmeye davet ediyorum.

Tek tip insan yetiştirmeye çalışan sistemlerin daha dünya hayatında başarıya ulaştıkları hakkında kayıt yoktur. Gelin bildiklerinizi yazın, okuyun. Bu da yetmez eleştirin. Bu da yetmez eleştirdiğiniz zaman yerine öneri getirin. Âcizane bir kardeşiniz olarak bu yazımızda “kentsel dönüşüm” dedik, çevremizde bulunan birkaç vilayetlerimize gitmek nasip oldu. Kahramanmaraş, Gaziantep ve Şanlıurfa gibi şehirlerimiz örnek vereceğim. Bu şehirlerimiz şehir içindeki çeşmekeşliği çözememişler. Zira çözmekte çok zor. Şehirlerinin uygun konumlarında yeni şehirler oluşturmuşlar. Beydağında başlayan bu kentsel dönüşümün önünü açalım bu da yetmez, Melekbaba, Taştepe, Kiltepe,Orduzu,Hanımın Çiftliği vb.yerleşim yerlerinide süratle koyalım. Ancak Beydağı Kentsel Dönüşümün başarısı diğerlerinin de önünü açacağınıda asla unutmayalım.

Kardeşim Kahramanmaraş"ta Polis Memuru iken bu şehri görmek nasip oldu. Yeni bir şehir kurmuşlar. Araştırdım, sordum. 1000 metrekareye 150 metrekare inşaat oturumu verirlermiş. Çok hoşuma gitti. Hakeza Gaziantep ve Şanlıurfa illerimizde de durum aynı. Doğunun başkenti yaptığımız Malatya da bu durum olmaması bizleri üzüyor.  

Gelin Malatyalılar olarak bu konuya el atalım. Başta yöneticilerimiz, bu işte emeği olacaklar ve halkımız olarak bir kamuoyu oluşturalım. İnanın hayırda yarışma denince, bu da bu kapsamda hayırdır. Gelin hayırda yarışalım. Malatya şehir merkezi trafik sorunu, otopark sorunu, ses kirliliği, hava kirliliği, insanların çokluğu, inanın işiniz biraz acil olsa önünüzdeki kişileri solluyamıyorsunuz. İnsanların kalabalığından kaldırımlarda yürünmüyor. Geliniz bütün Malatyalılar elinizi taşın altına koyma zamanıdır. Fikirlerinizi önerilerinizi yazınız. Ne yapılabilir. Belediyemize, valiliğimize ve bu işlerle iştigal olanlara yardımcı olalım. Bu arada Malatya"mızın bu güzel haber sitesi “Malatya Gerçek"e” teşekkürlerimizi sunarız. Zira yeni yayın hayatına girmesine rağmen maşallah halkın sorunlarını dile getiriyor.



 

                          Mehmet Emin YAĞMUR                                                            
                              İlahiyatçı-İktisatçı

Yazar Yazıları Haberleri