Hayatı hızlı yaşamak zorunda olduğumuz günümüz şartlarında gelişen ve değişen yaşam standartlarına, teknolojik imkânlara, kolay ulaşılabilirliliğe rağmen hâlâ çözmede yavaş davrandığımız, pratik hareket edemediğimiz, işleri kolaylaştırmak yerine yanlış kararlar verip gereksiz yere zorlaştırdığımız bir zihniyet içerisindeyiz. Çözüme odaklı düşünmeyen; saniye farkıyla saatleri, günleri ve parayı ziyan eden kötü bir anlayışımız var.
Birçoğumuzun hemfikir olduğunu düşündüğüm bu konuya köşemde yer vermemin temelinde benzer olaylara şahit olmamdan kaynaklanan bir duyarlılık olsa da en son yaşadığım olay, bu konuyu köşeme taşımam konusunda beni harekete geçirdi. Önceki hafta bir iş münasebetiyle Ankara’ya yaptığım seyahat sonrası Türkiye’nin en büyük havayolu şirketlerinden birinin uçağı ile Malatya’ya dönüş yoluna çıktım. Uçak havalanıp yolculuk başladıktan yirmi dakika sonra kaptan tarafından bir anons yapıldı. Kaptan, Malatya Havaalanının kar nedeniyle inişe uygun olmadığını, tekrar Ankara’ya dönüleceğini söyledi. Yolcular arasında memnuniyetsiz sesler yükselse de karar verilmişti ve sorgusuz sualsiz Ankara’ya dönmek zorunda kaldık. Uçağa binen birçok yolcu için zaman önemliydi çünkü çoğu, çalışan, bir sonraki gün işlerine yetişmek zorunda olan insanlardı. Havayolu şirketi, yolcuları otellere yerleştirerek bu gecikmeyi kısmen de olsa telafi etmeye çalışıyor, onlarca yolcu için hesapta olmayan binlerce lira masraf yapıyor ancak yapılan bu masraf, bir gün sonra bulunmaları gereken yerde bulunamayan insanları, memnun edemiyordu.
Olayın çözümü çok zor değildi aslında. Pratik düşünüp hızlı karar vererek bu sorun herkesi memnun edecek şekilde çözülebilirdi. Havayolu şirketi, uçağı Ankara döndürmek yerine hava şartlarının uygun olduğu Elazığ’a yönlendirmiş olsaydı ve buradan da bir saat on beş dakika süren karayolu yolculuğu ile Malatya’ya taşısaydı ne yaptığı binlerce liralık masrafı yapmak zorunda kalırdı ne de insanların zamanlarını ziyan edip memnuniyetsiz ifadeleri ile karşı karşıya kalmak kalmazdı. Yolculuk her ne kadar Ankara- Malatya seferi şeklinde planlansa da pratik düşünülüp son anda Ankara- Elazığ seferine dönüştürülebilirdi. Temel mantığı insana hizmet vermek olan böyle bir kuruluşun bu iki il arasındaki yakın mesafeyi düşünüp hızlı karar vermesi sorunun kolaylıkla çözülmesine imkân verebilecekti.
Yine birkaç yıl öncesinde yaşadığımız bir sorunu düşündüğümde aynı pratik düşünme mantığını tekrar devreye sokmamız gerektiği fikrine ulaşıyorum. Malatya’da görev yaptığım eğitim hastanesinde birkaç yıl öncesinde hiç romatoloji uzmanı olmadığı hâlde çok yakın mesafede bulunan Elazığ Eğitim Hastanesinde beş romatoloji uzmanı bulunmaktaydı. İnsanlar Malatya’da hizmet almak yerine, Elazığ’a gitmek zorunda kalıyordu. Oysaki çözüm yine çok basitti. Orada çalışan doktorlardan birinin ya da ikisinin Malatya Eğitim Hastanesine gelmesi sorunu ortadan kaldıracaktı.
Temel prensibi insana hizmet olan bütün kurum ve kuruluşların karar mercilerinin kalıplaşmış düşüncelerden, dar görüşlerden, yavaş işleyen zihinlerden arındırılması daha hızlı, daha pratik, daha analitik düşünen zihinlerle donatılması hem bu kurumlara olan güveni artıracak hem de hizmet alan insanların buralardan memnuniyetle ayrılmalarına fırsat verecektir. Bu sayede ne gereksiz paralar harcanacak ne de çok değerli olan zamanlarımız boş yere çalınmayacaktır.