Kişisel gelişim kitaplarının piyasada satılan kitaplar içinde pazar payı %20’ye ulaştı. Diğer bir deyişle, satılan her beş kitaptan biri kişisel gelişim kitabıdır. Neden insanlar bu kitaplara bu kadar talep gösteriyor? Bunun nedeni; kişilerin ‘acıdan kaçıp mutluluğa ulaşmak istemesi’ dir.
Dünyadaki her şeyin iyi ve kötü tarafı olduğuna göre kişisel gelişim kitaplarının da kötü tarafı olabilir mi? Biliyoruz ki aspirin gibi mucize bir ilacı, ağrı kesici, romatizmal hastalıklar ve kanı sulandırmak amacıyla damar sertliği olmak üzere üç farklı amaç için kullanabiliyoruz ama midesinde ülser, gastrit gibi şikâyetleri olan insanlarda veya kanamaya eğilimi olanlarda kullanıldığında ise mide kanaması veya beyin kanamasına neden olup ölümlere yol açabilmektedir.
Bu noktada psikolojik danışmanlık ve rehberlik uzmanı Yrd. Doç. Dr. Baki Duy’un görüşlerine yer vereceğim.
Kişisel gelişim kitabı alırken başlangıçta yazarın özgeçmişine bakmalıyız. Birçok kitapta ya yazarın özgeçmişi yoktur ya da yazar bu konuyla bilimsel olarak değil ‘el yordamıyla’ ilgilidir. Bu durumda yazılan kitap kendi içinde tutarlı gibi görünse de anlatılanlar bilimsel deney ve gözlemlere dayanmamaktadır.
Çoğu bilimsellikten uzak bu kitapların özeliklerinden biri de ticari kaygı ile yazıldıkları için isimlerinin çok çarpıcı olmasıdır: “On dakikada kişi analizi”, “Beş dakikada ikna sanatı”, “On adımda liderlik” vb. Yapılması istenen şeyler akıla ve bilime uymamaktadır. Sonuçta etkileri ‘saman alevi’ gibi geçici olmaktadır. Buna ‘Sindirella etkisi’ de diyebiliriz. (Gece 24’den sonra gerçek ortaya çıkmakta). Gereksiz yere insanların hayalleriyle ve duygularıyla oynanmaktadır çünkü davranış ve düşünce değişikliği kısa zamanda olmaz, bu bir süreçtir.
Kişisel gelişim kitabı alırken dikkat edeceğiniz diğer bir konu da anlatılan konun sizin yapınıza, pozisyonunuza, şartlarınıza uygun olmasıdır. Örneğin herkesin lider olması gerekir mi? Lider olması gerekmiyorsa önüne büyük hedefler koyup sonradan hüsrana uğramanın ne anlamı olabilir? Başka bir örnek verirsek, her zaman karşımızdaki insanları ikna etmek için çabalayıp egomuzu tatmin mi etmeliyiz? Yoksa inandıklarımızı karşı tarafa anlatıp karşıdaki kişinin değerlendirmesine mi bırakmalıyız? Belki de, bazen ikna için uğraşmak bazen de anlatıp karşı tarafa düşünme fırsatı vermek daha doğru olabilir mi? Diğer bir deyişle kişisel gelişim kitaplarında yazılanlar matbu (klişeleşmiş) reçetelerdir, hâlbuki insanların her biri ayrıdır, özeldir.
Kişisel gelişim kitaplarının istenmeyen diğer bir yan etkisi de; bu kitapları okuyanlar bencilleşip sadece kendilerini yükseltmek için çaba içine girmektedirler. Sosyal projelerden uzaklaşmaktadırlar. Diğer bir deyişle toplumun sorunları onların sorunu olmaktan çıkmaktadır.
Kişisel gelişim kitapları sihirli kitaplar değillerdir, belki kısa süreli mutluluk verici haplar olabilir.