İslam’da Merhamet

İslam’da Merhamet

Merhamet etmek; acımak, şefkat göstermek demektir. Yüce Allah, kelamına rahmetine vurgu yaparak başlıyor. Besmele ile başlayan Fatiha suresinde iki kez Allah’ın Rahman ve Rahim isimlerine yer veriliyor. Kuran’ın bir ismi de rahmettir. (Yunus 57) “O'nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır.” (A'raf, 156), “O, merhametlilerin en merhametlisidir.” (A'raf, 151)
 
Kendisine Kur’an’ın indirildiği, Hz. Peygamber de, “Âlemlere Rahmettir.” (Enbiyâ 107) “Andolsun ki, içinizden size sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, mü'minlere şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir.” (Tevbe, 128)  “O vakit Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi.” (Âl-i İmran,159)
 
Merhamet, Yüce Allah’ın, peygamberlerin ve gerçek müminlerin en büyük özelliğidir. Yüce Allah şöyle buyurur. “Sana uyan müminlere (merhamet) kanadını indir.” (Şuara,215) “Muhammed Allah’ın Resulü’dür. Beraberinde bulunanlar da kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler.” (Feth,29)
 
 Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Yüce Allah’ın mümine olan merhameti, şefkati, acıması bir annenin çocuğuna olan merhametinden daha üstündür.” (Buharî) “Allah’ın yüz rahmeti vardır. Bunlardan birini yeryüzüne indirmiştir, yaratılmışlar bununla birbirine karşı merhametli davranır. At, yavrusuna basmamak endişesiyle ayağını bu sayede kaldırır. Doksan dokuz rahmetini ise kıyamete saklamıştır.” (Buharî) “Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler.”(Tirmizî, Ebû Dâvud) “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Buharî, Müslim) “Bağışlamayan kimse bağışlanmaz.” (İmam Ahmed)
 
Değerlerin ve ölçülerin tersyüz olduğu, ilkelerin ve anlayışların gerilediği, silahların konuştuğu ve canların ucuzladığı çağımızda, Ben tok olayım da başkası açlığından ölürse ölsün bana ne. Sen çalış ben yiyeyim, senden emek benden yemek gibi merhametten yoksun bencil insanlar hızla çoğalmaktadır.
 
İslam coğrafyasında meydana gelen hadiseleri yakından izlediğimizde gördüğümüz manzara ürkütücü, bir o kadarda düşündürücüdür. İnsanlar arasında adeta sevgi ve merhamet tükenmiştir. Yönetenlerle yönetilenler arasında merhamet bağı kopmuştur. İktidar gücünü elinde bulunduranlar, siyasi, ekonomik ve sosyal bir kısım kaygılarla, Müslümanların inancına, yeraltı ve yerüstü zenginliklerine göz diken güçlerle ittifak yapmakta ve Müslümanlara yapılan zulümlere ortak olmaktadırlar. İşte Suriye bunun en bariz örneğidir. Patlayan bombalar, kaçırılan insanlar, namusu kirletilen kadınlar ve toplu katliamlar… Ne oldu bize, neden bu kadar merhametsiz ve acımazsız olduk. Nerdesin ey Merhamet!
 
Rahmetli Necip Fazıl ne Güzel demiş: Ne duruyorsunuz sökün sahte su borularını. Ev ev merhamet şebekesi kurun. Tepelerinizdeki çatıları da yıkın, göklerle temasa geçin. O zaman göreceksiniz ki, acı su borularından kendi kendine tatlı su akacak ve başlar üstüne güneşe yol veren kubbeler yükselecektir.
 
Biz birbirimize merhamet edebiliyor muyuz? Evlerimizde merhamet egemen mi? Evlerden evlere merhamet şebekelerini kurabildik mi? Ülkelerden ülkelere merhamet şebekelerini kurabildik mi? Merhamet köprüsü kurulmadıkça ve biz birbirimize merhamet etmedikçe yüce Allahın da bize merhamet etmeyeceğini unutmayalım.
 
Seriyy-i Sakatî şöyle der: “Bir gün Bağdat çarşısı yanmıştı. Birisi koşarak bana geldi ve Bütün Bağdat çarşısı yandı, bir tek sizin dükkânınız kurtuldu. Gözünüz aydın! Dedi. Ben de diğer dükkânı yanan kardeşlerimi düşünmeden kendi nefsim adına; Elhamdülillâh! Dedim. Ancak otuz yıldan beri bu gaflet anım için istiğfar ederim.” (Hatîb el-Bağdâdî, Târih, Zehebî, Siyer)
 
Yazımızı, bir hadis mealiyle bitiriyorum: Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Müminler merhamette bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut, rahatsız olduğu gibi, Müslümanlar da birbirine acımalıdır.” (Buharî)
 
Rabbimiz, Suriye’deki, Filiskindeki, Libya’daki, Mısır’daki, Özbekistan’daki, Doğu Türkistan’daki, Kafkasya’daki ve diğer tüm İslamî beldelerdeki kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntıları, Sen görüyorsun. Allah’ım! Zalimlere fırsat verme ve onların iktidarlarını başlarına geçir! Allah’ım! Kardeşlik bilinciyle bilinçlenmeyi bizlere nasip et! Allah’ım! İslamî yaşam ile bizleri izzetlendir. Şüphesiz ki, Sen her şeye kadirsin.
 


Mehmet Emin YAĞMUR
Orduzu Kireç Ocağı Camii İmam-Hatibi
İlahiyatçı-İktisatçı
yagmurhoca@hotmail.com
www.kirecocagicami.com
05369696634

Yazar Yazıları Haberleri