Öncelikle Yüce Rabbim (c.c.) taksiratını affeylesin.
Bizim makalemize konu olacak ne yapmış olabilir, 4 Ocak 2011 tarihinden itibaren ulusal ve uluslararası basında yerini almış, almaya da devam edecektir. Çünkü patlamaya hazır gayri nizami bir düzeneğe fitil olmuş ve ateşleme görevini canı ile yapmıştır.
Tunus devleti kuzey Afrika’ da Akdenize kıyısı olan, resmi dini İslam ve halkının %99,3 müslüman bir Arap İslam ülkesidir. 1574 yılında Osmanlı İmparatorluğunun egemenliğine giren Tunus , 1881 yılında Fransa sömürgeciliği altına girmiştir. 1881 yılında başlayan Fransa sömürgeciliği 20 Mayıs 1956 yılında bağımsızlığını ilan ederek Tunus Cumhuriyet devleti kurulmuştur. İlk Cumhurbaşkanlığına yine Fransa da hukuk eğitimi almış ve sömürgeci devlet güdümünde olan Habib Burgiba getirilmiştir. Habib Burgiba’nın 1956 yılında başlayan ve 31 yıl süren Tunus Cumhurbaşkanlığı 1987 yılında Zeynel Abidin Bin Ali tarafından yapılan darbe ile son bulmuştur. 1987 yılında başlayan ama anlayış yönünden bir önceki cumhurbaşkanından farkı olamayan Zeynel Abidin Bin Ali yönetimi 15.01.2011 tarihine kadar devam etmiştir. Şu demokrasiye bakar mısınız? 54 yıllık geçmişe sahip Tunus Cumhuriyetinin bugüne kadar iki cumhurbaşkanı olmuştur. Ülkemizde de 27 yıllık süreçte iki cumhurbaşkanı, toplamda ise 11 cumhurbaşkanı görev yapmıştır. Bizim makalemize konu olan Muhammed Bouazizi , 1984 Tunus doğumlu 26 yaşında seyyar satıcılık yapan yani işsiz bilgisayar mühendisi. Seyyar satıcılık yaparken 17 Aralık 2010 tarihinde zabıta görevlilerince yakalanıp seyyar arabasına el konuluyor. O da hakkını aramak için valiliğe gidiyor ama kapılar yüzüne çapılıyor. Derdini anlatacak bir demokrasi zemini bulamıyor. Adaletsizliğe, Haksızlığa ve gayri nizami düzene bir başkaldırı olarak üzerine yanıcı madde döküp kendini yakıyor. Yaklaşık üç hafta süren yaşam mücadelesi sonucun da 04 Ocak 2011 tarihinde Hakkın Rahmetine kavuşuyor. Kendisi, Haklının hakkını alacağı, herhangi bir adaletsizliğin olmadığı gerçek aleme irtihal etmiştir.
Ama arkasında daha sonradan adını Yasemin devrimi diye adlandırılan halk devriminin fitilini ateşleyen baş aktör olmuştur. Tunus halkı Muhammed Bouazizi’ nin vefatının ardından ve arkasından bu olaya benzer birkaç olayın daha cereyan etmesi ile sokak gösterileri ile topsuz, tüfeksiz ve sopasız olarak 23 yıllık diktatörlüğe son vermiştir. Diktatör ise ülkesini terk etmek zorunda kalmıştır. Tunus da Muhammed Bouazizi’nin haksızlığa karşı kendini feda etmesi ile başlayan gösteriler, diktatörlükle yönetilen diğer bölge ülkelerine de sıçramış bulunmaktadır. Umarız ki haklının galip geldiği şeffaf, adaletin olduğu demokrasili yönetimler ortaya çıkar. Tem menimiz odur ki Tunus halkının yaşadığı 54 yıllık adaletsizlik ve haksızlıklar bir daha geri gelmesin. Gelen gideni aratır tarzında bir sosyal gelişme yaşanmasın. En büyük görev yine Yasemin devrimini yapan Tunus halkına düşmektedir. Bir diktatörün ardından yeni bir diktatörü iktidar yapmasınlar. O zaman Muhammed Bouazizi’nin ruhu şad olmaz.
Şunu da unutmamak lazım “zulüm ile abad olanın, kahr ile berbad olacağı”nı düşünüyorum. Benim burada düşünmem bir anlam ifade etmez. Önemli olan fert olarak herkesin düşünmesi gerekir. En fazla düşünmesi gerekenler ise iktidarı elinde bulunduranlardır.
Bir sonraki yazımız için, şimdiden
Hira Bismillah.
Murat DEMİR
Mali Müşavir