Tarihin farklı dönemlerinden izler taşıyan Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi’nin en gelişmiş şehirleri arasında bulunur. (https://gezimanya.com/turkiye/eskisehir) İlk çağlardan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar farklı devirlere ait izler Eskişehir’in dokusunu oluşturmaktadır.
Frigyalılara ait pek çok antik kent kalıntısına da ev sahipliği yapan Eskişehir günümüzde ayrıca öğrenci kenti imajıyla da bilinmekte ve liseden sonra pek çok öğrenci tarafından tercih edilmektedir. İç Anadolu’nun karasallığı içerisinde Eskişehir kendine has bir havaya sahiptir zira şehrin ortasından geçen Porsuk Çayı, denize kıyısı bulunmayan şehrin sakinlerine harika manzaralar sunmaktadır.
Eskişehir’de gezilmesi gereken pek çok yer bulunmakta. (Tüm listeyi burada görebilirsiniz: https://gezimanya.com/turkiye/eskisehir-gezilecek-yerler) Sazova Parkı ya da uzun adıyla Eskişehir Bilim, Sanat ve Kültür Parkı, Eskişehir’e gelenlerin es geçmemesi gereken destinasyonlardan birisi konumunda bulunuyor zira Park üzerinde bulunduğu 400 bin metrekarelik alanla Türkiye’nin en büyük parkları arasında bulunuyor. İçerisinde bulunan onlarca oyuncak hem çocukların hem de yetişkinlerin ilgisini çekiyor.
Eskişehir’e gidip de Odunpazarı’nı görmemek elbette olmaz. Eskişehir’in ilk yerleşim yerlerinden birisi olan Odunpazarı’nda bulunan evler, şehrin dar ve tarih kokan sokaklarını süslemekte ve gezginlerin ilgisini çekmektedir. Osmanlı Dönemi’ne tarihlenen bu ahşap-kerpiç evler Eskişehir denince ilk akla gelenlerden. Bu mimarî harikası evlerin önünde birkaç fotoğraf çekilmeden dönmemenizi tavsiye ederiz.
Eskişehir'de gezilmesi gereken yerlerden biri de Porsuk Çayı. Şehrin kalbinin attığı yer olarak tanımlamak mümkün burayı. Sakarya Nehri’nin en uzun kolu olan Porsuk, Eskişehir’in en değerli sembolleri arasında sayılabilir. Porsuk Çayı ve çevresini gezdikten ve iyice dinlendikten sonra gondola binebilir ve manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Sert karasal iklimi sonuna kadar yaşayan Eskişehir’de kışlar gezmeye pek elverişli olmasa da nisan ayı itibariyle hava sıcaklığı artmaya ve yaz mevsimi kendisini hissettirmeye başlar. Bu güzel Anadolu kentini ziyaret etmek için en uygun aylar haziran ve eylül arasıdır.
Eskişehir’e gideceğiniz tarihi belirledikten sonra farklı dönemlerde gerçekleştirilen festivallere de göz atabilir ve Eskişehirlilerle şehrin sunduğu güzellikleri paylaşabilirsiniz. Bu festivaller arasında şubat ayının sonunda gerçekleştirilen Eskişehir Dans Festivali, mart ayında yurt dışından gelen katılımcılarla beraber gerçekleştirilen Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatro Festivali, mayıs ayında kutlanan Uluslararası Yunus Emre Kültür Haftası ve yine mayıs ayında gerçekleştirilen Uluslararası Eskişehir Film Festivali bulunmaktadır.
Bu kadar çok yer gördükten ve etkinliğe katıldıktan sonra karnınız da elbette acıkacaktır. Zengin mutfağıyla herkesi etkileyen Eskişehir mutfağının baş tacı elbette ki Çibörek. Çibörek yemek için merkezde bulunan restoranların herhangi birini tercih edebilir ve bu leziz Eskişehir lezzetinin tadını çıkarabilirsiniz. Bu arada şunu da söylemekte fayda var: Çiböreğin adı “çiğ” kelimesinden gelmiyor, Tatarcada lezzetli börek anlamına geliyor çibörek. Balkan ve Kafkas göçmenlerinin etkisiyle gelişmiş olan yemekler arasında herkes kendi damak tadına uygun bir lezzet bulabilir. Özellikle etli hamur işleri, bulgur ve buğday yemekleri Eskişehir’de bolca tercih edilmektedir.