İnsanlığın refah ve mutluluğunu gaye edinen Yüce Dinimizin haram ve yasak kıldığı kötü huylardan biride israftır. İsraf, fert ve toplumu yoksulluğa ve felakete iten, cemiyeti yıkan korkunç afetlerin başında gelir. Kişinin sahip olduğu maddi ve manevi varlıkları lüzumsuz ve ölçüsüz olarak sarf ve telef etmesi israf; yeni ve zamanı geldiği halde onu harcamayıp tutmak ta cimriliktir.
Yüce Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’de: "Yiyiniz, içiniz ama israf etmeyiniz, çünkü Allah müsrifleri (saçıp savuranları) sevmez."*' Diğer bir ayeti-i kerimede ise:"Gerçekten saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür."'buyurmuştur.
Gerek malı kazanırken ve gerekse harcamasını yaparken dikkatli olmamız, harama bulaşmamamız icabeder. Burada başkasına zarar vermeden kazanma. Ölçülü ve faydalı yerlere harcama esas alınmalıdır."Mal benimdir" deyip israfa ve lükse dalınmamalıdır. İsraf; kazancın, ferdi ve toplumsal bir menfaat gözetilmeksizin rastgele elden çıkarılmasıdır. İsrafın kötü bir alışkanlık olduğunu bildirmekten amaç. Sizleri cimriliğe sevk etmek değil; serveti harcamada ölçülü olmaya teşviktir. Bir ihtiyacı gidermek için elbette gereken masraf yapılacaktır ama ölçü kaçırılmayacaktır.
Yurdumuzda, özellikle büyük şehirlerimizde israf edilen, çöplere atılan ekmeklerin değeri milyarları aşmaktadır. Yapılan hesaplara göre üç büyük şehrimizdeki yıllık ekmek israfı ortalama bir milyon tonu bulmaktadır. Hâlbuki Allah Resulü bir Hadis-ı Şeriflerinde şöyle buyururlar."Ekmeğe saygı gösteriniz, Allah, (c.c) ekmeği saygıya layık görmüştür, ekmekle beraber gökten bereket indirirlerden bereket çıkartır. Ekmeğe saygı göstermeyen milleti Allah açlık belasına çarptırır."
Dolaplarda, sandıklarda biriktirilen kat kat giyeceklerin israf olmadığını söylemek mümkün müdür? Enerjiden tutun ekmeğe ilaca ormana ömüre ve vakte varıncaya kadar her şey israf edilmektedir. İçki, kumar, kin ve düşmanlıklarla vücutlar israf edilmekte, dedikodu ve zanda bulunmak suretiyle vakitler israf edilmektedir. Diğer bir israf çeşidimiz de düğünlerimizdir. Bugün gerek sünnet ve gerekse evlilik düğünlerinin birçoğu ölçülü olmaktan çıkmış, tam bir israf denizi haline gelmiştir. Evlenen kimseler lüzumsuz harcamalar altında iyice ezilmektedir.
Toplum olarak en büyük kaybımız zaman israfıdır. Öğrencilerimiz; öğretmenimiz, memurumuz, işçimiz, halkımız topyekûn zaman israf hastalığına tutulmuşuz. Zamanlarımızı oyun ve oyalamalarla geçirmekteyiz. Oturmak için bir odaya, yemek için bir dilim ekmeğe, bir kaşık çorbaya, giyinmek için bir elbiseye, ihtiyacı olan binlerce insanımızın olduğu memleketimizde kuş tüylü yataklarda yatanlar, sofralarında çeşit çeşit yiyecek ve içecek bulunduranlar yaptıkları partilerle, kokteyllerle milyarlarca harcamalar yapanlar, yaptıkları israfın dehşetini anlamak için Mahşerimi bekliyorlar?
Allah’a Teâlâ şerefli kitabımız Kur'an-ı Kerim'de, Mü’minin vasıflarını sıralarken şöyle buyurmaktadır; Onlar ki harcadıkları zaman israf etmezler, cimrilikte yapmazlar ve harcamaları bu ikisi arasında olur. Allah Resulü de: "İsraf etmeksizin, kibre kapılmaksızın ye, iç giy ve ( fakirlere ihtiyaç sahiplerine) tasadduk et." buyurmaktadır. Evet, fert ve toplum olarak huzurlu olmak, geleceğe güvenle bakmak istiyorsak. Savurganlığın her çeşidine son vermeliyiz. Lüks ve israfa dur demeliyiz. Artı fakir fukaranın, yetimin, kimsesizin zekât haklarını zenginlerimiz mecburen vermelidir. Zira Hz. Ebu Bekir fakirin hakkı olan zekâtı vermek istemeyenlere ordu gönderdiğini asla aklımızdan mesaj olarak çıkarmayalım.
Mehmet Emin YAĞMUR
Orduzu Kireç Ocağı Camii İmam-Hatibi
İLAHİYATÇI-İKTİSATÇI
- Araf Suresi–31
- İsra Suresi–27
- Ti-Mekasid-iıl Hasene Sh.7
- Furkan Suresi 67
- Ahmed. Muhtarulehadis sh:111