Dokundum, tutamadım avuçlarını,
Yol bulan hayalin gerçeği geçti...
Silmek istedim gözyaşlarını
Bir anda sürurun, hüznünü geçti...
Dindirmek istedim ıstıraplarını
Sabrın ve metanetin sızıyı geçti...
Kırmak istedim hayata dair zincirlerini
Sonsuz özgürlüğün esaretini geçti...
Yalnızlık türküne yoldaş olmak istedim...
Seninle koşan meleklerin, yalnızlığını geçti...
Dilinden şahadet türkünü duymak istedim...
Sessizlik ve sükûtun lafzını geçti...
Yürüdüğün yollardaki engeller kalksın istedim,
Semaya uzanan kanatların ayaklarını geçti...
Gençlik merdivenini ağır ağır çık istedim
Şehadete göz kırpışın ölümü geçti..
Şehadete göz kırpışın ölümü geçti..
Bir damlası ummandır gözyaşımın şehidim... Yürekler dağlanır künyeleriniz okunurken… Göğsünü yumruklayan analarınız... Metanetle duran babalarınız var ya;” Vatan sağolsun”diyen kardeşleriniz, bacılarınız...
Belki eşinizin karnında, belki de yokluğunuzu fark edemeyecek kadar küçük yavrularınız!...Hasretinize dayanabilmeleri için, hangi beşiğe beleyeceğimizi bilemediğimiz eşleriniz, nişanlılarınız!..
Masum insanlar… Suçsuz günahsızlar.. Anasının koynundan çıkıp, başlarını dayayacak omuzları bile olmadan göçüp giden genç delikanlılar!..
Allah’ın verdiği canı, Allah’tan başkasına almak düşer mi? Birbirinin dedikodusunu yapmayı bile kul hakkı sayıp affetmeyen Allah, bu zalimlikleri hangi cezayla cezalandırır hiç düşünmezler mi?
Kalan yavrucaklar nasıl ne şekil büyür bilir misiniz? Babasızlık sinmiş duvarlarda sessizlik nasıldır bilir misiniz? Gencecik yaşında temeli yıkılan, her gece başını koyduğu yastığı gözyaşıyla sulayan, evladına hem anne hem baba olan gelinlerin feryadını bilir misiniz?
Merhamet böyle uçup gidince vicdanlardan; insanlığa kör ,sağır, dilsiz kalıyormuş demek ki insan sanılan insan!..
Ey toprak! Bağrını açtığın yiğitlerime yumuşacık döşek ol ,
‘Emanetlerinizi incitmiyorum ’de, yetim çocuklarına, kınalı gelinlere!
Sarıl onlara analarının sarıldığı gibi,
Kucakla onları yavrularının kucakladığı gibi...
Sevdalarını gömdükleri yüreklerine sırdaş ol...
Doyamadıkları gençliklerine bahar ol, yaz ol...
Üşütme ellerini yorgan ol,örtü ol..
Ey toprak!
Koşup sana gelmiş şehidime
Huzur ol, genişlik ol…