Türk Ocağı Malatya Şubesi tarafından ocak salonunda her hafta düzenlenen sohbet toplantısının bu haftaki konuğu, Komando Recep lakaplı Recep Alyamaç oldu.
Yoğun bir katılımın olduğu Sohbet öncesinde Gülhan Haliloğlu tarafından deprem felaketinde yaşamlarını kaybeden vatandaşlarımızın ve şühedanın ruhlarına ithafen Kuran tilaveti yapıldı.
Türk Ocağı Malatya Şube Başkanı Nadir Günata, programı açılış konuşmasında, "Bu hafta sohbet konuğumuz olan Recep Alyamaç namıdiğer Komando Recep’ti. Aslen Zaza olan Recep Alyamaç 80 öncesi bu bölgede çok ciddi faaliyetler yapan bir mücadele adamıdır. Değerli büyüğümüz Recep Alyamaç’a vakit ayırıp Ocağımıza teşriflerinden ötürü şükranlarımızı sunuyoruz." dedi.
Türk Milliyeçiliği fikrinin yılmaz savunucusu olan Komando Recep “bizim milliyetçiliğimiz ırk milliyetçiliği değil, kültürel milliyetçiliktir. Bize siz Kürtsünüz diyorlar. Bizler özbe öz Türk’üz” diyerek başladığı konuşmasında özetle şunları söyledi:
“Bu Ocağa girerken sanki de bir oksijen çadırına girdim. Bizim kuşağımız böyledir. Birbirimizi gördük mü sanki babamızı, kardeşimizi,anamızı, halamızı, görmüş gibi oluyoruz. Biz böyleydik. Malatya’da bir ülkücü kardeşimin ayağı taşa değse Hakkari’dekinin, Hakkari’dekinin ayağı taşa değse Balıkesir’dekinin içi sızlardı. Birliğe, beraberliğe, tesanüde ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde 50 sene önceki birlik ve beraberliğimiz Allah bize tekrar nasip etsin. Bölücü hainler bizim gibi değiller. Bu duyguyu çok taze tutuyorlar. Medyadan takip ediyorum bazı kanallarını. 100’ün üzerinde Kürtçü parti –çoğu marksist, leninist kökenli- bir araya gelmişler yaptıkları tek şey şu: dinin, ırkın ne olursa olsun Kürt ulusal birliğini kuralım diyorlar. Şimdi adamlar bunun peşinde ama biz bu memlekette özü Türk, kendi Türk, ecdadı Türk elli parça olmuşuz. Çok üzülüyorum milliyetçilerin bu durumuna. Bizim nerede olduğumuz hiç önemli değil, nasıl durduğumuz önemlidir. Birbirimize fırsat vermemiz, toleranslı davranmamız lazımdır.
“Bu Ocağa girerken sanki de bir oksijen çadırına girdim. Bizim kuşağımız böyledir. Birbirimizi gördük mü sanki babamızı, kardeşimizi,anamızı, halamızı, görmüş gibi oluyoruz. Biz böyleydik. Malatya’da bir ülkücü kardeşimin ayağı taşa değse Hakkari’dekinin, Hakkari’dekinin ayağı taşa değse Balıkesir’dekinin içi sızlardı. Birliğe, beraberliğe, tesanüde ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde 50 sene önceki birlik ve beraberliğimiz Allah bize tekrar nasip etsin. Bölücü hainler bizim gibi değiller. Bu duyguyu çok taze tutuyorlar. Medyadan takip ediyorum bazı kanallarını. 100’ün üzerinde Kürtçü parti –çoğu marksist, leninist kökenli- bir araya gelmişler yaptıkları tek şey şu: dinin, ırkın ne olursa olsun Kürt ulusal birliğini kuralım diyorlar. Şimdi adamlar bunun peşinde ama biz bu memlekette özü Türk, kendi Türk, ecdadı Türk elli parça olmuşuz. Çok üzülüyorum milliyetçilerin bu durumuna. Bizim nerede olduğumuz hiç önemli değil, nasıl durduğumuz önemlidir. Birbirimize fırsat vermemiz, toleranslı davranmamız lazımdır.
Ülkücü adalette Hz. Ömer gibi, cesarette Hz. Ali gibi, sevgi dolu olmada Hz. Osman gibi ve sadakatte de Hz. Ebubekir gibi olmalıdır ve öyledirler de zaten. Ülkücüler Hz. Ali’nin cesaretine talip olmuşlardır. Ama diğer hasletlere de talip olmalıyız. O günkü şartlarda silah yok, para yok, kimlik yok. Allah askerimize, polisimize zeval, noksan vermesin. Allah onlardan razı olsun. Ama devlet onların silahını vermiş, maaşını da veriyor,kimliğini de vermiş. Biz o mücadeleleri yaparken hiçbirşeyimiz yoktu. Hepimiz fakir aile çocuklarıydık. Ezanı Muhammedi susmasın, bayarak inmesin, Türk’ün son bağımsız kalesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti bölünmesin diye 18’li yaşlarda kendimizi bu işlerin içinde bulduk. İyi ki de bulmuşuz, elhamdulillah. Ülkücüler yani bizler olmasaydık Türkiye Afganistan olmuştu, Türkiye yoktu. Rusçu komünizm tehlikesini görmeyen, Çekoslovakya’nın, Yugoslavya’nın işgalini görmeyen Afganistan’da bir kısım gençler de bu gelişmelere çanak tuttular. Ancak ne zaman ki Rus tankları Afganistan’a girince gençler bombaları bağlayıp tankların önüne yattılar ama iş işten geçmişti. Bizler bu tehlikenin farkına vararak ciddi bir mücadele verdik. Hafife alınacak bir mücadele değildir. Bu mücadelede bize ufuk açan, vizyon kazandıran, liderlik yapan Başbuğ Alparslan Türkeş’tir”. 80 öncesi dönemde yaşadıkları bazı olayları ayrıntılarıyla ve şahitliği ile anlattı.
Recep Alyamaç'a Türk Ocağı Malatya Şubesi Başkanı Nadir Günata tarafından günün anlam ve önemine binaen bir plaket takdim edildi. Ardından Recep Alyamaç kendi yazmış olduğu "Komando Recep" isimli kitabını imzalayarak, sohbet programına katılanlara hediye etti.
MHP Malatya eski milletvekili ve Eski İl Başkanı Fahri Yüksel de, kısa bir konuşma yaptı. Yüksel konuşmasında vekillik dönemindeki anılarını anlattı.