Adıyaman Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Fatma Sevra Baştacı, gebelikte yüksek tansiyona dikkat edilmei gerektiğini söyleyerek uyarılarda bulundu.
Op. Dr. Fatma Sevra Baştacı, gebelikte hipertansiyon, anne ile bebek hastalıkları ve ölüm nedenlerinin en önemli nedenlerinden olduğu için çok önemli bir sorun olduğunu ifade ederek konuyla ilgili bilgiler verdi. Baştacı, “Gebelikte hipertansiyon, anne ve bebek hastalıkları ve ölüm nedenlerinin en önemli nedenlerinden olduğu için çok önemli bir sorundur. Örneğin eğer gebe yüksek kan basıncına sahipse bu plasentaya yetersiz kan akımı olmasına sebep olabilir. Bebeğin, ihtiyacı olan oksijen ve besini düşük miktarda alması demektir. Bu durum bebeğin büyümesini yavaşlatabilir.Gebelikte hipertansiyon, 6 saat içinde yapılan iki ayrı ölçümde, kan basıncının yani tansiyon ölçümünün 14/9 yani 140/90 mmHg üzerinde ölçülmesi gebelik hipertansiyon olarak kabul edilir" dedi.
Opr. Dr. Baştacı, küçük tansiyon 11 ya da 110 mmHg’dan yüksek ise tanı için 6 saat beklenmesi gerekmediğini vurgulayarak, ’İlk gebeliklerde, önceki gebelikte preeklampsi öyküsü olanlarda, gebelikten önce hipertansiyon öyküsü olanlarda, 35 yaş üstündeki gebelerde, çoğul gebelik durumlarında, şeker Hastalarında ya da böbrek hastalığı gibi hipertansiyon ve idrardan protein kaybedilen durumlarda, şişman gebelerde, kollagen doku hastalıkları, antifosfolipid sendromu, bağışıklık sistemi bozuklukları olan gebelerde görülme riski artar. Gebelikleri boyunca çalışmak zorunda olan ve dinlenme fırsatı bulamayan anne adaylarında da risk yükselir” şeklinde konuştu.
Hamilelikte yüksek tansiyon hastalıklarının üç grupta sınıflandırıldığını belirten Baştacı, “Preeklampsi kelime anlamı olarak kasılma öncesi anlamına gelir. Gebeliğin 20. haftasıyla doğumdan sonraki 1. haftanın sonu arasında, hipertansiyon ve albüminüri veya ödemin oluşmasıdır ve sebebi bilinmemektedir. Gebelik döneminde beliren, nedeni bilinmeyen tansiyon yükselmesinin meydana getirdiği, idrarla albümin kaybı ve normalde damarlar içinde tutulması gereken sıvının büyük kısmı vücut boşluklarına kaçarak aşırı kilo alımına ve ödem oluşmasına yol açar, ailesel özellik gösterir. Genellikle ilk hamilelikte olur. Önceden mevcut kronik hipertansiyon zemininde gelişebilir. Preeklampside anne ve bebek için risk artmıştır. Preeklampsiyi konvulziyonlarla (kasılmalarla gelen nöbet) seyreden eklampsi takip edebilir.
Gebelik esnasında dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birisi, hafta da alınan 2 kilodan fazla kilo artışı preeklampsinin habercisi olabilir. İdrar miktarının azalması veya hiç olmaması, kanlı idrar yapma bulantı, kusma, karın üst bölgesinde ağrı, kanlı kusma şikâyetleri görülebilir. Baş ağrısı, baş dönmesi, kulakta çınlama, donukluk ve bilinç değişiklikleri ağır preeklampside görülebilen bulgulardır ve eklampsi riskinin yüksek olduğunu gösterir. Bulanık görme çift görme, noktasal körlük veya tam körlük olabilir” ifadelerini kullandı.
Gebelik Hipertansiyonuyla alakalı bilgiler veren Baştacı, “Gebeliğin 20. Haftasından sonra gelişen sadece gebeliğe özgü olan ve doğumdan sonra genellikle devam etmeyen hipertansiyon türüdür.
Bebekte gelişme geriliği, erken ayrılması en önemli risk ve zararlardır. Gebelik sırasında görülen diğer hipertansiyonlu durumlara oranla iyi seyirli ve iyi bir takip ihtimaline sahip olmakla beraber, takip eden gebeliklerde tekrarlayabilir. Ancak preeklampsiye sebep olabilir” ifadelerini kullandı.
Uzun süreli hipertansiyon hakkında da konuşan Baştacı, “Gebelik öncesinde mevcuttur veya gebeliğin 20. haftasından yani 5.ayından önce teşhis edilmiştir. Gebelik esnasında ve doğum sonrası dönemde de devam eder. Kan basıncı devamlı 140/90 mm Hg’dır. Uzun süreli hipertansiyonu olduğu bilinmeyen, bu nedenle gebeliğin başlangıcından itibaren düzenli olarak tansiyonu kontrol edilmeyen kişilerde, gebeliğin 3-6 aylık döneminde kan basıncı yüksek bulunursa bu durumun ilk defa oluştuğu izlenimini verebilir. Bebek gelişmesinde gerileme, erken doğum, anne ve bebek arasındaki hayati bağlantıyı sağlayan eş olarak da bilinen dokunun erken ayrılması, ani böbrek yetersizliği, hipertansiyon krizi gibi zararlar ortaya çıkabilir. Kronik hipertansiyonun kontrol edilmesi şarttır. Çünkü kalp yetmezliği veya kalp krizi gibi problemlere sebep olabilir. Hamilelik öncesinde ya da hamilelik esnasında yüksek tansiyon sorunu yaşayan tüm anne adaylarının mutlaka uzmana başvurması gerekmektedir. Gebelikte yaşanan bu sorun hafif düzeyde ise yine gebelikte yatak istirahati ile kısa süre içinde düzene girebilir. Hamilelerde kan basıncı yüksek değerlerde değilse hafif preeklampsi gözlemleniyorsa doğum zamanına kadar gebelik devam edebilir. Ancak hamileyken yüksek preeklampsi gözlemleniyorsa yapılacak olan tek tedavi doğumun yaptırılmasıdır. Bazı kişilerde gebelikte sezaryen bile yapılabilir. HELLP sendromu yaşayan anne adaylarında ise uygulanacak olan tedavi tanı sonrasında hamilelikte sonlandırma olarak yapılır. Anne adayları her gün aynı saat diliminde kilosunu tartmalı ve yazmalıdır. Aynı saat dilimde ve dinlendikten sonra tansiyonunu ölçmeli ve kayıt altına almalıdır. Yüksek tansiyon ve nabız dengesi sorunu ve düşürmek için muhakkak bol düzeyde su tüketimi yapılmalıdır. Gebelikte yüksek tansiyon sorunu yaşayan kişilerin yükselme fark ettiğinde sol tarafına yatarak dinlenmesi gerekir. Gebelikte yüksek tansiyon anne ile bebeğin oksijen almasına engel olabilir. Bunun için ve nabız dengelemesi için enerji sarfiyatı azalması yapılır. Anne adaylarının hamilelikte gün içinde aydınlık ve ferah bir ortamda dinlenmesi gerekir. Bu dengeleme için yapılmalı ve düzene sokulmalıdır. Bebeklerin karın içi hareketleri izlenmeli ve dinlenmelidir. Azalmalar meydana geldiğinde muhakkak uzman ile görüşülmesi gerekir” diye konuştu.