Allah’ın Rasulü; “İki günü müsavi geçen aldanmıştır, ziyandadır.” Buyurmaktadır. Bilhassa Peygamberimiz “Çalışmayıp tembel, tembel duranlara selam dahi vermemiş, bu hallerini tasvip etmeyerek, tembellikten Allah’a sığınmıştır.”
Müslüman o kimsedir ki, devamlı çalışacak, hedefi ilerlemek olacak, bu ilerleme, ilimde irfanda, ahlakta fende, teknikte olacak. Yoksa Müslüman olmayanları da, şaşırtacak şekilde içkide, kumarda, hile de, yalan da, çıplaklıkta, dansta değil. Hayâ ve namusu bir tarafa atarak hayâsızlıkta yarış etmek, ilericilik değil bilhassa gericilik olur.
Bazıları hocam bu yazıların tesir mi edecek? Niye kendini yoruyorsun? Diyen olabilir. Ancak bakın, Yüce Rabbimiz ne buyuruyor: “Habibim, sen vazu nasihat et, hatırlat, şüphesiz ki nasihat mü’minlere fayda verir.”
Başka bir ayette: “Allah’tan korkanlar düşünür ve öğütten faydalanır.” Bizler Cenab-ı Hakkın emirlerini ve Peygamberlerimizin öğütlerini yerine getireceğiz. Yazacağız. Konuşacağız. Bu yazdıklarımız ve konuşmalarımız imanı olanlara fayda sağlayacak. Biz vazifemizi yapacağız okumayanlardan ve dinlemeyenlerden biz mesul değiliz.
Bakın Yüce Mevla Rabbimizin emirlerini anlatma adına kendini perişan eden Allah Resulüne: “Habibim: sen hatırlat, çünkü sen ancak hatırlatıcısın, söylediklerini zorla yaptıracak değilsin.” O halde yazarak hatırlatmak, konuşup hatırlatmak bizden, tatbikat siz değerli okurlarımızdan ancak, tefikat Cenab-ı Allah’tandır.
Gelelim bunları yazmaktan ve söylemekten bize zarar gelir. Aman söyleme. Dünyayı sen mi kurtaracaksın? Böyle boş sözlere Müslüman kulak aldırmaz. Müslüman cesurdur ve cesur olmak zorundadır.
Şu gücenir, bu darılır diye Allah’ın emrini gizleyenler kıyamet günü ağızlarına gem vurulacaklarını Allahu Teâlâ bildiriyor.
Şimdi Allah aşkına hep beraber düşünelim. Bir gözü görmeyen kardeşimizin çok derin ve tehlikeli bir çukura düşmek üzereyken gördüğümüz zaman, iman ve insaf sahibi olan her Müslüman olarak hepimiz o amanın o çukura düşmesine razı olur muyuz? Peki, şimdi insafla düşünelim manevi yönden kör olanları, gerçekleri görmeyenleri, Hakkın huzurunda eğilmeyenleri, yani kısaca Allah’ın emirlerini yerine getirmeyenleri nehiylerinden kaçınmayanları, bu ama misali kurtarmayacak mıyız?
Küfüre rıza göstermek küfürdür. Onların ateşi yalnız onları değil bizleri de yakar.
Ravi Abdullah b. Abbas’dan rivayetle, Allah Rasülü; “Bir memlekette iyi ve salih kimseler varken o memleket batar ve ahalisi helak olur mu? Diye sordu.“Evet, o iyiler kötülerin kötülüklerine mani olmazsa onlarda beraber helak olur”. buyurdular.
“ Ey iman edenler, nefsinizi ıslah ediniz, siz hidayete erdikten sonra size kimse zarar veremez.” Maide 105
Bu ayetin tefsirini, Ebu Salebe, Peygamberimize sorduklarında; “Ey Ebu Salebe, iyilikle emret, kötülükten men et, ne zaman cimrilik hâkim olur. Nefse uyulur, dünya tercih edilir öyle bir zamanda kendi nefsini ıslah eyle.” Allah’ın Rasulü bize böyle nasihat ediyor.Demiştir.
İbrahim (A.S)’ı Küffarlar, ateşe atmak için hazırladıkları zaman, bu sırada bir karınca ağzına su alıp, ateşi söndürmek üzere ilerler, bu esnada: Bir zat karıncaya bu ne hal? Ne yapıyorsun? Diye sorar. Karınca cevap verir:
“ Görmüyor musun? İbrahim Peygamberimizi ateşe atıyorlar. Ateşi söndürmek için su taşıyorum” der. Adam güler, “götürdüğün su bu ateşi söndürür mü?”
“Benim vazifem ateşi söndürmek değil, sadece bana düşeni yapmaktır.”
İşte bizlerde bu çevremizi kuşatan kötülükleri önlemede üzerimize düşeni yapmak gerisi bize ait değil. İsterse Rabbimiz, bu kötülükleri anında yok eder. İbrahim(A.S) yakacak olan ateşi söndürmedi mi?
“Ey ateş gül, gülistan ol.”
Çünkü “Allahu Teâlâ nurunu tamamlayacaktır.”
İhya ülumiddin de Ebu Umame’den rivayet olunan hadisi şerifte:
Bir genç Peygamberimizin huzuruna gelerek: “Zina edeceğim, izin var mı dır? Diye sordu: Ashap derhal gence karşılık vermek istedi.
Peygamberimiz: Durun, dokumayın, onu bana getirin. Buyurdu. Deli kanlı Peygamberimizin yanına geldi. Peygamberimiz sordu. “Biri senin, anana, karına, bacına tecavüz etse sen razı olur musun?” delikanlı “katiyen” diye cevap verdi. Peygamberimiz “sen nasıl razı olmazsan, başkaları da öyledir. Sen nasıl incinirsen, başkaları da incinir.”işte bir Müslüman böyle bir şeyi asla yapmaman lazım, diye nasihat ettikten sonra mübarek eline gencin kalbine koydu. Dua etti. O genç bunun üzerine tövbe ve istiğfar etti.
Bir gün yaşlı bir adam, Mescidi Saadetin önünde abdest alıyordu. Peygamberimizin torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin, bu yaşsı adamın abdesti yanlış aldığını görünce, Hz. Hasan küçük kardeşi Hüseyin’e kardeşim ben bir abdest alayım yanlışım ı söyle, Hz. Hasan abdesti bitirince yaşlı adam Allah sinzden razı olsun abdesti bilmeyen benim. Beni irşad ettiniz…
İşte kırıcı olamadan güzelce uyarmak böyle olur, yoksa bu iki çocuk yaşlı adama direk sen abdesti yanlış alıyorsun diye uyarsaydı. Yaşlı adam kibre katılırdı.
Cenab-ı Allah firavun gibi azgına Musa ve Harun (A.S) gibi iki peygamberi gönderirken, Firavuna gidin ve ona yumuşak söyleyin, ola ki o hatırlar ve Allahtan korkar.
Mehmet Emin YAĞMUR
Orduzu Kireç Ocağı Camii İmam-Hatibi
İlahiyatçı-İktisatçı
yagmurhoca@hotmail.com
www.kireçocağıcami.com
05369696634